6- "Are you okey Des?"

2.7K 168 12
                                    

Kalbim götüm'de atıyordu resmen. Nefes alışverişlerim sıklaşmış kalbim maratonda koşan milli bir sporcu gibi atıyordu. "Ah hayır ismini sormayı unuttum. Hem o senin arkadaşın değil mi neden ismini bana soruyorsun ki?" Marry kaşlarını çatmış sorarcasına bana bakıyordu. Ne cevap verecektim şimdi. "Şey- biliyorum da sadece sormak istedim çok çekingen biridir." ağzımdan istemsizce ufak yalanlar çıkmıştı. Çok iyi yalan söyleyen biri değilimdir sadece köşeye sıkıştığımda kafamdaki şeytana ayak uydururum o kadar. Kafasını tamam anlamında salladı ve ayağa kalkıp mutfağa ilerledi. Karnım acıkmıştı bir gün de bu kadar stres, heyecan, arzu, korku yeterdi. Hızlıca ayağa kalktım ve adımlarımı mutfağa ilerletip masaya oturdum. Gelen nefis kokularla Marry'nin yemek yaptığını anlamıştım. Önüme bir tabak koyduğunda gözlerimi kapattım ve kokusunu iyice içime çektim. "Mmm domates soslu makarna." diye mırıldandım ve makarnadan bir kaşık aldım. Marry gülümsedi ve tam karşıma oturup o da makarnasını kaşıklamaya başladı. Neden o gözlerini benden başka yere çevirmiyordu? "Marry. " dedim ve yerimde rahatsızca kıpırdandım. "Efendim kızım." dedi ve kirli olan tabağını makineye yerleştirdi. "Ne zaman gidiyorsunuz?" diye fısıldadım ve son kaşığımı da ağzıma atıp makineye yerleştirdim. Karşısına oturmak yerine yanındaki tezgaha yaslandım ve dirseğimi yanımda duran fırına dayadım. "2 gün sonra." dedi ve acı bir şekilde gülümseyip ayağa kalktı. "Bana toparlanmada yardım eder misin?" diye sordu. Gözleri yine bugün kaçıncı kez dolmuştu. Kafamı evet anlamında salladım ve o daha mutfaktan çıkmadan hızlıca salona ilerledim. Titreyen telefonumu görünce istemsizce kaşlarım çatıldı ve koşarak telefonu elime aldım. 'Anna' ekrandaki yazıyı görünce daha fazla bekletmeyip yeşil tuşu sağa kaydırdım. "Neredesin seni küçük sürtük?!" Anna daha ben nefes almadan konuşmaya başlayınca derin bir nefes aldım ve kendimi koltuğa bıraktım. "Buradayım Anna. Marryler taşınıyor ev artık bana kaldı. " dedim sevinçle ve vereceği tepkiyi bekledim. Anna tam bir parti kızıydı. Jack ile çıkıyorum diye partilere gidemiyordum ama şimdi o hayatımda yoktu ve evde tamamen benim olmuştu. Marrylerin gittikleri saatte parti düzenlememiz şart hale gelmişti hele ki Anna'ya bunu söyleyince. Kulağıma dolan güçlü bir çığlık ile telefonu kulağımdan uzak tuttum. "Sen ciddi olamazsın!!" diye şakıdı ve telefonu yüzüme kapattı. Yüzümde istemsizce bir gülümseme oluşmuştu. "Hadi Destiny!" Marry yukarıdan bana bağırdığında ne ara yukarı çıktığına anlam veremeyerek yukarı çıktım. Marry çoktan valizlerini çıkartmış eşyalarını yerleştiriyordu. Yanına ilerledim ve gardırobundaki kıyafetlerin hepsini yatağın üstüne yığdım. "Ah hayır bunların hepsini almayacağım." dedi ve kafasını iki yana sallayıp gece kıyafetlerini valize yerleştirdi. Geri kalan günlük kalanları siyah bir bavulun içine topladı ve yatağın yanına eğilip altından bir koli çıkarttı. Makyaj malzemelerini ve diğer kırılacak eşyalarını koliye yerleştirdikten sonra koliyi iyice bantladı ve yatağa sonunda kendini bıraktı. Her şeyi tabi ki Marry yapmamıştı. O kıyafetlerini katlarken ben de ona yardım etmiştim fakat o kadar çok kıyafeti vardı ki katlama işi bile 1 saatimizi almıştı. Sonunda bittiğinde derin bir nefes aldım ve odasında bulunan lacivert pufa kendimi bıraktım. "Teşekkür ederim. Sen olmasan bunları yarına anca bitirirdim. " dedi ve topladığımız eşyaları gösterdi. "Ne kadar çabuk giderseniz o kadar iyi benim için." dedim ve Marry'i öyle ağzı açık şekilde bırakıp banyoya ilerledim. Su gibi terlemiş ve yorulmuştum. Tam banyonun kapısını açacakken aklıma gelen anıyla gözlerimi sımsıkı kapattım.

"Hadi Elsa bıcı bıcı yapman lazım!" Annem bana bağırdığında kullandığı 'bıcı bıcı' kelimesine ofladım ve televizyondaki Scooby Doo'yu bırakmak zorunda kalıp banyoya ilerledim. Tam kapıyı açacakken belimden geriye çekildim ve kilere sürüklendim. Çığlık atmaya çalışıyordum fakat ağzım yumuşak bir şey tarafından kapatılmıştı. Göz yaşlarım kendini tutamayarak yanaklarımdan çoktan firar etmeye başlamıştı bile. Deli gibi korkuyordum ve Annem de beni kurtaramayacak kadar yorgundu. Dün bütün gece çığlıklarını dinlemiştim ve yorgun olduğunu biliyordum. Babam yine annemin canını yakmıştı ama ben her zaman ne yaptı diye sorsam sadece kavga ettik diyordu fakat kimse kavga etti diye çığlık atmazdı. 8 yaşında olabilirim ama bunu biliyordum. Kilerin ışıkları aniden sönünce yumduğum gözlerimi açtım ve karanlığa baktım. Tam karşımda parlayan iki adet bir şey vardı fakat ne olduğunu anlamıyordum. O şeyler daha da bana yaklaşırken ağzımdaki baskı yok olmuş aniden yere düşmüştüm. Popomun ağrısı ile çığlık attım ve ağlamaya devam ettim. Hem canım acıyor hemde deli gibi korkuyordum. Yerde geriye doğru sürüklenmeye başladım ve sırtımı bir yere dayayana kadar devam ettim. Karşımdaki parlak siyah iki şey yok olmuştu. Kafam yumuşak bir şeye değince korkarak kafamı geriye attım ve keskin dişli korkunç gözlü canavarı görmemle nefesim kesildi ve gözlerim karardı.

Gözlerimden yaşlar firar ederken aklıma gelen şeyle dank ettim. Marryler evden giderse o canavar ile yalnız kalacaktım. Bunun iyi mi kötü mü olduğunu düşünürken çoktan suyu açmış ve sıcaklığı düşürmüştüm. Soğuk bir duş iyi gelebilirdi. Derin bir nefes aldım ve tereddüt etmeden soğuk suyun altına girdim. Bedenim titriyor vücudum 'hemen çık oradan' sinyaller çakıyordu. Fakat kalbim kavrulurken onu soğutmaktan başka çarem yoktu. Aniden banyonun ışıkları söndüğünde korku her yanımı kaplamıştı. Suyu zorla da olsa kapattım ve havluma uzanıp bedenime sardım. Saçlarımı saracak zamanım yoktu. Hızlıca kabinden çıktım ve yere damlayan suları önemsemeden dışarı fırladım. Bedenim adrenalinden olsa gerek yanıyor hatta bir volkan gibi püskürüyordu. "Marry!" diye bağırdım ve havluyu iyice yukarı çekip düşmesini engelledim. "Destiny! Sakın bir yere ayrılma şalter attı!" diye bağırdı ve merdivenlerden gelen ayak sesleri ile kafamı oraya çevirdim. Marry elinde telefonuyla ışık tutarak aşağı iniyordu. Şalterlerin kilerde olmasına bir kez daha lanet okudum ve duvara yaslandım. Marry yanıma ulaştı ve telefonu yüzüme tutarak konuştu. "İyi misin Des?"

Ufak bir not: Multimedia'da Anna mevcuttur.

I'm Scared Of YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin