Git diyorsun da
Olmuyor git demekle,
Her şeye rağmen gidemiyor insan.
Ben de sana sev diyorum mesela
Sevebiliyor musun?
~ Cemal SüreyaGenç adam üzerine yağan karları umursamadan elindeki papatya buketini daha da sıkı tuttu.Etraf bembeyazdı.
James'in gözleri dolu, dişleri sıkıydı."4 sene oldu."dedi mezarın yanına eğilirken."Siz buradan gideli 4 sene oldu."Titreyen dudaklarını birbirine bastırdı.
James ve Lily, Lilianna'nın ölüm haberini aldıkları anda Peter'ı tutuklamış ve bakanlığa vermişlerdi ve kendileri de saklanmışlardı.
Lilianna'yı evlerinden kovdukları günün akşamında kapıları bir daha çalmış ve karşılarına gözleri dolu ve burnu kızarmış olan Sirius çıkmıştı.
Sirius, yüzündeki acıyı saklamayarak James'in yüzüne sert bir yumruk atmış ve diğer elindeki defteri de üzerine fırlatmıştı."Lilianna öldü!
Senin yüzünden!"demiş ve Lily'nin de burada olduğunu hatırlayarak kendini sakinleştirmeye çalışmıştı."Şimdi benimle gelin Dumbledore çağırıyor."O gün evli çift bir şey anlamasa da defteri okuduklarında bütün taşlar yerine oturmuştu.
James defteri okurken bu kadar kör olduğuna inanamış ve büyük bir vicdan azabıyla yaşamaya başlamıştı."Böyle olmaması gerekiyordu."James'in kulaklarında Lilianna'nın sesi duyuldu.
"Nasıl olması gerekiyordu?Bana yaşatacağın daha fazla mı acı vardı?"
Ağlamaya başladı.Mezarın yanına diz çöktü.Toprağa tırnaklarını geçirdi."Sana yaşattığım acıları kendim yaşıyorum artık."dedi dudaklarını birbirine bastırarak.
2 yıl önce Lily'i bir saldırı da kaybetmişti.O günden beri iyice dibe vurmuştu.Oğlu dışında kimseyle konuşmuyor, bütün gün evde oturup ya Lilianna'nın günlüğünü okuyor ya da resimlere bakıyordu.Delirmeye başlamıştı.
"Dayanamıyorum!Sana neler yaptığımı bilerek yaşayamıyorum!"dedi ağlayarak.Beyni zonkluyordu.
"Ben de dayanamadım."
"Kimsem yokmuş gibi hissediyorum, lütfen beni yanınıza alın."Tırnaklarını sertçe toprağa geçirip başını mezar taşına yasladı.
"Benim de kimsem yoktu."
"Sus!Sus!Lütfen sus!"dedi ellerini saçlarına geçirerek.Kanayan tırnak diplerine baktı.
"Lütfen beni yanına al.Beni yanına alırsan seni şöyle seviyorum böyle seviyorum diyemem ama sarılırım size.Ağlarsanız ben de ağlarım, gülerseniz ben de gülerim."Hıçkırıkları arasında yalvarıyor, bu söylediklerini Lilianna'nın duymadı için dua ediyordu."Beni yanına al.Söz veriyorum, ışıkları kapadın ben de açmayacağım.Karanlıktan korkuyorum ama hallederim."Titreyerek ağlıyordu.Dizlerini kendine çekmiş, mezarın yanına uzanmıştı.
Dağılmış görünüyordu."Yalancı."
🍷
"Ve bu kadar."dedi Sirius anlatmayı bitirdiğinde.Ron'un ağzı sonuna kadar açılmış gözleri hafiften dolmuştu.Hermione kendini tutamıyordu, gözlerini elleriyle kapatmış hıçkırarak ağlıyordu.Harry'nin gözlerinden birkaç damla akmıştı ama o hala şaşkındı.
James 3 sene önce intihar etmişti.Mektubunda oğlundan onu yalnız bıraktığı için özür dilediğini ama artık dayanamadığını yazmıştı.
Harry babasının dayanamama nedenini bugüne kadar annesi sanıyordu ama öğrendiği gerçek onu alt üst etmişti.
Normalde Sirius, Lilianna'yı çocuklara anlatma niyetinde değildi ama Harry onun günlüğünü bulunca anlatmak zorunda kalmıştı.
"Onu seviyor muydun?"dedi Hermione hıçkırıkları arasından.Sirius bu soruyla duraksayıp yutkundu.
Sesini çıkarmamak için sadece başını salladı ve Hermione'nin daha da hıçkırıklara boğulmasına sebep oldu.
Sirius, Harry'nin iyi gözükmediğini görünce anlattığına pişman olup elini Harry'nin sırtına koydu."Biraz dinlenmek ister misin?"Harry kafasını sallayıp odadan çıkınca arkadaşları da onu takip ettiler.
Sirius odadan çıktıklarına emin olduğunda koltuktan kalkıp odanın köşesine ilerledi ve masanın üzerindeki kapatılmış çerçeveyi eline aldı.Fotoğrafta Sirius ve Lilianna'nın hareketli, mezuniyet balolarından kalma bir resmi vardı.
Fotoğrafta Sirius ilk önce kameraya baksa da sonra gözlerini Lilianna'ya çeviriyor ve hafifçe gülümsüyordu.Lilianna ise birkaç saat önce ağlamamış gibi Sirius'un beline sarılmış kahkaha atıyordu.Sirius, baş parmağını Lilianna'nın kısmında gezdirdi ve gözyaşlarının çerçevenin camına düşmesine engel olamadı.
"Burada olsan, seni ona anlattığım için kızacağını biliyorum."dedi gözyaşlarının ardında gülümseyerek.Sonra yüzü düştü ve hıçkırdı.
"Seni çok özledim."Aşağıdan Molly'nin yemeği hazırladığını söylemesiyle göz yaşlarını silip çerçeveyi yerine koydu.Son kez ona bakıp gülümsedi.
"Ama orada mutlu olduğunu biliyorum."
Öylesine güzel seviyorum ki seni,
Öylesine saf,
Öylesine temiz,
Öylesine derin.
Ve "öylesine" değil.
~ Özdemir Asaf🍷
Ve bu kitap da bitti.Yorumlarınız ve destekleriniz için çok teşekkür ederim.Bu özel bölümle beklentileri karşılayamadıysam da özür dilerim.
Umarım hem kitabı hem de bölümü beğenmişsinizdir.
Lilianna gerçekten çok severek yazdığım bir karakter ve bu dünya da kalmasının ona kötülük olacağını düşündüğüm için onu mutlu olacağı bir yere göndermek istedim.
Fazla uzatmak istemiyorum.Gerçekten hepinize çok teşekkür ediyorum.
Sizleri seviyorum.Sihirle kalın/*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my diary | james potter
Teen Fiction🍷 Now I wish we'd never met 'Cause you're too hard to forget While I'm cleaning your mess I know he's taking off your dress And I know that you don't But if I ask you if you love me I hope you lie to me 🍷 Henüz 17 yaşındayım, James. 17 yaşındayım...