Saatimin sinir bozucu sesiyle mırıldandım ve sağ kolumu komidine atıp saati yere fırlattım. Bi saniye?! Komidin!?! Saat!?!! Gözlerimi aniden açtım ve oturur pozisyona geçip etrafa baktım. Odamda mıyım? Gözlerimi ovuşturdum ve önüme gelen saç tutamını geriye attım. Yorganı üstümden ittirerek yere fırlattım ve yatakta ayağa kalkıp yatağın kenarlarına baktım. Tanrım lütfen eskisi gibi olmasın. Derin bir nefes aldım ve yatağın mümkün olduğunca uzağına doğru kendimi attım. Arkama bakmadan koşmaya başladığımda anılarımı kafamdan kovmak için tuhaf şeyler düşünmeye başladım. Merdivenlerin başına geldiğimde arkamı döndüm ve hiçbir şey göremeyince rahat edip kafamı çevirdim. Attığım büyük çığlıkla ev inlerken ayağımın bir şeye takılmasıyla yere düştüm ve yerde sürünerek duvarın dibine ulaştım. Her zamanki korkunçluğu ile karşımda dikiliyordu. Gözleri anlamadığım bir şekilde parlarken dudakları hafifçe yukarı kıvrıldı. Bir saniye o bana gülümsüyor muydu? Alt dudağımı dişleyip yavaşça ayağa kalktım. Hala bana gülümsüyordu ve işin ilginç tarafı korkutucu bir şekilde değildi. Ona doğru bir adım attığımda dudaklarının kenarları iyice yukarı ulaşmaya başladı ve evet şimdi cidden korkutucu olmaya başlamıştı. Çünkü ağzı neredeyse kulaklarına varıyordu. Kalp atışlarım artarken. Yüzündeki gülümsemeyi eksik etmeyerek bir adım attı ya da bir adımlık havada süzüldü mü demeliyim. Dişlerini göstereceği sırada kapı zilinin sesini duymam ile gözlerimi sıkıca kapattım. Boynumdaki nefesi ile dudaklarım titremeye başlamıştı. "Kapıyı açma." sert sesi kulaklarıma dolarken kafamı hayır anlamında salladım ve merdivenlerden koşmaya başladım. Arkamdan geldiğini biliyordum bunu havada çıkan sesler ile anlayabilmiştim. Tam kapının kulpunu tutacakken ağzımdaki ve Belimdeki eller tarafından durdurulmuştum. "Sana kapıyı açma dedim." kulağıma tısladığında gözyaşlarım çoktan akmaya başlamıştı bile. Kapının önündeki gölge uzaklaşmaya başladığında ellerimi kapıya doğru uzattım ve kendimi ondan kurtarmaya çalıştım fakat mümkün değildi. Beni kendine sabitlemişti. En sonunda yorulunca kendimi ona bıraktım. Ağzımdaki el kendini boşluğa bırakmıştı fakat Belimdeki için aynı şeyi söyleyemeyecektim. "Bugünlük yeter." kulağıma tekrar fısıldadığında omzumdaki sıcak dokunuş ile gözlerimi kapattım. Tanrım o beni öpüyordu!!! Omzumdaki acı ile bağırdım ve ellerini hızlıca belimden çekti. Yavaşça yere çöktüm ve elimi omzuma götürdüm. Tanrım canım çok yanıyordu. "Bir daha ki sefere sözümü dinle ELSA." adımı bastırarak söylemişti. Kafamı ona bakma umuduyla çevirdiğimde gördüğüm tek şey merdivendi. O gitmişti. Hem de canımı yaktıktan sonra. Yerden destek alarak ayağa kalktım ve banyoya ilerleyip yüzümü yıkadım. Omzumdaki acı hafiflemişti fakat ufak da olsa sızısı vardı. Tişörtümü omuz kısmından tutup aşağı çekiştirdim ve açtığı hasara baktım. Morarmıştı. Harika ben Lise son sınıfım ve omzumdaki çürük ile okula gidecektim. Tanrım iyi ki kış ayındayız! Tişörtüm'ün uçlarından tuttum ve yukarı kaldırıp çıkarttım. Sıcak bir duş iyi gelebilirdi. Altımdaki şortu da çıkarttıktan sonra iç çamaşırlarımı bir çırpıda kirliye attım ve duş başlığını elime alıp suyu açtım. Musluğu Sıcak tarafa çevirdim ve ısınmasını beklerken saçımdaki iki paravanayı çıkartıp kenarda duran cam rafa bıraktım. Su yeterince ısındıktan sonra başlığı yerine taktım ve naneli şampuanı'mı avucuma döktüm. Şampuanı iki elime de paylaştırdıktan sonra saçlarıma götürdüm ve köpürtmeye başladım. Kafamdaki köpükler etrafa sıçrarken bu kadarının yeterli olacağını düşünüp saçımı durulandım. Tam kavunlu şampuanıma uzanacakken annemin sesini su seslerinden ayırabilmiştim. "Destiny! Nerdesin kızım?!" hah bir de umrundaymışım gibi beni merak ediyor. "Destiny!" bir kez daha bağırdığında kavunlu şampuanı elime döktüm ve tekrardan rafa bıraktım. "Banyodayım!" diye bağırdım ve şampuanı iki elime paylaştırıp tekrardan saçlarımı köpürttüm. Hey Benim için saç ve vücud temizliği önemli. "Peki tatlım!" Annem bana yeniden bağırdığında sonunda susacağı için sevindim ve saçlarımı duruladım. Kahverengi saçlarım artık çok güzel kokuyordu. Sıra vücuduma gelmişti. Lifi elime aldım ve vanilyalı duş jelini üstüne boşalttım. Lifi bütün vücudumdan dikkatlice geçirdikten sonra durulandım ve duştan çıkıp turuncu havlumu bedenime sardım. Saçlarımı da kavuniçi renkli havluma doladım. Kabul kavunları severim.Tam odama girecekken ensemdeki nefes ile donakaldım. Bu... ilkti. Beni ilk defa böyle görüyordu. Kendimi kontrol edemeden arkamı döndüm ve yemyeşil gözleri ile karşılaştım. Neden bu ani göz rengi değişimleri beni korkutmuyorda aksine tahrik ediyordu. Tanrım James'in gay olduğunu öğrendiğimden beri iyi değildim. "Elsa." adımı yine ondan duymak çok tuhaftı. Onun burada olması bile başlı başına tuhaftı. Elini bugün bıraktığı yaranın üstüne götürdü fakat dokunmadı. Biraz daha orada tuttuktan sonra geri çekildi ve gülümsedi. Hayır bu sabahki gibi korkutucu değildi. Gayet içten ve samimi. Şu an nasıl hissedeceğimi ne yapacağımı bilmiyordum. Sadece o kadar güzel gülümsüyordu ki James'e yapamadığımı ona yapmak istiyordum. Dudaklarım benden istemsizce kıpırdadığında gözleri yeşilin koyusuna dönüşmeye başlamıştı bile. "Öp beni."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm Scared Of You
FanficHarry Styles ile ilgili yazılmış bir korku hikayesidir. Başlangıç Tarihi: 15/06/14 Bitiş Tarihi: 29/01/17 İKİNCİ KİTAP YAYINDA!