48. Bitti.

3.9K 388 84
                                    

Büyük bir huzur ve sakinlik ile gözlerimi aralarken derin derin nefes alarak içime bu huzuru çekmek istedim.

Sanki tatlı bir beyazlık, beni içine alıyor gibiydi ve hayır diyemiyordum. Küçük, bana benzeyen tatlı bir omega elimi tutup bir yere götürmeye çalışıyordu. Asla hayır diyemezdim. 

"Gidelim baba! Çok kızacaklar bize!" 

Baba deyişi kalbimi titretirken, bu minik omeganın benim biricik bebeğim olduğu gerçeği gözlerimin dolmasına neden olmuştu. Sürüklediği yere büyülenmiş gibi ilerledim.

 Bu gittiğimiz yollar bana yabancı gelmiyordu. Bu ağaçlı yolun sonu Thoras'taki ibadethanede bitiyordu. Elimi bırakıp ibadethaneye koşmaya başladığında onu kaybetme düşüncesi kaşlarımın çatılmasına neden olmuştu. Lakin koştuğu yerde o siyah saçları görünce kalbimin tekrar huzurla dolduğunu hissettim. Ayriyeten güven duygusuyla sarılmıştım. Minik omegam ona koşarken de baba diyerek dikkatini çekerken gülümsedim.

 Gerisini ise görememiştim. Bir an karanlık olmuş, bütün her şey silinmişti. Kaşlarımı çatıp neden olduğunu anlamaya çalışırken gözlerimi araladım. 

Daha önce gördüğümü hatırlamadığım bir cama bakmaya başladım. Kaşlarım tahtadan yapılmış duvarlarla beraber daha da çatılırken kafamın altındaki bir bedeni, yavaşça inip kalktığını hissettim. 

Kafamı kaldırıp o içimi titreten sima ile burun buruna olduğumu gördüğümde nefesim kesilmişti. Heyecanla elimi mührüme koyup gerçekten yaşıyor muyum diye kontrol ettim. Onunla bu kadar yakındayken huzurla doluyordum ve bu çok doğru hissettiriyordu. Olmuştu. Biz kazanmıştık ve o korkunç günler, geceler bitmişti. 

Gözlerim heyecanla parıldarken ellerimi onun yüzünde dolaştırdım uzunca bir süre. Ne kadar süredir burada yatıyordum bilmiyordum ama üstümüzdeki giysiler değişmiş görünüyordu. Onun sade siyah bir üstü vardı ve sıcak tutuyordu. Her yer kapalıydı. Işık sadece camı kapatan kapakların arasından giriyordu. Gözüm karanlığa alıştığından dolayı onun yüzünü seçebiliyordum. Elinin biri belimi sarmış, diğeri yatağın diğer kenarında rastgele duruyordu. 

Karnım guruldadığında hafifçe doğruldum ve sessizce dikeldim.

Ayağa yavaşça kalkıp tahtaya bastım ve arkamdaki kapıya döndüm. Sessizce açıp sobanın olduğu odaya girdiğimde sobanın yakılmış olduğunu anlamıştım. Yatak odası ılıktı ama burası daha sıcaktı. Yan taraflarda birer oda daha olduğunu gördüm. Sol tarafımdaki kapıya ilerlediğimde gözüme pişmiş geyik eti çarpmıştı. Mutfaktı. Bir duvarı baştan aşağı mutfak eşyaları koyacak yer ile kaplıydı ve diğer tarafında ise duvara yapışık bir tahta masa vardı. Üstünde ise geyik eti ve toplanmış sebze meyveler seriliydi.

Diğer küçük odanın tuvalet olduğunu tahmin edip girdim. Burası mutfaktan biraz daha büyükçeydi. Tuvaletin arkasında duvar vardı. Duvarın arkasında ise küçük bir yer vardı ve bir oturak, büyük bir kova vardı. İşimi halledip elime su döktükten sonra mutfağa girdim. Enerjim geçirdiğim günlerin toplamından daha fazlaydı.

Bakır bir su koyup içerken yatak odasının kapısının hızla açılıp tahta duvara çarpma sesini duymuş, elimdeki bardağı bırakıp koşarak etrafa bakınan alfama arkasından sarılmıştım.

 Aylardır sarılamıyordum ve bunun özlemi ile sımsıkı sarmış, arkasına dönmesine izin bile vermemiştim. 

"Yaşıyorsun."

İLİACA (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin