YAZAR'DAN
Joon Seo, okulun dağılmaya başladığını görmesiyle arabadan indi ve kardeşini beklemeye başladı. Ne olursa olsun onu durgun ve soğuk görmek, Joon Seo'yu üzüyordu. Çünkü Yeon her zaman deli dolu, abisiyle uğraşmaktan zevk alan bir çocuk olmuştu onun gözünde...
Elbette onun bir yanının buruk olduğunu, kötü olduğunu biliyordu. Ama Yeon her kötü hissettiğinde abisiyle uğraşırdı...
Jungkook sabah aynı yere park ettiği arabasıyla Yeon'u bekliyordu. Tek bir mesajı, birçok şeyin bahanesi olmuştu.
Yeon topladığı saçları ve tek koluna astığı çantasıyla beraber, arkadaşlarının yanında yürüyordu. Arabasına yaslanan abisini gördüğünde güzel gülüşü yüzüne yerleşmişti. Arkadaşlarıyla vedalaşıp, koşarak abisine sarıldı. Joon Seo'da gülümseyerek sıkıca sarmıştı kollarını kardeşine.
Jungkook mu?
O bu görüntüden kesinlikle hoşlanmamıştı...
Sinirle onlara bakarken, Joon Seo'nun kıyafetlerinin Yeon'un kıyafetlerine olan uyumunu fark etmişti.
Siyah pantolon ve t-shirtü, kot ceketi, siyah deri düz botları ve dağınık hafif dalgalı saçlarıyla gerçek anlamda çok yakışıklıydı. Ve bu Jungkook'un daha da sinirlenmesine neden oluyordu. Üstüne bir de Yeon'a sarılması...
Joon Seo kardeşine sarılmayı bırakıp, gülümsedi.
- İyi misin güzelim?
- Seni gördüm kötü oldum. İnsan biraz özenir, şu saçlara bak.
Joon Seo, onun kötü olduğunu hissetmişti. Hafifçe tebessüm edip, Yeon'un saçlarından öptü.
- Seninle biraz konuşalım mı? Abi, kardeş? Annem de yokken kaynatalım biraz.
Yeon anlamasa da başını olumlu şekilde salladı. Birlikte arabaya bindiklerinde, Jungkook sinirle nefes verip, ısrarla çalan telefonunu açtı.
- Efendim hyung.
- Oğlum hadisene. Neredesin sen?
Jungkook kaşlarını çattı.
- Ne oldu hyung?
-Lan. Yirmi dakika kaldı, performanslarla alakalı toplantı yapacağız. Nasıl unutursun?
Jungkook gelişigüzel bir küfür savurup, gözlerini yumdu.
- Geliyorum hyung. On dakikaya oradayım.
Jimin onu onaylayıp, telefonu kapattığında Jungkook sıkıntıyla nefes verip, şirkete doğru yola çıktı.
~~~~~~~~~~
Joon Seo marketin önünde durup, Yeon'a baktı.
- Madem bu gece bizim. Zıkkımlanmadan olmaz.
Yeon dediklerine karşı gülüp, kemerini çözdü ve abisinin peşinden, arabadan indi. Birlikte markete girip, sepet aldılar ve reyonları talan etmeye başladılar. Aldıklarını ödedikten sonra eve gitmiş, odalarına gitmek için ayrılmışlardı.
İkisi de odalarındaki ebeveyn banyosunda duş aldıktan sonra pijamalarını giyinmiş ve mutfağa inmişlerdi. Birlikte ıvır zıvırları ayarlayıp, içeri geçmişlerdi.
- Yeon. Son zamanlarda benden bir şeyler sakladığını hissediyorum.
Yeon yutkunduğunda Joon Seo tahminlerinin doğruluğuna kanaat getirmişti.
- Yeon, benden hiç saklamamıştın. Sorun ne?
Yeon içinde tutamayıp, derin bir nefes verdi. Bakışlarını abisinden kaçırıp, ellerine çevirdi.
- Ben birini seviyorum.
Joon Seo'nun kaşları çatılırken, sakin kalmaya çalıştı. Bunu duymak hiçbir zaman istememişti. Yeon'da hiçbir zaman sevgili yapma gibi saçmalıklarla uğraşmamıştı.
- Kim?
Sesinden bile sinirli olduğu belliydi.
- Sorunda bu zaten.
Joon Seo daha da sinirlenmişti.
- Kim dedim Yeon?!
Ani çıkışından dolayı Yeon irkilmişti.
- Jungkook.
Joon Seo kaşlarını çattı.
- Şu şarkıcı çocuk mu?
Yeon başını usulca salladı.
- Saçma değil mi?
Joon Seo sinirlense de başını iki yana salladı.
- Aşık olacağın insanı sen seçmiyorsun.
- Ama engelleyebilirdim.
- Engelleyemezdin Yeon.
- Onunla konuşmayabilirdim!
Joon Seo şaşkınca ona baktı.
- Sen. Onunla konuştun mu?
- So-ra'nın liseden arkadaşıydı. Gruba So-ra'nın sahte hesabından yazıyordu. Ben de sonradan öğrendim. Sonra sevgilisi açıklandı. Bugünde yalan olduğunu söyledi.
- Ha birde yanına geldi?
Yeon başını salladığında Joon Seo sinirle güldü.
- Telefonunu ver.
Yeon anlamazca baktı.
- O herifle görüşmeyeceksin. Telefonunu ver.
- Abi saçmalama.
Joon Seo sinirlerine engel olamayıp, ayağa kalktı.
- Bir hafta boyunca yok oldun! Korkudan kafayı yedim! Son zamanlarda konuşmaz oldun, odandan çıkmıyorsun! Yemek yemiyorsun! Sadece ders çalışıp, duruyorsun! Babam gittiğinde bile böyle değildin Yeon!
Yeon dolu gözleriyle başını eğdiğinde, Joon Seo derin bir nefes geldi.
- Bu zamana kadar ufak tefek şeyler dışında hiçbir şeyine karışmadım. Seni asla kısıtlamadım. Ama bu kadarına izin vermiyorum. Şu iki hafta içinde geldiğin duruma bak! Süzüldün remen kızım. Zaten zayıftın, daha da zayıfladın. Pantolonun bile bol oldu diye 'So-ra'ya veririm' dedin dün.
Yeon gözyaşlarına hakim olamazken, titrek bir nefes verdi.
- Abi, yapma.
- Ben bir şey yapmıyorum Yeon. Annem yarın öbür gün gelecek. Seni bu halde görse peşinden götürmeyeceğini mi sanıyorsun?! Haline bak! Ne bu halin kızım?! Sen bu haldeyken nasıl hissediyorum biliyor musun?!
Yeon dayanamadan kendini abisinin güvenli kollarına atmış, sıkıca sarılmıştı...
*****
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Sevmedim/Yarı Texting/
Fanfiction- Yeon, sana ihtiyacım var. Yeon başını iki yana sallayıp, burukça gülümsedi. - Sevmediğin birine ihtiyacın olmaz, Jungkook. Jungkook hatırladığı yazışmayla kaskatı kesilmişti. - Şunu hatırlatıp, durma! - Gerçekler acıdır Jeon. Sevmediğin birini...