Gaia ve Lena ise Skanner Uçurumuna gitmeden önce Kral Darius'un da desteğini alabilmek adına onunla görüşmek için tehlikeli bir yolculuğa çıkmıştılar. Yolculuklarında büyük bir ilerleme kaydederek Ernald Düklüğüne doğru yaklaşmıştılar.
"Dikkatli ol, Gaia. Ernald Dükü bölgesini çok sıkı bir şekilde korumaktadır."
Yolculuğunun başından beri yüreği ağzında hareket eden Gaia, tehlikenin farkındaydı çünkü uzun zaman önce Zalim Kral Darius, Gaia'nın başına büyük bir ganimet koymuştu. Bu yüzden birçok ganimet avcısı ve Kaharan muhafızı, Sinsi Bıçağın peşindeydi.
Tehlikeli bir uçurumun kıyısında ki keskin uçlara sahip kayalıkların arasından ilerleyerek yolculuklarına devam ediyorlardı. Gaia'nın kimliğini ve silahlarını gizleyebilmek için her zaman üzerinde giyili olan siyah pelerini kayalıklardan birine takılınca ayağı kaydı ve uçurumda sallanmaya başladı.
"Aaaah Lena, Lena yardım et."
Gaia'nın çığlığı üzerine arkasını dönen Lena ve koruyucular, pelerinin takıldığı kayadan kopmak üzere olduğunu görünce büyük bir telaşa kapılarak hemen Gaia'yı kurtarmak için ileri atıldılar.
"Sakın kıpırdama Gaia, her an pelerinin yırtılabilir. Yavaşça elimi tut seni yukarı çekeceğim."
Lena, Gaia'yı yukarı çekmek için eğilmişken birden bire üzerlerine oklar yağmaya başladı. Neye uğradıklarını şaşıran Lena ve koruyucular kayalıkları kendilerine siper alarak oklardan korunmaya çalışsalar da koruyuculardan biri gögüsündeki okla birlikte kanlar içersinde yerde yatıyordu.
"Askerler, hemen yakalayın şu davetsiz misafirleri."
Bu sesin kaynağı, Ernald Düklüğüne bağlı olan Kaharan muhafızlarıydı.
Bir anlığına muhafızlara karşı siperini indiren Lena, dostu Gaia'ya doğru döndüğünde büyük bir dehşete kapıldı. Gaia'dan geriye kalan tek şey kayalığın üzerindeki pelerin parçasıydı. Koruyucular, kılıçlarını çekerek muhafızlara karşı koymaya çalışsalar da Lena yaşadığı şokun etkisiyle hiçbir tepki vermeden öylece duruyordu. Koruyucuları kolaylıkla yere seren Kaharan muhafızları Lena ve hâlâ hayatta kalmayı başaran koruyucuları tutuklayarak Ernald Düklüğüne götürdüler.
Senatörlerin tehditine karşı Zarnal'dan gönderilen General Swain, Naekna Kontluğuna ulaşmayı başarmıştı. General Swain, Kont Berserker'in huzuruna çıkmak için kalenin avlusunda beklerken Dük Alfred ile karşılaşmıştı. Dük Alfred, generali burada gördüğüne epey şaşırmıştı.
"General Swain, sizi burada görmenin bana vermiş olduğu şaşkınlığı dile getirmeden duramayacağım."
General iri yarı vücudunu Dük Alfred'e doğru döndürdükten sonra ela gözleriyle sinirli bir şekilde Alfred'in gözlerinin içine baktı.
"Buraya Zarnal Kralı Kral Lucian adına geldim, ekselansları. Bazı hainler yüzünden elimize geç geçen bir istihbarat için buradayım."
Dük Alfred, generalin ses tonu ve ithamlarından dolayı kralın her şeyden haberdar olduğunu anlamıştı.
"Ne güzel. Sizi ve kralımızı da bu savaşta yanımızda görmek bize güç katacaktır general.''
Dük Alfred'in sözleri biterken Kont Berserker'in göndermiş olduğu muhafız, generale içeri girmesi için işaret etti. Dük Alfred'de yerinde durmayarak general ile birlikte kalenin içine girdi. Naekna Kalesinin içi de gerçekten bölgenin fakir görünüme uygun bir şekilde dizayn edilmişti. Duvarlar bir kum tanesini andıran renkleriyle birlikte insanı boğan bir yapı gibi duruyorlardı. Kont Berserker'in odasındakiler dahil tüm eşyalar ahşaptan yapılma eski eşyalardı. Bu kalenin tek ve en ihtişamlı yeri ise toplantı salonuydu. Toplantı salonundaki eşyaların hepsi çelik ya da gümüşten yapılma eşyalardı. Duvarlar ise Legoryan'ın en ünlü sanatçılarının çizmiş olduğu tablolar ile süslenmişti. Tüm bu fakirhane görünümüne rağmen pek çok hizmetçi ve muhafızın çalıştığı Naekna Kalesi, bugünlerde Legoryan Diyarı'nın dört bir yanından gelen en önemli isimlere ev sahipliği yapıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEGORYAN EFSANESİ- RUH TOHUMU [TAMAMLANDI]
FantasiaLegoryan Diyarındaki usta bir suikastçinin hikayesini dinlemeye hazır mısınız? Gaia, "Namı Değer Sinsi Bıçak" hayatını Legoryan Diyarı'ndaki kötülüğü durdurarak adaleti sağlamaya adamıştı. Gaia, çıkacağı bu zorlu süreçte pek çok gizemi keşfetmesinin...