Told you I'll be here forever
Said I'll always be your friend🍷
Yanıma gelen 13-14 yaşlarda gözüken çocuğa baktım."Bu sana."Elime bir not verdi ve gitti.Çocuğun arkasından çatık kaşlarla bakarken notu yatakhanede açmak için cebime koydum ve Hufflepuff binasına girmek için olan ritmi tıklatıp ortak salona girdim.
Bir Hufflepuff olmama rağmen insanlarla anlaşamıyordum.Tek arkadaşım Lily'di.
Kimseye görünmeden hızla yatakhaneme çıktım ve dersimin kitaplarını aldıktan sonra cebimden notu çıkardım.
Anna lütfen yemekten sonra ihtiyaç odasına gel.Seni orada bekleyeceğim.
~J.P.Adının baş harflerini yazmasına bile gerek yoktu.İlk kelimesinden onun olduğunu anlamıştım.
Yaklaşık 2 aydır görüşmüyorduk.Lily'le sevgili olduktan sonra benimle işi kalmamış gibiydi.Ama ben yine de gidecektim oraya.
Saatlerin hızla akmasını istedim.Dersler bittikten sonra aklımda ödevler bile yoktu.Yarın profesörler ödevi sorunca ne yapacaktım bilmiyorum ama aklımda tek sen vardın.
Yemek saati gelince hızlıca yemeğimi yemeye başladım ve Gryffindor masasına bir bakış attım.Çapulcular'ın yanında değildin.Beni beklediğini anlayınca yemekte umrumda değildi.Yarıda bırakıp kalktım.
Sonunda ihtiyaç odasının önüne vardığımda üç kere dolaştım önünde.
James'i görmeye ihtiyacım var.
Kapı açılırken gerçekten seni görmeye ihtiyacım olduğunu anladım James.Kapıyı yavaşça açtım ve yerdeki minderde gözleri kızarık bir şekilde oturan seni gördüm.
Yanına gitmeden önce seslendim."Hey."Beni gördüğünde hızla ayağa kalktın ve yanıma geldin.
Öyle bir sarıldın ki bana.Sanki bir daha bırakmak istemezmiş gibi.Başını boynuma gömdün.Biliyor musun hayatım boyunca kimse bana böyle sarılmamıştı.
Bende sıkıca beline doladım kollarımı.Dakikalarca sarıldık.Hiç konuşmadım.Hazır olunca anlatacağını biliyordum.Gözyaşların boynuma akıyordu.Ölmeyi diledim o an.Senin üzülmene katlanamıyordum.Biraz daha öyle kalsaydık sana seni sevdiğimi söyleyecektim ama hemen vazgeçtim.Seni daha da üzmek istemiyordum.
"Lily'le kavga ettik."diye fısıldadın.O an kalbim hiç olmadığı kadar kırıldı James.Sen bana gelmemiştin.Birinin seni avutmasına ihtiyacın vardı.Bu çok acıttı.Yine de bir şey demedim.
Yanda beliren yatağa götürdüm seni.Sırtımı başlığa yasladım ve dizlerime hafifçe vurdum.Gözyaşlarını silerek bana baktın.Hafifçe gülümsedim sana.Gözlüklerini çıkardın ve dizlerime yattın.Dizlerim yandı.Saçlarını okşamak istedim.Yapamadım.Bu anı mahvetmek istemedim.
Ama sen ellerimi alıp saçlarına koydun.O an kalbim bir daha kırıldı.Ellerimi Lily'nin elleri olarak düşünecektin.Yine de durmadım ve nazikçe saçlarını okşadım.Ellerim yandı.
Saatlerce ağladın,onu anlattın.Kalbim yandı.
Sen aşık olduğun kadını anlattın ve ben aşık olduğum adamın başka birini sevmesini dinledim.
"Dayanamıyorum Lilianna.Kalbim acıyor."Bende demek istedim.Benimde acıyor.
Yine de sustum.Saçlarını okşamaya devam ettim.Aşık olduğun adam dizlerimde başkası için ağlıyordu.Ne diyebilirdim ki?
Herkesin acısı kendisine göre en büyüktür James,bu yüzden seni yargılamadım.
Sonra uyuya kaldın James.Yorgun bir şekilde örttün kızarık gözlerini.
Ve ben,tüm gece boyunca sen uyanma diye tırnaklarımı etime geçirip avazım çıktığı kadar susarak ağladım.
Sözümü tutamadım.
🍷
Biraz geçmişe dönelim..
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfenn.
Sizleri seviyorum.Sihirle kalın/*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my diary | james potter
Teen Fiction🍷 Now I wish we'd never met 'Cause you're too hard to forget While I'm cleaning your mess I know he's taking off your dress And I know that you don't But if I ask you if you love me I hope you lie to me 🍷 Henüz 17 yaşındayım, James. 17 yaşındayım...