Naekna büyük bir savaşın eşiğindeyken Lena'yı ve koruyucuları yakalayan muhafızlar, onları Ernald Dükü olan Earnest'in huzuruna götürmek için yola koyulmuştular.
Lena, dükün huzuruna çıktığı zaman karşısındaki esmer adamın sivri burnu ve kirli, kara sakallarla çevrelenmiş, kusurlu yüzüne gözlerini değdirdi. Adamın üzerinde giyili olan, boynuzlu başlığı ve dikenli zırhı karşısında içinde büyük bir korku duygusu nüksetti.
Kaharan muhafızları, Dük Earnest'in karşısında saygıyla öne eğildikten sonra tutsakların baldırlarına tekme atarak dükleri karşısında diz çöktürdüler.
''Dük hazretleri, topraklarınızda kaçak bir şekilde gezinen bir ekip yakaladık.''
Ernald Dükü Earnest, topraklarına kaçak bir şekilde giren bu grubun liderinin kim olduğunu anlamak için onların gözlerinin içine baksa da akılsız birisi olduğu için bunu anlayamamıştı.
''Siz kaçakların lideri kim?''
Lena, Dük Earnest'in sorusunu cevaplamak için tam harekete geçecekken arkasında bulunan koruyucu ayağa kalkarak 'Benim' dedi.
Dük Earnest, büyük bir öfkeyle adamın yanına gelip onu boğazından kavrayarak havaya kaldırdı.
''Şimdi söyle bana, ahmak. Topraklarıma izinsiz girebilecek cesarete sahip olmana ney sebep oldu?''
Nefessiz kalan koruyucu, dükün elinden kurtulup nefes alabilmek için can havliyle lordun kolunu yumrukluyordu. Nefes alabilmenin derdine düşen koruyucu, Earnest'in dikenli bir zırh giydiğini unutmuş olacak ki attığı yumruklar karşısında elini delik deşik ettiğinin farkında değildi.
Koruyucunun moraran boğazı ve kanlar içersinde kalan eli karşısında sessiz kalamayan Lena, ayağa kalkarak valiye seslendi.
''Yeter, bırak o adamı. Aradığın kişi benim.''
Lena'nın sözlerini duyan Ernald Dükü, koruyucuyu yere indirdikten sonra dikenli eldiveniyle koruyucunun yüzüne yumruk atarak onu kanlar içersinde yere serdi ve ölmesine sebep oldu.
''Bu akılsızdan lider olmayacağı, belliydi zaten.''
Sözlerinden sonra Lena'nın karşısına geçen Dük Earnest, karşısındaki genç kızın az önce öldürmüş olduğu adam gibi kabiliyetsiz olmadığını pelerininde bulunan güneş sembolünden anlamıştı.
''Demek buraya Nehantis'den geldiniz.''
Lena, pervasızca adamın karşısına dikilerek gururla pelerinini önüne çekip sembölü gösterdi.
''Evet, buraya Nehantisten geliyorum. Hem de Nehantis Sarayından.''
Dük Earnest, karşısındaki kişinin pervasız ve kendine güvenilir tavrı karşısında onun büyük bir değere sahip olan bir asilzade olabileceğinden şüphelenmeye başlamıştı. Lena'nın üzerinde giyili olan gümüşten zırhı da onun önemli mertebelerde olan birisi olduğunu belli ediyordu.
''Topraklarıma izin bir şekilde girmene sebep olan şey nedir, Nehantisli.''
Lena, bu soruya karşı hazırlıksız yakalandığı için ne diyebileceğini bilmiyordu. Lena'nın sessizliğe bürünmesi; lordu şüphelendirmeye başlıyordu.
''Sana bir soru sordum, Nehantisli. İstersen adamlarım seni ve adamlarını zindana götürerek cevabı hatırlamana yardımcı olsunlar.''
Lena'nın yaşadığı korku adeta beynini durdurmuş olacak ki dükün sorusu karşısında verebilecek bir cevap düşünemiyordu. Bu sessizliğin artık son bulması gerektiğini düşünen ve ekibin hayatta kalmayı başaran son koruyucusu, ayağa kalkarak söz aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEGORYAN EFSANESİ- RUH TOHUMU [TAMAMLANDI]
FantasiLegoryan Diyarındaki usta bir suikastçinin hikayesini dinlemeye hazır mısınız? Gaia, "Namı Değer Sinsi Bıçak" hayatını Legoryan Diyarı'ndaki kötülüğü durdurarak adaleti sağlamaya adamıştı. Gaia, çıkacağı bu zorlu süreçte pek çok gizemi keşfetmesinin...