sekiz

15.6K 1K 1.5K
                                    

the 1975 - somebody else

gerçekten uyumamıştı hyunjin. alışkındı hastalığından dolayı. ama dün gece en güzel uykusuzluğuydu onun.

ay ışığında izledi sevgilisini, kirpiklerini saydı, çillerini öptü, yanaklarını okşadı, doya doya içine çekti kokusunu. bir sıra, saat 3.59 civarları, ağlayacak gibi oldu. gözleri doldu. melek gibiydi sevgilisi. incinmesinden, ilerde onu incitmekten veya onu üzecek her şeyden korkuyordu.

güneş doğarken izledi sevgilisini,
bir kez daha saydı kaç tane oldugunu bildiği kirpiklerini, bir kez daha öptü çillerinden, bir kez daha okşadı yanağını, koklamayı ise zaten hiç bırakmamıştı. saat 9'a gelirken kalktı yavaşca yataktan, düzeltti sevgilisinin üzerindeki örtüyü, banyoya gidip yüzünü yıkadı ardından da sevgilisine kahvaltı hazırlamaya mutfağa indi.

o kahvaltıyı hazırlamaya devam ederken felix uyandı. yatağın sol tarafının boş olduğunu fark ettiğinde biraz korkmuştu. her şeyin rüya olduğunu düşünmüştü birkaç saniyeliğine. sonra uyumadan önce, sevgilisinin çıkarıp komodine bıraktığı kol saatini gördü. ardından alıp yastığı kokaldı, o gün yaptıgı gibi, sevgilisi kokuyordu. yavaşca gerindi ve kalktı yataktan. hızlıca kalkınca başı dönmüştü, baş dönmesinin geçmesini bekledi yataga oturup. daha sonra banyoya gidip işlerini halletti. aşağı kattan sesler geldiğini fark etmişti. mutfağa baktı. hyunjin'in kahvaltı hazırladığını gördü ve her sabaha onu görerek uyanmak istediğini fark etti.
biraz daha izledikten sonra arkasından sarıldı sevgilisine yanagını sırtına sürttü, ardından ayaklarını kaldırarak ensesini öptü.
hyunjin de başını arkaya doğru yasladı.

biraz öyle durduktan sonra önünü döndü hyunjin. buse çaldı sevgilisinin dudaklarından ardından "günaydın bebeğim." dedi felix'in beline ellerini indirirken.
"günaydın" dedi felix de kedi gibi mırıldanarak. "iyi uyuyabildin mi, keşke kalkmasaydın beraber hazırlardık." dedi felix gözlerine bakarak sevgilisinin."aldım ben uykumu." dedi hyunjin.

yalan söylemişti. çünkü biliyordu sevgilisinin ona kızacağını "zaten ilaçlarını kullanmıyorsun bari benimleyken uyumaya çalış, gözlerin kan çanağı gibi olmuş, lütfen biraz da olsa uyumaya bak..." gibi bir sürü nasihat.

hem yalan söylediğini düşünmüyordu, o sevgilisini izleyerek almıştı uykusunu zaten.

"hadi geç." dedi başıyla masayı işaret ederek.

felix oturduktan sonra hyunjin'de elindeki tabağı felix'in önüne bıraktı ve karşısına oturdu. beraber gülerek kahvaltı ederlerken hyunjin, ''tamam bak boğazında kalacak, sonra anlatırım hadi ye güzelce.'' dedi. felix ise ağzındakı lokmayı yutup konuşmaya başladı.

''hayatım, yarın gidiyoruz tatile, biliyorsun dimi?''

''biliyorum sevgilim, kaç gün kalacağız peki?

''bak onu ben de bilmiyorum da kalırız herhalde üç dört gün.''

başıyla onayladı hyunjin onu.

şehirde kar yağmış olsa da oynayamamıştı felix karla. ve onun bu hayatta en sevdiği şey kar olabilirdi. "beyaz soğuk pamuk" dedi hyunjin'in gözlerine bakarken.

"bak beyaz soğuk pamuk yağıyor gökyüzünden."

ikisi de akıllarına gelen eski anılarla gülümsemişti.

_______________________________________

koşarak arkadaşının evinin kapısını çalmıştı felix.
bir yandan da annesinin ona sıkı sıkı sardığı atkısını düzeltmeye çalışıyordu.

œil | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin