- Ağlaman hoşuma gidiyor.
Bakışlarımı, yolu izlediğim camdan çekip, ona çevirdim.
- Niye, psikopat mısın?
Gülümsedi.
- Hayır. Bebeğe benziyorsun.
Tebessüm edip, başımı koltuğa yasladım ve onu izlemeye başladım. Hafif esmer teni ve çok pürüzlü olmayan yüzü, ucu top gibi olan burnu ve büyük gözleri...
Feci tutulmuştum, lanet olası.
- Yalnız, harbi yakışıklısın.
Kaşlarını kaldırarak anlık bana bakıp, güldü. Tekrar yola döndüğünde iç çektim.
- Valla yaratılırken her şeyden bol bol katmışlar.
- Susar mısın?
- Düşünüyorum da, ben fazla yetersiz kalmıyor muyum yanında?
Fazlasıyla üşümeye başlamışken üzerimdeki yorgunluğun nedenini bilmiyordum.
- Saçmalıyorsun.
- Beni sevmen daha saçma.
Aniden frene basıp, sinirle bana döndüğünde kolumu ağzıma siper edip hapşurdum.
- Sen kafayı mı yedin?!
Başıma bir anda ağrı girdiğinde gözlerimi sıkıca yumdum.
- M..montunu verir misin?
Anlamazca bakarken elini alnıma koydu. Gözleri korku içinde büyürken montunu aramakla meşguldüm. Arka koltukta gördüğüm monta uzanacakken bileğimden sertçe tuttu.
- Yeon, ateşin var.
- Üşüyorum.
- Hastaneye gidiyoruz.
Hızla başımı iki yana salladım.
- Hayır. Tehlikeli. Ayrıca eve gitmek istiyorum.
Tereddütlü bakışlarını gördüğümde elimi koluna koymuştum.
- Eve gidelim, hastaneye gerek yok.
Yalan söylemekten nefret ediyorum...
Onun için tehlikeliydi ve ben onu tehlikeye atamazdım. Buna hakkım yoktu. Evet sağlık daha önemliydi. Ama onunda tehlikeye girmesine göz yumamazdım. Kendi ellerimle ateşe mi iteyim?
- Yeon...
- Lütfen.
Başını sallayıp, evin olduğu sokağa sürdü. Geldiğimizde arabayı park edip, hızla arabadan indi. Beni kucağına aldığında itiraz etmemiştim, ki adım atacak halim yoktu.
Başımı omuzuna yasladığımda hızlıca eve girip, direkt olarak odaya çıktı. Ebeveyn banyosuna götürüp, yavaşça yere bıraktı bedenimi. Suyu ayarladığında yutkunup, dışarı çıkması için geri çekildim.
- Bir şey olursa hemen seslen, kapıyı kilitleme. Ben sana bir şeyler hazırlayacağım.
Başımı olumlu şekilde salladığımda banyodan çıktı. Evet, bir bu eksikti. Harika! Cidden!
JUNGKOOK'TAN
Titreyen ellerimden düşen kaşığa karşı gözlerimi sıkıca yumup, ellerimi tezgaha yasladım.
Ona en ufak bir zarar gelsin istemiyordum. Ama gel gör ki bu imkansızdı. Fazla ağlamış ve soğuk almıştı. Büyük ihtimal bu yüzden kolayca hasta olmuştu. Benim yüzümden hastaneye bile gidemiyordu. Tanrım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Sevmedim/Yarı Texting/
Fanfiction- Yeon, sana ihtiyacım var. Yeon başını iki yana sallayıp, burukça gülümsedi. - Sevmediğin birine ihtiyacın olmaz, Jungkook. Jungkook hatırladığı yazışmayla kaskatı kesilmişti. - Şunu hatırlatıp, durma! - Gerçekler acıdır Jeon. Sevmediğin birini...