Gözlerimi izlediğim filmden çekip, Yeon'a doğru baktım. Biriyle mesajlaştığını görünce kaşlarım çatıldı.
- Kiminle konuşuyorsun?
Kafasını kaldırmadan yazışmaya devam etmişti.
- Abim.
- Gece gece ne istiyor?
- Evlenecekmiş.
Dudaklarımı birbirine bastırıp, gülmemi engellemeye çalışsamda kendimi durduramamış kahkahayı patlatmıştım.
- Gülme, benimde gülesim geliyor.
- Evlenmeyi geçtim. Kardeşi evlendikten sonra kız buldu gerizekalı.
Kıkırdayıp, telefonu bıraktı.
- Salak işte. Boşver.
Yanıma gelip, boşluğa uzandığında düşmemesi için kolumu sıkıca beline sardım.
- Yorgun musun?
Kliniğini açmıştı ve şuan içini hazırlamaya başlamıştı. Yardım etmeye çalışıyordum ama her şeyini kendi yaparak çok daha mutlu oluyordu.
- Hayır. Duvarlar kurudu, eşyalar yarın gelecek. Ama biliyor musun, çok güzel oldu. Hatta bitkide aldım, onları yerleştirdim. Masanın tam karşısına da bir kitaplık yaptırdım. Jungkook, o kadar güzel ki! Tam bir terapi odası oldu! Eşyalar tamamen yerleştiğinde seni getireceğim, çok beğeneceksin.
Gülümseyerek heyecanla anlattıklarını dinliyordum. O kadar heyecanlıydı ki, gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Onu dinlemeyi bırakmış, gözlerine odaklanmıştım sadece. Güzelliği dışında, benim gözümde çok farklıydı. Seven insan sevdiğini güzel bulurmuş ya hani. Öyleydi. O benim gözümde çok güzeldi. Farklı bir aurası vardı...
- Bir an aldığım bitkilerin bir an fazla geldiğini düşündüm. Ormana çevirdim san...
Duraksayıp, kaşlarını çattı.
- Sen beni dinliyor musun?
- Hayır.
Dudaklarını büzdüğünde kaşları dahada çatılmıştı. Bebek derken ciddiydim.
- Güzelliğine kapıldım. Odaklanamadım sana.
- Benim de utanma gibi bir duygum var, biliyorsun değil mi?
Omuz silkip, burnuna ufak bir öpücük kondurdum.
- Karımsın sen benim. Neyden utanıyorsun?
Tebessüm edip, omuz silkti.
- Bu arada, yarın programım var. Biraz gecikebilirim. Evde tek kalmanı istemiyorum. İstersen annene git.
Başını sallayıp, ayağa kalktı.
- Sorun değil. Kızları çağırırım. Uzun zamandır buluşmadık.
Ben de peşinden kalkıp, onu takip ederek mutfağa girdim.
- Güzel. İstersen bir şeyler alalım sabah. Ivır zıvırlarımız azaldı.
Dolabı açarken mırıldanmıştım. Gerçekten azalmıştı.
- Evde hiçbir şey kalmadı. Sadece abur cubur değil. Fazla boşladım.
Dolabı kapatıp, meyveleri yıkayan sevgilime döndüm.
- Önemli değil güzelim. Yarın sabah gider alırız eksikleri.
- Kafaya taktığım o değil ki. Seni de boşladım. Provadan sonra yediklerinle duruyorsun. Sağlığından endişe ediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Sevmedim/Yarı Texting/
Fanfiction- Yeon, sana ihtiyacım var. Yeon başını iki yana sallayıp, burukça gülümsedi. - Sevmediğin birine ihtiyacın olmaz, Jungkook. Jungkook hatırladığı yazışmayla kaskatı kesilmişti. - Şunu hatırlatıp, durma! - Gerçekler acıdır Jeon. Sevmediğin birini...