Soğuk havayı ağzından soludu, bütün gece uyanık kaldığı için uykusu vardı ve buz gibi hava biraz olsun iyi gelmişti ona.Okul dersleri yeni bitmiş, her hafta içi olduğu gibi bugün de antrenman için voleybol sahasına gidiyordu.
Her yer karla kaplanmıştı ve gökyüzü gri bir denizden farksızdı.Keskin soğuk burnunu ve yanaklarını yakıyordu.
Kulübe yaklaştıkça içindeki neşe de artıyor, adımları hızlanıyordu.Voleybolu gerçekten çok seviyordu kızıl saçlı genç, kendisini hem iyi hissettiriyordu hem de çalışmasının karşılığını alabiliyordu.Hayatının o kadar önemli bir kısmı olmuştu ki artık voleybol olmadan bir gün dahi geçirmenin düşüncesine bile tahammül edemiyordu.Derslerle arası hiçbir zaman iyi olmamıştı, sadece sınavlar yaklaşınca çalışıyordu ve bundan çok şikayetçi değildi.
Düşük not aldığı zaman hoşuna gitmiyordu ama çalışmadığı için şaşırtıcı bir durum da değildi.Üşüyen ellerini montunun cebine soktu.
Dersleri ve ev ödevlerini hakkında düşünmeyi bıraktı.Son birkaç adımını koşarak alıp, kapıdan içeri resmen uçarak girdi Hinata. Burası onun dünya üzerinde en mutlu olduğu yerdi, asla sahada olmak için sabredemiyordu.Hayatının sonuna kadar yapmak istediği şeyi sorsalar, hiç düşünmeden voleybol oynamak derdi.
Montunu çıkartıp askılığa astıktan sonra diğer oyunculara selam vermeye gitti.Ağzı kulaklarındaydı (Bu çoğu zaman böyleydi.)İlk olarak üst sınıflarından olan Sugawara ve Daichi ile selamlaştı.Sugawara pasördü ama maçlarda arada sırada sahaya çıkardı. Yine de Hinata takımda en çok Sugawara'ya hayranlık duyardı.Daichi takımın kaptanıydı ve bazen korkunç olabiliyordu.Diğer bir üçüncü sınıf oyuncusu olan Asahi ise Hinata'nın hayalini kurduğu ace rolündeydi.Üçü de takımı o kadar iyi idare ediyordu ki Hinata onlar gidince ne yapacaklarını düşünmeden edemiyordu.
Takımın diğer üyeleri olan Tanaka ve Noya, ikinci sınıflardı.
Enerjileri asla tükenmek bilmezdi ve takımın neşe kaynağıydılar. Hinata onların yanında kendini daha rahat hissediyordu.Herkesle teker teker selamlaştı her gün olduğu gibi. En yakın arkadaşı Kageyama bir köşede tırnaklarına bakıyordu.
Kageyama ve Hinata sürekli kavga ederlerdi ama ikisi de kavga etmekten ve yarışmaktan hoşlanırdı.
Belki de onları birlikte tutan bu rekabet duygusuydu.Zıplayarak Kageyama'nın yanına gitti ve kolundan çekiştirdi.
«Oii, Kageyama!Gelsene biraz atış çalışması yapalım!»
«Biraz bekle Boke, görmüyor musun işim var.»
«Acele et hadiii!Neredeyse on dakikadır oturuyorsun.»
-İkilinin konuşmaya başlamasından birkaç saniye sonra Hinata, Kageyama tarafından kafasına yediği bir darbe ile nakavt oldu.-
Dizliklerini takarken açılan kapıdan içeri giren ikiliye göz attı.
En son kulübe Yamaguchi ve Tsukishima gelirdi, onlar geldikten sonra da antrenman başlardı.Üzerindeki hırkayı çıkartıp bençe koyduktan sonra kapıdan içeri yeni girmiş olan Yamaguchi'nin üstüne atladı gülerek.
Yamaguchi ve Hinata kısa sürede yakın arkadaş olmuşlardı. Hinata Yamaguchi'yi çok severdi, nazikti ve biraz çekingen olsa da zamanla çok iyi anlaşılabilecek biriydi.
Fakat Yamaguchi çocukluk arkadaşı Tsukishima ile birlikte takıldığından genelde Hinata ile görüşemiyordu. Tsukishima Hinata ve Kageyama'yı görür görmez yolunu değiştirirdi ve dolayısıyla Yamaguchi de ikisiyle zaman geçirme fırsatı bulamazdı.
Yamaguchi ve Hinata bu durumdan hoşnut olmasalar da ikisi de Tsukishima'ya değer verdiği için -Hinata bunu belli etmese de- seslerini çıkarmıyordu.Yamaguchi gülerek çantasını yere bıraktı.
«Nasılsın Hinata?»
«İyiyim Yams, her zamanki gibi.Sen nasılsın?»
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Living Life, In The Night •Tsukihina
Fanfic«Bazen sadece daha anlayışlı ve iyi bir insan olmaya çalışsan nasıl olurdu diye düşünüyorum. Sadece çaba sarf etmen yeterli olurdu.İyi arkadaş olabilirdik.» «Saat gecenin dördü? Defol git başımdan Hinata.»