Bölüm 10

139 9 15
                                    

DM

Jeon_kookie: Bir haftadır neredesin sen?

Cevap vermiyorsun?

Görüldü de atmıyorsun?

Peki.

Bunu sen istedin.

Telefonunun son sinyal yerini aratıyorum.

İletildi...

YAZAR'DAN

Jungkook stresli bir şekilde bir şey anlamadığı bilgisayara ve Namjoon'a bakmayı bırakıp, volta atmaya başladı.

- Buldum.

Jungkook volta atmayı bırakıp, koltuğa atladı.

- Neresi, hyung?

- Jungnangcheon Nehri.

Jungkook'un kaşları anında çatılırken, kalbi korkuyla atmaya başladı.

Yeon herhangi bir delilik yapmazdı, değil mi?

- Teşekkür ederim hyung. Ben gidiyorum.

- Haber ver bize.

Yoongi'ye başını sallayıp, koşarak yurttan çıktı. Seri bir şekilde maskesini takıp, arabaya bindi ve Jungnangcheon Nehrin'e ilerledi.

Yeon'un fotoğraflarını görmüştü. Bu yüzden daha rahattı...

Geldiği nehrin sakin olması işine gelmişti. Arabayı park edip, koşarak Yeon'u aramaya başladı. Çimenlerde oturmuş, kucağındaki kalın, tahta kapaklı defteri karalayan kızı gördüğünde derin bir nefes verip, oraya ilerledi. Yeon çizdiği resime o kadar dalmıştı ki, arkasında kendi resmine hayranlıkla bakan Jungkook'u bile fark etmemişti.

Jungkook maskesini indirip, Yeon'un kulağına eğildi. Burnuna dolan menekşe kokusuyla gözlerini anlık kapadı.

- Beni çok korkuttun.

Yeon korkudan sıçrayarak, Jungkook'a döndüğünde aralarındaki yakınlıktan dolayı kalp ritmi bozulmuştu.

- J..Jungkook.

- Amacın neydi? Beni korkudan öldürmek mi?

Yeon titrek nefesiyle önüne döndüğünde çizdiği resmi gördü. Gözleri korkuyla büyürken defteri hızla kapattı. Eşyalarını telaşla toplarken Jungkook önünde diz çöküp, bileklerinden tuttu.

- Jungkook, bırak.

- Hayır, konuşacağız.

- Bırak dedim.

- Ben de hayır dedim.

Yeon bileklerini kurtarmaya çalıştığında Jungkook derin bir nefes verip, gözlerini kapattı.

- Yeon!

Gözlerini açıp, Yeon'a baktığında gözlerindeki sinir toz bulutu olup, uçmuştu.

- Hey hey hey. Sakin ol. Ne oldu?

Yeon başını eğip, gözyaşlarına lanet etti. Kolay kırılan ve sinirlenince ağlayan bir yapısı vardı ve bundan nefret ediyordu.

- Yeon. Lütfen ağlama.

Jungkook dayanamayıp, başından tuttu ve omuzuna yasladı.

- Sakin ol.

Yeon gözlerini kapayıp, Jungkook'un kokusunu içine çekti. Bir daha böyle bir fırsat bulamazdı belkide...

- Sen bir haftadır neredesin?

Yeon'un yüzünü elleri arasına alıp, gözyaşlarını sildi. Yeon kalbine, seçtiği kişi yüzünden lanet edip, derin bir nefes verdi.

- Yeon, ne kadar korktuğumu biliyor musun? Konuş benimle, sen böyle değildin.

Yeon gözlerini sıkıca yumup, başını Jungkook'un omuzuna yasladı.

- Bir şey sorma, lütfen.

Yalvarırcasına çıkan sesi Jungkook'un kalbinin korkuyla atmasını sağladı.

Yeon kırılmaması gerektiğini bildiği halde kırgındı. Jungkook'u sevmeyi, olmayacağını sandığı bir aşkın peşinden koşmayı istememişti. Engel olmuştu ama kalbi, Yeon'dan daha inatçıydı...

- Güzelim?

Yeon'un kalbi duyduğu şeyle delicesine atmaya başlarken Jungkook'un elini sırtında hissetti.

- Ne olduğunu söyle ki sana yardım edebileyim.

Jungkook'un kolları arasında minicik kalmıştı Yeon. Minik bir bebek gibi...

- Yeon, bana cevap ver. Susma.

- Olmayacak bir şey için umutlandım.

Mırıldanması Jungkook'un kaşlarının çatışmasına neden olmuştu.

- Ne için umutlandın? Seni bu hale getirecek şey ne Yeon?

- Kalbim en olmayacak şey için atıyor Jungkook.

Jungkook, Yeon'un başkasını seveceği düşüncesiyle yutkundu.

- Kim o?

Yeon derin bir nefes alıp, Jungkook'un kokusunu içine çekti. Geri çekilip, eşyalarını sırt çantasına koymaya başladı. Jungkook ise çatık kaşlarıyla ona bakıyordu. 

- Yeon, kim o? Kim seni bu hale getirdi, söyler misin? 

Yeon ayağa kalktığında Jungkook'ta hızla kalkıp, kolundan tuttu. 

- Soru sordum. 

- Jungkook, bırak. 

- Hayır, bana cevap ver. 

Yeon kolunu kurtarmaya çalıştıkça Jungkook daha sıkı tutuyordu. 

- Bırak işte, bırak!

Yeon, debelenmeye başladığında Jungkook tuttuğu kolundan sertçe kendine çekip, onu sakinleştirmeye çalışıyordu. 

- Soruma cevap ver Yeon. Sonra söz veriyorum gitmek istersen zorlamayacağım. 

Çünkü takip edecekti...

Yeon gözyaşlarına daha fazla eziyet etmeyip, tekrar özgür kalmalarını sağlamıştı. Jungkook'u göğsünden sertçe ittiğinde, beklemediği için bir iki adım geriye gitti.

- Sensin! 

Jungkook şaşkınlıkla ona baktığında, Yeon titrek bir nefes verdi.

- Lanet olsun ki, sensin! Neden geldin ki?! Ne düşündün gelirken?! 

- Seni merak ettim! Bir haftadır ortada yoksun! Ne yapmamı bekliyordun?! Aklım yerinden çıktı! Korktum!

Ona yaklaşan Jungkook'un omuzlarından itti.

- Yapma işte! Yapma! Sen sadece arkadaşın olarak görüyorsun ama en ufak hareketin beni sadece umutlandırıyor! Yapma!

Jungkook dolan gözleriyle başını iki yana salladı.

- Yeon...

- İlişkin var Jungkook. Görmediğimi sanıyorsan yanılıyorsun. 

Jungkook başını hızla iki yana sallarken, Yeon bunu görmemişti. 

- Unut her şeyi Jungkook. Ben sadece o salak gibi hayal kuran fanlardan biriyim. Unut.

Yeon hızla giderken, Jungkook başını iki yana salladı.

- Sen onlardan değilsin Yeon! Senin sevgin saf temizlikte.

Yeon her şeyden habersiz, yarın olacak sunumu için evine ilerlemeye başladı. Jungkook ise aklındakini uygulamak için arabasına ilerledi ve Yeon'a da en yakın olan kişiyi aradı.

Kim So-ra...

************

Açıklama bulmaya üşendim. Gidiyorum. İyi okumalar💜👋🐰

Seni Sevmedim/Yarı Texting/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin