YEON'DAN
Elimden tutup, arabadan inmemi sağladığında etrafın güzelliğini şaşkınca izliyordum. Oysa halime gülüp, beni izliyordu.
İlerde atların içinde bulunduğu etrafı çitlerle kaplı alan vardı. Etraf yemyeşilken atların olduğu yer topraktı ve gerçek manada hoş duruyordu. Atların yan tarafında aynı şekilde çitlerle çevrili toprak alanda midilliler vardı.
Etraf yemyeşil ve çiçek kokusuyla gerçek anlamda harikaydı. Atların az gerisinde çiftlik evi vardı. Hemen yanında ise büyük bir köpek kulübesi.
- Beğendin mi?
- Sen manyak mısın? Burası harika!
Yüzünde oluşan buruk tebessümle kaşlarımı çattım.
- Sorun ne?
İç çekip, bana baktı.
- Yeon, sen farklısın. Ve ben gerçekten ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.
Gülüp elimi 'boşver' gibisinden salladım.
- Bir çikolataya gönlümü alırsın. Daha ne olsun?
Başını aynı ciddiyetle iki yana salladığında kaşlarımı kaldırdım.
- Beş yıl önce, bir sevgilim vardı.
Pekala bunu beklemiyordum.
- Bir yıl kadar bir ilişkimiz olmuştu.
Bir yandan tepkimi ölçmek için yüzümü derince inceliyordu. Tabiki tepkisiz duruyordum. Kudursun biraz.
- Onu buraya getirdiğimde...
- Beğenmedi, somurttu, burun kıvırıp gitmek istedi.
O şaşkınca bakarken kaşlarımı kaldırdım.
- Gerizekalıymış.
Omuz silkip, midillilerin olduğu tarafa yönelmiştim. Beş yıl önceydi zaten. Bunun yüzünden aramızı bozacak değildim.
Midillilerin yanına gittiğimde yanıma gelen ufaklığa güldüm. Çok güzeldi. Ben onunla uğraşırken Jungkook yanıma gelmiş, yanağımdan öpmüştü.
- Kızmadın değil mi?
Başımı iki yana salladım.
- Dört beş yıl önceki şeyler yüzünden kavga çıkartıp, trip atacak değilim. Geçmiş gitmiş zaten. Eğer onu sevseydin şu an onun yanında olurdun.
Kollarını sıkıca bedenime doladığında ellemi belinde kenetledim.
- Pekala, bir çift aşk kuşu görmeye çokta alışık değilim.
Yandan gelen sesle o tarafa döndüğümüzde Jungkook gülerek ondan büyük görünen adamla sarılıp, selamlaştı.
- Yeon, bu Sejin hyung. Menajerimiz.
Başımı hatırlar gibi sallayıp, gülümsedim. Önünde eğildiğimde o da bana gülümsemişti.
- Burası Sejin hyungun. Ailesiyle burada yaşıyorlar. Tabi o sadece tatil zamanı buraya geliyor. Orası ayrı.
- Pekala. Siz kafanıza göre takılın. Bir şey olursa çağırırsınız.
Onu onayladığımızda arkasını dönüp, gitmeye başlamıştı. Jungkook'ta hemen elimi tutup, koşuşturmaya başladı.
- Bak sana ne göstereceğim.
Ben de peşinden koşarken bir anda durmasıyla, hızımı alamayıp tökezledim. Anında belimden yakaladığında, derin bir nefes vermiştim. Gülümseyip, saçlarımdan öptü. Tekrar elimi tutup, yere oturmamızı sağladı. Bir anda çimenlerin arasından aldığı tavşanla gözlerimin kalp şeklini aldığına yemin edebilirim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Sevmedim/Yarı Texting/
Fanfiction- Yeon, sana ihtiyacım var. Yeon başını iki yana sallayıp, burukça gülümsedi. - Sevmediğin birine ihtiyacın olmaz, Jungkook. Jungkook hatırladığı yazışmayla kaskatı kesilmişti. - Şunu hatırlatıp, durma! - Gerçekler acıdır Jeon. Sevmediğin birini...