Final~Part1

105 7 13
                                    

Gülümseyerek elimdeki tacı açık dalgalı saçlarına yerleştirdim. Ellerimi yanaklarına koyup, alnından öptüm.

- Çok güzel oldun meleğim.

Gülümseyip, kollarını belime doladı. Ben de sarılışına anında karşılık verdim.

- Teşekkür ederim, her şey için.

- Ben de güzelim. Ben de.

Geri çekilip, tekrar güldüm.

- Çok yakıştı.

Gelinlik provasındaydık ve gerçekten o kadar güzeldi ki...

- Pekala, başka denemek ister misin?

- Hayır, bu güzel. Ve gayette uygun.

- Parayı dert etmiyorsun değil mi?

Kaşlarını kaldırarak bana baktı.

- Etmeyeyim mi?

Başımı iki yana salladığımda göz devirdi.

- Devir tasarruf devri. Boş harcama yok. Hem bu çok güzel.

Aynaya dönüp, kendini incelediğinde tebessüm edip, arkasından sarıldım.

- Bana hep iyi ki dedirtiyorsun.

Başını omuzuma doğru yasladığında mutlu tablomuz beni daha da gülümsetmişti.

- Bugün yıllık gülme kapasitemi yeterince açtım. Daha fazla gülebilir miyim bilemiyorum.

Kıkırdayıp, bana döndü.

- Bence ikimizde yeterince yorulduk. Gidelim mi?

Başımı olumlu şekilde salladığımda, görevlilerle kabine girmiş, birkaç dakika sonra üzerini değişip, çıkmıştı. Gereken şeyleri halledip, gelinliği aldım ve elini tutup, mağazadan çıktık.

- Yemek yiyelim mi?

Etrafta bize bakan insanlara göz gezdirip, tekrar bana baktı.

- Eve gidelim, birlikte hazırlarız.

- Evet demek oluyor. Gel bakalım.

Yürüyen merdivenlere ilerlediğimde tuttuğu elimden çekmişti.

- Jeon, eve gidelim.

Durup, ona döndüm.

- Bugünü bize ayırdım Yeon. Mezuniyeti telafi ederiz hem. Gel.

Sessiz kaldığında tekrar ilerlemeye başladım. O da istemeye istemeye peşimden geliyordu.

Mezuniyetinde törende üzerine oynanacak oyunları fark edip, önceden onu oradan çıkarıp, eve getirmiştim ve üstüne provaya gitmiş, güzelim gününü mahvetmiştim.

Tabikide o her şeyden önemliydi ve telafisini en güzel şekilde yapmaya çalışıyordum.

Yemek katına geldiğimizde boş bir masaya oturduk. Siparişleri verdiğimizde garson hızla yanımızdan ayrılmıştı. Gitmesiyle hızla konuya girmiştim.

- İki tane, biri erkek biri kız. Kız önce olsun. O daha hayırlı olur.

Kaşlarını kaldırarak bana baktığında omuz silktim.

- Bunları biliyorsun.

- Bu kadar erken değil ama.

Omuzlarımı düşürdüğümde derin bir nefes aldı.

- Jungkook, ben ilk önce işimi sağlama almak istiyorum.

Doğru, mesleğini elime alıp, yarın ki herhangi bir duruma karşı dik durabilmek için. Baba darbesi yemesi onun için her an tetikte ol demekti. Benim onu bırakmamdan korkuyordu. Olaya onun açısından bakarsam, ben olsam evlenmeye bile cesaret edemezdim. Her kim olursa olsun.

- Tabiki de ilk önce işini sağlama alacaksın güzelim. Sana yardım etmeyeceğim.

Dediğim yüzünde gülümseme oluştururken iç çektim.

- Seni anlıyorum, ya da anlamaya çalışıyorum demem daha doğru olur. Yarın kötü bir şeyle karşı karşıya kalırsak, kendini güvenceye alabilmek istiyorsun. Bana güvenemediğini görüyorum.

Gözlerinde oluşan üzüntüyü gördüğümde tebessüm edip, masanın üzerindeki ellerini tuttum.

- Yeon, bu benim için sorun teşkil etseydi ben seninle evlenmek istemezdim. Sebebini biliyorum ve sana yüklenmem. Ama şunu unutma, seni asla bırakmam. Sana yardım etmeyeceğim, çünkü yarın herhangi bir durumda yardımımı çekme korkun olmasın diye.

Tebessüm etti.

- Jungkook, fazla anlayışlısın. Ve kendimi kötü hissediyorum. Sana haksızlık ediyormuşum gibi.

- Hayır hayır, sakın böyle düşünme. Bir babanın kızını terk etmesi kadar, ona kötü davranması kadar güven sarsıcı bir şey olamaz dünyada. O yüzden sakın kendini kötü hissetme. Ki ben senin yerinde olsam, evliliği bırak. Abime bile güvenmem.

Gülümsediğinde garson yemekleri getirip, önümüzde eğildikten sonra gitti.

- Şimdi o yüzden, yemek yiyip, neşeleniyoruz! Hadi.

Gözlerini üzerimden çekmezken 'ne oldu' der gibi göz kırptım.

- Beni bu şekilde sevdiğin için teşekkür ederim Jungkook.

********

Yarın part2 gelecek ve kötü haber. Kitabı mutlu bir şekilde bitirmeyeceğim...

...✨💜✨...

Seni Sevmedim/Yarı Texting/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin