24- "You're wrong." 1/2

904 78 9
                                    

Zack ve Anna da arabaya bindiklerinde ikisi de susmayı tercih etmişti. Arabanın diğer kapısı açıldığında gözlerimi kapattım ve kafamı geriye yasladım. Onu görmek bana iyi gelmiyordu. Beni her defasında paramparça ediyor ucuz bir tutkalla yapıştırmaya çalışıyordu. Fakat fark etmiyordu ki onun çabalaması canımı daha çok yakıyordu. "Özür dilerim." gözlerimi hızlıca açtım. Bu ses ona aitti değil mi? Ciddi olamazdı. Özür dilemek ha? Bu kadar basit mi sanıyordu? "Siktir git." dedim soğuk sesimle. "Des!" Anna'nın kızgın sesi yüzünden susmak zorunda kalmıştım. Anna'nın yanında küfür etmemeye çalışıyorduk. "Ee Shawn nasıl?" Harry konuştuğunda konuyu açmasına mı sevinmeliydim yoksa ses tonunu ne kadar özlediğime dair içimde fısıldayan küçük sürtüklere kızmalı mıydım? "Ah o çok iyi! 4 aylık olmasına rağmen hızlıca büyüyor ve bu da ton ton bir bebeğe sahip olacağımız anlamına geliyor." Zack konuştuktan sonra kafasını Anna'ya çevirdi ve eğilip yanağına bir öpücük kondurdu. "Seni seviyorum." Anna bunu söylediğinde neredeyse beynimle birlikte iç organlarımı da dışarıya çıkartıyordum. Anna kimseye seni seviyorum demezdi. Ağzım açık bir şekilde onlara bakarken Harry'den yükselek kıkırtılarla elimin tersiyle omzuna vurdum. "Kes sesini Harold!" diye kısık sesle tısladığımda ne dediğimi yeni fark etmiştim. 1 aylık ayrı kalma sürecimizde Harry'den lakap türetiyordum ve Harold hoşuma gitmişti. "Ne dedin sen?" Harry orta koltuğa kayıp kulağıma fısıldadığında onu uzağıma ittim ve "Hiç bir şey." dedim kısaca. Harry tam ağzını açmış konuşacakken çalan telefonum onu susturmuştu. Telefonumu deri ceketimin cebinden çıkartıp arayanın Finn olduğunu görünce bekletmeden açtım. "Güzellik?" Finn'in bana seslenme şekli gittikçe ilginçleşiyordu. Harry'e kısa bir bakış attığımda ayaklarını sallayıp dudağını ısırdığını fark etmiştim. "Efendim yakışıklım?" dedim sesimi seksi çıkartmaya özen göstererek. Harry'nin kafasını camdan bana doğru çevirişi salisesini almıştı. O kadar hızlı bir şey yapmıştı ki elimdeki telefonu açık olan camdan fırlatmıştı. "Oops." dedi ve sırıtıp dışarıyı izlemeye başladı. Onun için bu kadar basit miydi yani? "Sen-" diye konuşmaya başlayacaktım ki Zack'in arabayı durdurmasıyla sustum. Eve ne zaman varmıştık? Vakit kaybetmeden arabadan indiğimde Zack, Anna'nın kapısını açmış ve onu belinden tutarak eve götürmüştü. Ben ise o sıra sinirle sokağın ortasında dolaşıyordum. "Sen-" konuşacak söyleyecek bir şey bulamıyordum. "Evet yakışıklıyım, biliyorum." Gözlerim yanmaya başlamıştı. Sinirden alev alacaktım. Kafamı hızlıca kaldırdım ve arabayı yaslı bir şekilde elleri cebinde duruşunu kısaca inceledim. "Sen tam bir- tam bir-" sinirden dilim dolanıyordu. Söyleyemiyordum. Harry iki koca adımla önüme geldi ve çenemden tutup yukarıya kaldırdı. "Sakin ol ve beni dinle Elsa." bakışlarındaki 'sıkıldım' ifadesi ve çenesinin gerilmesinden anladığım kadarıyla 'sinirliyim' imajı sakin kalmamı sağlıyordu. O bir canavardı. İstese beni şurada öldürürdü. "Öncelikle artık şu canavar ve ölüm şeylerini düşünmeyi kesmelisin. Sana isteyerek zarar vermeyeceğimi söylemiştim. İkinci olarak da bana trip atmayı kes." nefesimi tutmuştum ve geri vermeye hiç niyetim yoktu. Eli hala çenemi sımsıkı kavramıştı ve uzun boyuyla beni korkutmayı da ihmal etmiyordu. Bir deli cesareti ile kafamı çevirip çenemi elinden kurtardım ve bir adım geri gittim. "Öncelikle benden uzak Dur Harry." onun konuştuğu gibi konuşmak belki de işe yarayacaktı. "İkinci olarak da sen kimsin de ben sana trip atacağım? Sen benim hiç bir şeyim değilsin. Olmadın da. Bizim bir ilişkimiz hiç olmadı. Beni öptüğün her saniye, bana dokunduğun her salise birer oyundan ibaretti. Sen sevilmez birisin Harry. Canavar halinden de senden de nefret ediyorum. Bana yaşattıklarını göremeyecek kadar umursamaz bir-" Susmamı sağlayan dudaklarıyla içimde sinirden köpüren sürtüklerim ağızlarındaki yanan sigarayı yere düşürmüş, şaşkın şaşkın Harry'nin kırmızı dudaklarının dudaklarımın üstündeki ahenkli dans edişi izlemeye başlamışlardı. Harry geri çekildiğinde nefes alma fırsatı bulmuştum. "Karşılık ver." Gözlerinin koyulaşmaya başlamıştı ve ufaktan korkmaya başlıyordum. Kafamı iki yana salladım ve yere attığı telefonumu eğilip aldım. En azından tam araba yavaşlarken atmıştı da telefon hâlâ sağlamdı. Telefonu cebime attım ve Finn'in meraklandığını varsaymadan eve doğru hızlı adımlarla ilerledim. Daha doğrusu ilerlemeye çalıştım. "Nereye?!" Harry'nin bağırışı ile yerimde çakılı kalmıştım. "Sana ne." dedim kısaca ve eve gitmekten vazgeçip kaldırımda yürümeye başladım. Anna'ya kısaca eve gelmeyeceğime dair bir mesaj çektim ve derin bir nefes aldım. Bu iş gün geçtikçe daha da zorlaşıyordu. Biz birlikte değildik. Olamazdık da. Bunu kendi ağzıyla söylemişti. Ne diye şimdi beni öpüp de aklımı karıştırıyordu ki. Lanet herif. "Bekle Elsa!" arkamdan bağırdığında omzumun üstünden kısaca ona baktım ve kafamı geri çevirdim. Peşimden geliyordu fakat hızlı değildi. "Bana Elsa deme." dedim onun duyabileceği bir şekilde ve Ellerimi deri ceketimin cebine yerleştirdim. "Sana ne." lafı ustasına satmak ha? 'Sen ne dediğinin farkında mısın?'bakışı attım ve evet bunu nasıl yaptığımı tartışmayacağız. "Beni dinlemen gerek." Harry yeniden konuştuğunda derin bir nefes aldım ve ellerimi iki yana açtım. "Konuş Harry." dedim. Harry böyle bir tepki beklemiyormuş gibi bir kaç saniye dona kaldı ve üzerindeki 'Anlamadım' maskesini bir çırpıda çıkartıp tuz buz etti. "Seni o gece-" hızlıca elimle ağzını kapattım ve gülümsedim. "Beni o gece korkutmak istemedin değil mi Harry? Böyle olmasını istemezdin. Üzgünsün." Göz renginin buz maviye dönüşmeye başlamasıyla sırıttım ve elimi geri çektim. "Sen busun Harry. Beni cepte görüyorsun. Bana ne yaparsan yap sana geleceğimi düşünüyorsun. Yanılıyorsun Harry. Yanılıyorsun." arkamı döndüm ve görüntümün bulanıklaşması ile kendime küfür ettim. Beni parçalayan tek şey davranışları, beni korkutması ya da beni tekrar geri kazanmak istemesi değildi. O bana ne yaparsa yapsın ona geri dönecek olmamdı. Bunun farkındaydım. Sonum onunla olacaktı. Fakat hemen teslim etmek yoktu. O bana ne yaşattıysa hepsini ona yaşatmadan teslim olmayacaktım. Gözlerinden oluk oluk acı akacaktı. Canı yanacaktı. Ruhuna dokunacaktım. Beni geri mi istiyordu? Benimle birlikte çekeceği acıları da beraberinde alacaktı. Hazır ol Harold. Aklımdaki sürtükler plan yapmaya başladı bile. 


Öncelikle ufak bir not düşmeliyim. Çalışmaya başladım. Bölümleri Pazar günleri yüklemeye karar verdim. Bu bölüm de 24. bölümün 1. partı. 

Neden Partlı yapıyorum? Çünkü 24. Bölüm benim için önemli bir bölüm ve sizin için de öyle olacak. 

ÖNEMLİ: 50K olmak üzereyiz ve 50K olmamızın şerefine ufak bir soru-cevap etkinliği yapmayı planlıyorum. Sadece I'M SCARED OF YOU karekterleri ve siz olacaksınız. Onların ağzından cevaplayacağım. Sizce nasıl fikir? 

Sınır= YOK.

I'm Scared Of YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin