Tsukishima Kei, başını kitabından kaldırdığında güneş ışıklarını cama vurmaya başlamıştı.Geç yatıp erken kalkmak çok uzun bir süredir alışkanlık haline gelmişti, gün içerisinde en fazla altı saat uyuyordu ve kalan zamanını kitap okuyarak geçiriyordu.
Her zaman yaptığı gibi kitabı heyecanlı bir kısımda okumayı bıraktı ve kaldığı sayfayı işaretledi.
Yatağında dirsekleri üzerinde doğruldu ve elindeki kitabı masasının üstüne bıraktı.Haftasonu gelip çatmıştı her ne kadar istemese de, Hinata ve Yamaguchi ise bu süre zarfında her gün kendisine gezilerine katılması için baskı uygulamıştı tabi.
Derin bir nefes verdi ve pencereye adımlayıp başını sıkıntıyla cama yasladı.Aslında canı sadece evinde sakince oturup çoğu zaman yaptığı gibi dünya ile olan bağını tamamen kesmek istiyordu.Gözlerini karla kaplı yollara ve bahçelere çevirdi.Kışın son ayları olmasına rağmen hava soğuktu ama manzara hiç de fena sayılmazdı.
Güneş tam olarak yüzüne çarpınca gözleri acıdı ve pencerenin önünden çekildi,odasını genelde karanlık tutmayı seviyordu.Amaçsızca adımladı odanın içinde,daireler çizip duruyordu etrafında.Abisi ne zaman onu böyle görse "Beyninin içindeki çarkların döndüğünü görebiliyorum",derdi.
Son zamanlarda çok düşünüyordu ve başı sık sık ağrımaya başlamıştı.Odada volta atmayı bırakıp arkasını döndü.Bir şeyler o kadar yanlış gidiyordu ki kafasının içinde, artık kendisi bile engel olamıyordu düşünmeye.Göğsündeki sıkışma hiçbir zaman dinmiyordu, ağır geliyordu artık.Birkaç gündür askılıkta duran atkıya doğru adımladı.Odasına ait olmadığını renginden belli ediyordu.Uzandı ve nazikçe aldı atkıyı, avcunun içinde çevirip durdu bir süre.
«Nasıl bir vicdan kasma sistemin var da ben bile sana hayır diyemiyorum?»
________________
{Tsukishima'dan}
«Yorgun görünüyorsun Tsukki?»
En sonunda irademe yenik düşüp dışarı adımımı attığım ilk saniye pişman olmuştum ve geri dönmeyi düşünmüştüm fakat Yamaguchi kapımın önünde beklediği için beni görmüştü.
Yüzünde her zamanki gibi büyük bir tebessüm vardı ve belli ki geldiğim için heyecanlanmıştı.«Günaydın Yamaguchi.»dedim yürüyerek yanından geçerken.
«Tsukki, dedim ki yorgun görünüyorsun. Bir şey mi var?»
«Sus lütfen Yamaguchi.»
Yaklaşık on beş dakika boyunca yürüdükten sonra otobüs durağına vardık.Yamaguchi bir yandan telefonuna bakıyor bir yandan da yeni keşfettiği müzik grupları hakkında bir şeyler söylüyordu.Ellerimi ceplerime koyup ısınmalarını bekledim.Sabahın erken saatleri olduğu için yollar ve sokaklar bomboştu.
«Şu parçayı dinlemen lazım Tsukki, en iyisi bu bence.»dedi telefonu uzatarak.
Tek kulağımda takılı olan kulaklığı çıkartıp cebime koydum.«Evet, biliyorum.Bu adamın solo parçaları da gayet iyi.»dedim nefesimi vererek.Havada oluşan buhar gözlüklerimi buğulandırıyordu ve bu görüşümü kısıtlıyordu.
Gözlüklerimi çıkartıp normale dönmelerini bekledim.
Yolun karşı tarafından gürültülü bir ses duyuldu.Sesler yakınlaşmaya başlayınca ne olduğunu anlayıp göz devirdim.«Sonunda geldiler, baş belaları.»
Yamaguchi gülümsedi ve telefonunu cebine koydu.
«Kaba olma Tsukki.»Hinata ve Kageyama yüzleri soğuktan kıpkırmızı olmuş bir şekilde koşarak bulunduğumuz tarafa doğru geliyordu.Her zamanki gibi "Kim önce varırsa kazanır" yarışıydı bu büyük ihtimalle.İkisi de aynı anda durdu ve birbirine bakmaya başladı.Hinata ellerini dizlerine dayayıp soluklandı.Kageyama ise boynundaki atkıyı tek eliyle çekiştirip duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Living Life, In The Night •Tsukihina
Fanfiction«Bazen sadece daha anlayışlı ve iyi bir insan olmaya çalışsan nasıl olurdu diye düşünüyorum. Sadece çaba sarf etmen yeterli olurdu.İyi arkadaş olabilirdik.» «Saat gecenin dördü? Defol git başımdan Hinata.»