œil | hyunlix

yedi

çalmıştı.

kapı çalmıştı.

hyunjin, gelmişti.

belki o gelmedi, niye geriliyorsun ki hemen.

dedi, içinden. sonra tekrar düşündü.

başka kim olabilir bu saatte tanrı aşkına.

ne konuşacaklarını merak ediyordu. hyunjin'i kaybetmek istemiyordu. yıllarca saklamıştı ona olan aşkını ama son birkaç hafta...

hyunjin'in de davranışları farklı ama eskisi gibi değil.

o kendi düşünceleri ile boğuşurken, kapı ikinci kez tekrar çaldı.
felix zilin tekrar çaldığını fark eder etmez koşar adımlarla kapıyı açmaya gitti.

kapıyı açar açmaz,
hazırlanırken kendi seçtiği kahverengi ceketi elinde, başı önüne eğik bir hyunjin gördü. içeri geçerken konuştu hyunjin.

"çok yorgun hissediyorum."

"nasıl geçti?" dedi felix de.

"güzeldi, tabii ortam bana göre bayağı gergindi. daha önce de gitmiştim babamla böyle yerlere ama bu, farklıydı."

"kıyafetlerin dolabımda var, istersen duş falan al hm?"

"çok iyi olur yoksa birazdan uyuyup kalacağım burada."

işime gelir.

dedi felix içinden.

"gelirim hemen çok uzun sürmez" diye seslendi hyunjin banyonun kapısını kapatmadan önce.

"tamam" dedi felix de son harfi uzatırken.

sıkıldığını fark edip zaten sesi kısılı olan televizyonu kapatıp odasına çıktı.

telefonunda biraz vakit geçirdikten sonra kapının önündeki hareketliliği fark etti. hyunjin odanın kapısından ona bakıyordu.

"hyunjin, saçlarını kurutmamışsın geç geri banyoya."

"ama felix-"

"tamam ben kurutacağım geç sen."
dedi felix gülümseyerek.

hyunjin önden felix de onun arkasından banyoya gittiler.

felix saç kurutma makinesini fişe takarak çalıştırdı. hyunjin'in boyu ona göre uzun olduğu için biraz zor oluyordu kurutması. saçlarının ön tarafına geçtiğinde, yüzleri. yüzleri birbirine çok yakındı. felix'in parmakları hyunjin'in yumuşak saçlarında dolaşırken hyunjin, makineyi felix'in elinden alarak kapattı. bulduğu ilk yere koydu. felix o sırada merakla hyunjin'e bakıyordu.

"felix," dedi hyunjin, felix'in yüzüne düşen saçlarını arkaya doğru tararken.

"bir şey söylemek istiyorum."

lütfen düşündüğüm şey olsun lütfen.

"umarım bir şeyleri yanlış anlamamışımdır çünkü seni kaybetmek istemiyorum."

ne?

asıl ben mi?

ben mi yanlış anladım her şeyi.

sevmiyor hyunjin seni sevmiyor. ne bekliyordun ki, gelip sana ilan-ı aşk edeceğini falan mı? nasıl çıkacaksın işin içinden, ne diyeceksin sana sorunc-

"felix ben senden hoşlanıyorum. hayır hayır seviyorum. seni çok seviyorum"

"ne?"