Herkese merhabalar...
Uzun bir ara oldu farkındayım.
Vizeleri bitirip geliyorum dedim komple üniversiteyi bitirip geldim:))
Olanları biraz da Teo'nun gözlerinin görmenin vaktidir!
Keyifli okumalar...
***
"Ölüm bir eve girince, sağ kalanları da biraz öldürüyor." -Peyami Safa.
11.11.2020, Aylin Yıldırım, gece bir sularında odasında kendini asmış bir şekilde kuzeni Hazan Yıldırım tarafından bulundu. Boynunun kopması sonucu hayatını kaybettiği otopsi raporunda belirtildi. Yakınları yasa boğuldu. Aylin Yıldırım'ın ölümü, intihar olarak geçildi kayıtlara. Yapılan otopside kanserinin de tekrar nüksettiği belirtilmişti. Neden intihar ettiği bilinmiyor.
11.11.2020, gece yarısı, ünlü iş adamı Gazi Altıntaş, ilacını içtikten birkaç saat sonra yatağında ölü bulundu. Sabaha karşı cansız bedenini oğulları Aslan ve Çağatay Altıntaş buldu. Sevenleri, cenazesinde yasa boğuldu. Otopsi raporuna göre, ölüm sebebi: kalp krizi olarak belirtildi. Ünlü iş adamı için bilinen hiçbir rahatsızlığının olmadığı da bilgiler arasında yer alıyordu. Gazi Altıntaş, saygıdeğer bir iş adamı olarak yaşadığı bu dünyadan sevenleri tarafından saygıyla sonsuzluğa uğurlandı.
Teoman'dan...
"Utanıyor musun?" başını salladı. Güneş gözlüklerimi çıkardım. "Bu seni biraz daha utandırabilir," deyip dudağından öptüm. Tüm gözler daha büyük bir şaşkınlıkla çevrildi üzerimize. Büyük bir utançla baktı gözlerime. Utanınca her zaman kızaran kulaklarına baktım.
Elini sımsıkı tuttum. Daha önce yapmam gerekirdi. Bora'dan bile önce. Kapının kenarına geçtik. Bir sigara yaktım. Saçma sapan bir şeyler anlatmaya başladı. Derslerle ilgili konuşuyordu. Başımı sallıyor, bir yandan da güzelliğine bakıyordum. Etraftaki tüm sesler bir anda susmuş da sadece o konuşuyordu sanki. Arada saçını düzeltiyor, elini biraz daha sıkıyordum. Selen ve Aslan anlatacaklarının en heyecanlı yerinde gelince hiç yüzü düşmeden sımsıkı sarıldı onlara. Ekin ve Merih de hızlı adımlarla yanımıza gelip, sohbete dahil oldular. Merih, iyi olduğumuzu gözleriyle teyit ettikten sonra onların arasına dahil oldu. Ben mi? Köşeme çekilmiş, sessizce izliyordum onu. Henüz yerine tam oturmamış mutluluğunu. Gözlerindeki yarı hüzün yarı mutluluğu izliyordum. Ve bir yandan ona ne kadar geç kaldığımı düşünmeden, kendime kızamadan duramıyordum.
"Hadi herkes derslere," deyip Azize gelince yüzümde oluşan gülümsemeyi gizleyemedim.
Bana bakışından anladığım kadarıyla onların gitmesi ve benim onunla bir şeyler konuşmak için beklemem gerekiyor. Hazan'ın elini tutup, kulağına, "sen geç sınıfa, geliyorum," deyince hiçbir şey demeden gitti. "İyi, merak etme. Bir tarafı hüzünlü tabi zor şeylerdi ama bir tarafı çok mutlu," deyince başını salladı. Yine aynı hatayı yapıyor işte. Yapma! "Ona söylemek zorundasın. En zor zamanlarında yanında olmadın, olmadım ama artık bırakmaya niyetim yok. Senin de olmasın Azize," başını iki yana salladı.
"Her an ölebilirim farkındasın değil mi? Şahin öldüğünde nasıl dağıldığını gördün. Aynı şeyleri kızıma bir daha yaşatmam," deyip gidiyordu ki kolunu tuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
478
General FictionBu kitap, küçük hayatlarında büyük değişiklikler yapmak için yola çıkanların kitabıdır. Siz hayatınızın iplerini nerede ele almaya başladınız? İlk ne zaman büyüdünüz? İlk hatayı nerede yaptınız? Sevmeyi hiç bilmeyen birine sevmeyi öğretebilir misini...