11

157 12 8
                                    

Medyaya şarkı koymadım. Hafif, huzurlu ve güzel, aşk gibi hissettiren bir şarkı dinlerken okuyabilirsiniz(❁ᴗ͈ˬᴗ͈)◞

Kumralın adımları yavaş ve temkinliydi. Sahile gidiyordu. Başlangıcımız demişti sarı oğlan. Neye başlamışlardı ki? Arın ilk defa hatırlamıyordu. Bir şeyler yaşanmıştı emindi, lakin o yaşananın ne olduğu hakkında bir fikri yoktu. Saatler 01.00’i gösterdiğinde sonunda varmıştı başlangıcına. Fazlasıyla gergin hissediyordu. Kulağında çalan melodiler ilk defa onu rahatlatmıyordu. Bu hissettiği şey her neyse, Arın bunu hiç sevmemişti. Taşlı yola bakmayı kesip kafasını kaldırdığında siyahlara bürünmüş denizi ve denizin önünde oturan sarışını görmüştü. Sanki gördüğü şey ünlü bir ressamın elinden çıkmış bir tablo gibiydi. Elbette ki sarışın çocuk da o tabloya dahildi. Arın düşündükleri ile küçük bir dejavu yaşamıştı. Kafasını hızlıca iki yana sallayarak büyük ihtimalle frontal lobunda oluşan düşüncelerden kurtulmaya çalıştı. Pek başarılı olamamıştı tabi ki. Zira küçük bir fiziksel hareketle duygulardan kurtulabiliyor olunsaydı; İsfahan Şahı'nın oğlu Kerem, Ermeni  kesişinin kızı Aslı’ya kaptırdığı gönlünü ondan kurtarabilirdi. Çünkü o zamanlar olan din ayrılığından dolayı kavuşmaları imkansızdı. Yine eğer ki mümkün olsaydı, Kerem yanarak can vermekten kurtulurdu. Peki farz edelim öyle oldu, o zaman dilden dile, nesilden nesile aktarılan bir efsane olabilirler miydi?

Sakin ve yavaş adımlarla sarı bedene yaklaşırken hırkasının kollarını çekiştiriyordu.

Biraz soğuk mu olmuştu?

Yine olmuştu. Dejavu hissi zihnini sararken usulca titredi. Erkin’e yaklaşırken kalbi ona ihanet ederek yerinden çıkarcasına atmaya başlamıştı. Hayır, cidden anlamıyordu.
Kalbi mi bozulmuştu?
Neden bu çocuğu her gördüğünde deliriyordu?
Arın, sarışının yanına oturduğunda, Erkin kısa bir süre çocuğu süzmüş sonra da konuşmaya başlamıştı.

“Yine ince giyinmişsin.”

‘Yine’ sözcüğü kumralın kafasında yankılanıyordu. Bir şey söylemezken kalbini sakinleştirmeye çalışıyordu, gizliden nefes alıp vererek.

“Telefonunu verir misin?”

Erkin sakince fısıldamıştı. Arın ne olduğunu anlamasa da telefonunu bırakmıştı büyük ellere. Sarışın tebessüm ettiğinde, yanındakinin hala insanlara nasıl bu kadar hızlı güvendiğini anlayamıyordu. Telefonun açık kalan kilidini fark ettikten sonra parmakları müzik kitaplığını buldu. Sanki kendi telefonuymuş gibi istediği şarkıyı hemen bulmuş ve üstüne tıklamıştı. İki gencin de kulağında aynı melodiler başlamıştı. Smyang Piano –  Still With You. Kumral merakla Erkin’i izliyordu.

“Kulaklığının teki. Bende. Sormadan söyleyeyim ben almadım bu kulaklığı. Sen verdin.”

Erkin konuşurken, dudaklarından çıkan her kelime sonrasında karşısındaki harelerin gittikçe açıldığını gözlemliyordu. Kumralın vereceği tepkiyi beklerken, zaten çoktan hafızasına kazıdığı çehreyi belki kaçırdığım bir yer vardır diye tekrardan izliyordu dikkatlice. Arın hissettiği yoğun bakışlar ve duyduğu sözler karşısında ne yapacağını şaşırmıştı. Sesindeki şaşkınlık tınısını gizlemeye gerek duymadan dudaklarını aralamıştı.

“Nasıl? Nasıl ben verdim? Ben kimseye bu kulaklığımı vermem ki.”

Erkin yine bir tebessüm bahşetmişti kumral oğlana. Elini kulağına daha doğrusu kulağındaki kulaklığa getirdi ve avucunun içine aldı. Erkin kulaklığı çıkardığından şarkı otomatik olarak çalmayı durdurmuştu. Arın’a göstermeye çalışıyordu kulaklığın onda olduğunu. Kumral oğlan, beynini kesip atmak istiyordu. Neden hatırlamıyordu? Genelde evde duran bu kulaklığını kimseyle paylaşmazdı ki. Ne olmuştu, ne yaşanmıştı? Yoksa karşısındaki çocuk ile tek gecelik bir ilişki mi yaşamışlardı? Yok artık. Eğer öyle bir şey yaşanmış olsaydı en azından poposu acımaz mıydı? Bir dakika neden kendisi altta olmuştu şimdi? Karşısındaki bedeni ve kendisini çıplak hayal etmişti. Korkuyla ve utançla öksürük krizine girdiğinde, karanlıkta olsa teninin kızardığı ortadaydı. Sarışın öksüren çocuğun sırtını patpatlarken olayı anlamamıştı. Neden kızarmıştı şimdi bu oğlan? Arın’ın tepkilerinin ve düşüncelerinin hızına yetişemiyordu. Arın sonunda sakinleştiğinde, Erkin hala elma olan yanaklara bakıp gülümsedi ve sözlerini sıralamaya başladı.

SHAM (gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin