Basın toplantısının başlamasına az kalmışken Yoongi hyungun sırıtan yüzüyle karşılaşmıştım. Gergin olduğumu görebiliyordu.
- Jungkook altı üstü sevgilin, pardon nişanlın olduğunu söyleyeceksin. Olay bu kadar.
- Hyung, Yeon'a bir zarar gelmez değil mi?
Yanımda oturan Namjoon hyung saçlarımı karıştırdı.
- Yoongi haklı. Sadece açıklama yapacaksın, bizde buradayız. Ve hayır, Yeon'a ya da sana herhangi bir şey olmayacak.
Gergince nefesimi verdiğimde korumalardan biri yanımıza geldi.
- Bay Jeon, istediğiniz ilaçlar burada.
- Teşekkür ederim.
Adam önümüzde eğilip gittiğinde ilaçları sırt çantama koydum.
- Onlar ne?
- Yeon'un uyku problemi var. Onlar için.
- Oh, iğrenç bir şey olmalı.
Yoongi hyunga gülüp, önüme döndüm. İçeri girmemiz söylendiğinde derin bir nefes aldım. Basına açıklama yapmak üzere ön tarafa geçtik. Masadaki yerlerimize oturduğumuzda gergince iç çektim. Yapılan birkaç konuşma ve Pd'nimin ilişkiyi onaylamasının ardından bana söz hakkı verilmişti.
- Öncelikle hepimizin özel hayatının olduğunu belirtmek istiyorum. Belki böyle şeyler duymak görmek istemeyen Armylerimiz olabilir. Ancak beni gerçekten her türlü destekleyen, yaptığım her şeye destek çıkan, sizin onu linçlemenize karşı bile 'seni çok seviyorlar o yüzden normal' diyen biri var hayatımda. Her şeyden önce beni gerçek anlamda fazlasıyla korumaya çalışıyor. Tanıdığınızda çok seveceğiniz birisi. Kafa dengi bir insan. Lütfen. Armyden tek istediğim onu üzmeyin. Lütfen bize ve ilişkimize saygı duyun. O mutlu olmayı hak ediyor.
- Gruba karşı stan fanlık yapıp, birimizden bile nefret etmeyin. Biz yedi kişiyiz. Birimizi bile sevmeyecekseniz, hiçbirimizi sevmeyr hakkınız yok. Biz bir bütünüz. Birimizin özel hayatındaki birini sevmeyecek ve karşı çıkacaksanız, bizide sevmeyin. Teşekkürler.
Taehyung hyungun konuşmasıyla tebessüm etmiştim. Başka bir grupta olsam ve bu durumun içinde olsam ne tepki alırdım bilmiyorum. Ama iyi ki Bangtan...
- Biz teşekkür ederiz.
Basın toplantısının bitmesiyle, koşarak arka tarafa geçtim. Hızlı bir şekilde üzerimi değişip, üyelerle vedalaşarak arabaya bindim. Son gaz eve sürerken içimdeki korkuya engel olamıyordum.
Ya giderse? Ya linçlere ve diğer şeylere katlanamazsa? Beni bırakırsa...
Dolan gözlerimi bir iki kez kırpıştırdım. Eve geldiğimde arabayı hızlı bir şekilde park edip, indim. Korumalar bana selam verirken koşarak eve gidip, zile basmaya başladım. Ard arda zile basmaya devam ederken içeriden sesler gelmeye başladı.
- Uyurkende rahat yok. Ulan geliyoruz kudurma! Ne basıp basıp duruyorsun be! Jungkook?
Hızla ona sarıldığımda o da aynı şekilde karşılık vermişti.
- Ne oldu birden? İyi misin?!
- Gidersin diye korktum, bir şey olur diye.
- Aptal.
Geri çekilip, gözlerimi sildi. Kapıyı kapatıp, bana döndüğünde yine sarılmıştım.
- Koala mısın Jungkook? Az bırak, buradayız işte.
Omuz silktiğimde ofladı.
- Senin işin yok muydu? Niye bu kadar erken geldin?
- Basın toplantısındaydık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Sevmedim/Yarı Texting/
Fanfic- Yeon, sana ihtiyacım var. Yeon başını iki yana sallayıp, burukça gülümsedi. - Sevmediğin birine ihtiyacın olmaz, Jungkook. Jungkook hatırladığı yazışmayla kaskatı kesilmişti. - Şunu hatırlatıp, durma! - Gerçekler acıdır Jeon. Sevmediğin birini...