"Hepsi benim hatam." diye yeniden fısıldadım ve Zack'e biraz daha sarıldım. Saçlarımı usulca okşuyordu ve en az Anna'nın hissettirdiği kadar güvende hissettiriyordu. "Senin bir suçun yok." dedi Anna bıkkınca. 2 saattir Finn'in ameliyattan çıkmasını bekliyorduk ve ben pişmanlık kazanında kavruluyordum. Ona bu kadar yaklaşmamam lazımdı. Harry orospu çocuğunun tekiydi. Aniden saç diplerimden bir acı yükseldiğinde çığlık atmamak için dişlerimi dudaklarıma geçirdim. "Ne dedin sen?!" diye kulaklarıma dolan ürpertici sesi ile gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı bile. Yeni dindirdiğim bir ağlama krizini yeniden mi geçirtmek istiyordu? "Tuvalete. Hemen." saç diplerimin ucundaki acı son bulduğunda kulağıma fısıldayan sesi de son bulmuştu. Zorla da olsa Zack'ten ayrıldım ve onlara tuvalete gitmem gerektiğini söyleyip ilerlemeye başladım. Canımı acıtmak zorunda mıydı? Neden benim peşimi bırakmıyordu? Bazen ona o kadar sinirleniyordum ki, çığlık atıp onu döverek öldürme isteğimi zor zaptediyordum. Beni yıkıyordu. Tek bir sözüyle de yeniden toparlıyordu. İlişkimiz - buna ilişki demek bile saçma- meksika dalgaları gibi düzensizdi. Bazen büyük bazen ise küçük dalgalarla kumdan bir kaleymiş gibi yıkıyordu beni Her halukarda yıkıyordu. Sonra ufak bir çocuk edasıyla yeniden yapıyordu. Daha da özenerek yapmasına rağmen daha sert dalgalarıyla vuruyordu. Tuvaletin kapısına uzandığımda aniden kapının açılmasıyla içeri çekilmem bir olmuştu. Sırtım aniden kapıya çarptığında istemsizce "Ah!" diye bir ses çıkartmıştım. Kapadığım gözlerimi açtığımda burnumun dibindeki yeşil gözleri görmeyi beklerken gördüğüm tek şey, hiçlikti. Tuvalet boştu. Seslice yutkundum ve elimi kapının üstünde gezdirdikten sonra kulpu tutup aşağı çekiştirdim. Fakat heyecandan olsa gerek ellerim terlemişti ve kulp elimden kayıp duruyordu. Aklıma 6 yaşındaki halim geldiğinde kalbim hızlanmaya başlamıştı. Aynı şeyi yapacaktı. Fakat bu sefer beni koruyacak bir 'Bay Tigger' yoktu. Tekrar kulpu çektiğimde bu sefer kapının kilitli olduğunu tesçillemiştim. Sinirle sağ ayağımı soğuk fayansa vurdum ve arkamı dönüp kapıya bir tekme attım. Ellerimi hızlıca saçlarımdan geçirip düşünmeye başladım. Ne yapmıştı? Bana o gece ne yapmıştı? Tuvalette bir ileri bir geri gitmeye başladığımda aklıma gelmişti. Ben arkamı döndüğümde.. seslice yutkundum. Gözlerimi sım sıkı kapatıp sol topuğumda döndüğümde yüzümü yalayan sıcak nefesi her hücremi titretmişti. Sıra bana gelmişti. Gözlerimi hafifçe araladığımda gözlerimde biriken yaşlar aniden akmaya başlamıştı. Geriye bir adım attığımda ağzından salyalar akıtan, simsiyah gözleriyle havada uçuşan bir canavardan ne zaman kurtulacağımı düşünüyordum. Elmacık kemiklerimin ardından yanaklarıma doğru yol izleyen göz yaşlarım beni huylandırmaya yetiyordu. Kafamı eğdiğimde boğazımdan gelen sıcak sıvıyı hissetmem bir olmuştu. Elimi hızlıca ağzıma götürdüm ve ağzıma gelen iğrenç sıvıyı tutamayıp kendimi öne doğru savurdum. Klozetin dibine kendimi attıktan sonra kapağı zorla da olsa kaldırdım ve yediğim her şeyi çıkartmaya başladım. Saçlarımı önümden çekmeye çalışırken resmen can çekişiyordum. Birinin saçlarımı tutup arkaya çekmesi ile durdum. Midemde büyük bir yanma vardı ve ben büyük ihtimal kusmaya devam edecekken aniden durmuştu. Harry bana yardım mı etmişti? Saçlarımdaki eller hareket etmeye başladığında boğazımdaki tatsız acı yavaş yavaş geçmeye başlamıştı. Gözlerimden akan yaşlar kurumuş, yüzümü iyice gerginleştirmişti. Hiç bir tepki veremiyordum. Harry üzerimden eğilip sifonu çektikten sonra yorgun düşmüş bedenimi kucağına aldı ve ben tam beni bırakması için yalvarmaya hatta ağlamaya başlayacakken anlıma bir öpücük kondurdu. Anın şokluğu ile nefes almak için araladığım dudaklarım aynen öyle kalmıştı. Harry'nin öfkeden parıldayan siyah gözleri şimdi merhametle çevrelenmiş mavi gözleri kadar güzel olamazdı. Bakışları yüzümden ayrılmıyordu. Her bir parçasını dair beynine kazıyormuş gibi bir hali vardı. Anna'nın sesini duyduğumda aralık olan dudaklarımı hızlıca kapattım ve kafamı çevirip ameliyathanenin önüne geldiğimizi fark ettim. Onu incelerken buraya geldiğimizi fark etmemiştim. "Kızlar tuvaletinin önünde buldum. Kusuyordu." O ilah ses konuştuğunda hayran hayran Harry'e bakmaya devam ediyordum. O konuşmamalıydı. Ses tonunu bana saklamalıydı. Bedenime değen yabancı bir beden ile bakışlarımı çevirdim ve Zack'in sahiplenici bir tavırla beni kollarının arasına aldığını fark ettim. "Teşekkürler." dedi soğukça ve Anna'ya da kaş göz hareketi yaparak yanına çağırdı. Sanırım kimse fark etmiyordu. Ben hala buradaydım! "Şu kıvırcığı hemen gönder buradan. Onu partide de gördüm. Destiny'e olan bakışlarını da gördüm. Hiç gözüm tutmadı." dedi ve Anna'yı yolladıktan sonra bana baktı. "İyi misin Des?" dedi beni bir yere götürürken. Kafamı zorla da olsa salladım ve kaslı göğsüne kafamı biraz daha bastırıp gözlerimi kapattım. Soğuk ama yumuşak bir yüzeye sırtım değdiğinde hastane yatağı olduğunu kokusundan anlamıştım. "Biraz dinlen. Finn ameliyathaneden çıktığı an sana haber vereceğim." dedi ve gülümseyip yanağıma bir öpücük kondurdu. Ona minnettarca gülümsedikten sonra kapanmaya hazır olan göz kapaklarıma engel olmayı boş verip kollarımı birbirine sardım ve Finn'in çabuk çıkması için dua ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm Scared Of You
FanfictionHarry Styles ile ilgili yazılmış bir korku hikayesidir. Başlangıç Tarihi: 15/06/14 Bitiş Tarihi: 29/01/17 İKİNCİ KİTAP YAYINDA!