Yorgunluktan Öldüğüm Gün

148 1 3
                                    

Nefes nefese onlara yetiştim. Ama denize girmek için kendimi çok yorgun hissediyordum. Kızlara:
- Ya ben size yetişicem diye koşmaktan, denize girmeye halim kalmadı.
- Oraya gidince şezlonglardan birinde dinlenirsin olur mu?
- Güzel fikir.
Plaja kadar sürekli ünlüler hakkında konuşarak yürüdük. Plaja vardığımda, yıllardır geldiğim bu yerin ilk defa bu kadar kalabalık olduğunu gördüm. Zaten kızlarla aynı anda "NE !!??!!" diye kaldık. Ki hepsinden daha kötüsü benim dinlenmem için 1 tanecik mini minnacık bir şezlong bile yoktu. Ben havlumu yere serip tam sıcacık kumun üzerinde uzanacakken Damla beni " Hadi gel ne oluğuna bakalım" diye çekiştirdi. Tabi ki bu durumdan hiiiiiç hoşnut değildim.
- Ama Damla dinlenecektim.
- Mızmızlanma küçük hanım. Gidiyoruz.
Topluca ( benim değimimle sürü halinde ) ne olduğunu aramaya koyulduk. Denizin en kenarına geldiğimizde Kocaman cankurtaran iskemlesinde oturan bir yüzme antrönörü gördüm. Kızlar onun etrafındaki diğer antronörlere sorunca bu kalabalığın bir yüzme yarışından dolayı olduğunu öğrendik. Hem de halka açık.
Normalde olsa bir dakika bile beklemem direk yarışa katılırdım ama acayip derecede yorgundum. İşte ben bu düşüncelerleyken Damla beni dalgınlığımdan kurtardı:
- Nehir!! Huhu. Dalmış gidiyorsun. Yüzme yarışmasıymış halka açık. Sen de katılsana. Sen çok güzel...
- Damla gene motor taktın gidiyorsun azıcık yavaş konuş. Duydum ne olduğunu ama çok yorgunum katılamam.
- Ya bir şey olmaz. Ben bu fırsatı kaçırma derim. Hem çabuk karar ver 20 dakikaya başlıyor. Isınman filan gerek.
İşte o an büyük bir ikileme düştüm. Katılsamıydım, yoksa oturup güneşin alnında kavrulsamıydım.
- Tamam katılacağım. Şanslı günümdeyim bugün bikinimi değil mayomu giymişim.
- Tamam o zaman ben kızlara haber veriyim. Sen de ısınmaya başla.
Nehir yanımdan gitti ve ben de adımı kaydettirmeye gittim. Sonra geri dönüp ısınmaya başlayacakken o baskın yorgunluk hissi geri geldi. Bu güçlüklere rağmen 15 dakika sonra suya yavaş yavaş girmeye başladım.
Düdük çaldığında bir yüzüşüm vardı... Ve o yorgunlağa rağmen 4. oldum.
Sudan çıktığı da Nehir'in üzerinde kıyafetler bana doğru koşuyordu. Bense ona doğru karınca adımlarıyla ilerliyordum. Gören bu ne burnu havada diyebilirdi.
- Damla! Kazandın ilk 5' e girdin
- Eve.. Ama.. Yorgun..luktan... Ölü... Cem
- Dayan az kaldı. Ödülü nerde vereceklerini öğrenelim ve verecekler mi onu öğrenelim sonra gidip biraz dinleniriz.
Bunlar Nehir'in söylemesini beklediklerimdi. Ama bunları söylemeyip şunları söyledi.
- Damla bu gençlik yıllarını dinlerek mi geçireceksin. Olmaz. Kızlarla konuştuk biraz yüzecez sonra sahilin diğer ucundaki favori kafemize gidip orada bir tost yiyeceğiz akşama doğru da annem markete uğramamızı istedi o yüzden kızlardan ayrılıp markete gideceğiz ve ondan sonra sahil yolundan eve geri döneceğiz.
- Peki ama niye bunlar planlı ve niye kestirmeden değil de sahil yolundan gidiyoruz. Üstüne burda da bir sürü kafe var.
.............. ...... ...... ............... ...
Gün hakkında en son bu mızmızlanmalarımı hatırlıyorum. Ondan çoook uzun süre sonra annemden eve geç kaldığım ve öğlen tost yediğim için azarlandığımı hatırlıyorum. Annemin dışardaki kaşarlara güvenmeme gibi bir takıntısı var da. Her neyse şu an sıcacık yatağımda... Zzzzzzzzzzzz

Hayat Niye Böyle!!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin