bölüm 3

10K 480 23
                                    

"son zamanların en çok tanınan, bir videoda söyledikleri şarkı ve sesleri yüzünden ünlü olmuş gurubu OYUN' un en sevilenlerinden Ege, ücra bir sokakta omuzunda, kulislerinde olduğu belirlenen bir kızla görüntülendi. kızın saldırgan tavırları ve ege beyin soğukkanlılığı akıllarda bir soru işareti bırakıyor. ege bey, gerçekten bu kızı kaçırmaya mı çalıştınız?" izlediğimiz televizyon programında mini bir elbise giymiş kadın, aylin egenin sırtına vurup tepinirken ki fotoğrafını ekrana yansıtmış bir şekilde dedikodu yapıyordu. burak fotoğrafa kahkaha attığında ağızındaki simidin susamları etrafa sıçradı.

"ulan burak, bin kere söyledim sana düzgün ye diye" yanımda oturan uluay hayıflanırken egeyle yan yana oturan aylin inleyip başını geri attı.

"magazinden nefret ediyorum" diye mırıldandıktan sonra hırsa egeye döndü. "ama bilmeliydin böyle olacağını. özüz gibi taşıdın beni omuzunda. un çuvalı mıyım lan ben" ege başını ağır ağır yukarı aşağı salladı.

"baya ağır bir un çuvalı" aylin sinirle egenin omuzuna vurdu.

"senden nefret ediyorum" ege aylinin yüzüne eğilip dudağını öptükten sonra geri çekildi.

"ben de senden sevgilim" başımı geri atıp mırıldandım.

"şimdi kusacağım" hepsi bir anda bana dönüp telaşa kapıldığında ellerimi havaya kaldırdım.

"şakaydı" burak ağızındaki çiğnenmiş simidi eline tükürdükten sonra söylendi.

"dolunay böyle şaka mı olur yemek yiyiyorum burada ya" 

"zıkkım olsun" dedi uluay iğrenerek burağın elindeki çiğnenmiş ve iyice  püre haline gelmiş simide bakarken

"ayrıca benim kusmuğum o simitten daha güzel görünüyor" burak çöpe giderken söylendi.

"ye o zaman" aylin elini midesine koyup mırıldandı

"ulan ne boktan muhabbet oldu ha." televizyondaki magazin programını sunan kadın tekrardan konuşmaya başladı. 

"son günlerde gündemden düşmeyen OYUN gurubunun ilk konserlerinde hitap olarak seslendikleri ve tüm seyircilerinden gözlerini kapatmalarını istedikleri, o anda da sahneye bağlı olan kameraların kapanması yüzünden göremediğimiz xkişisi nin kim olduğu hala bilinmiyor. o hitaptan sonra da kapanışa uluay ın gelmemesi gözden kaçmıyor. bu konuyla ilgisi olan birisi varsa bizimle iletişime geçmek için sağ altta bulunan iletişim numaramızdan ulaşabilir. şimdi, o konserin ilk dakikalarında yaşananları izleyelim" dedikten sonra ekranda kesilmiş kısa kısa videolar ve fotoğraflar belirdi. ulayın elini cebine hırsla atmasından anladım. aklında kesinlikle bir şey vardı.

"ne düşünüyorsun" diye mırıldandığımda cebinden telefonunu çıkartıp sağ alttaki iletişim numarasını girdi.

"magazine çıkıyoruz" burak mutfaktan çığırarak geldi.

"harbi mi lan. desene ünlü olduk" ege ona döndü.

"olmadık mı burak" burak hızla yanımıza gelip koltuğa oturdu.

"olduk da alışan var mı? ben alışamadım çünkü" hepsi aynı anda başını iki yana salladı.  bu sırada uluay telefonu hoporlöre alıp yalandan boğazını temizledi. birkaç saniye çaldıktan sonra telefon açıldı.

"alo" uluay ciddi ses tonuyla konuştu. magazinci kadından önce ekipten biriyle görüşüyor olmalıydık, muhtemelen önemli olup olmadığını değerlendireceklerdi.

"merhaba, OYUN gurubu hakkında bir bilgi verecektim" birkaç saniye duraksama geldi.

"buyurun dinliyorum sizi. kim olduğunuzu öğrenebilir miyim?" uluayın dudağının kenarı yukarı kıvrıldı.

"OYUN gurubundan uluay ben. numaramı sorgulayabilirsiniz" telefondan kırılıp dökülen bir şeylerin sesleri gelirken hepimiz gülmemek için dudaklarımızı birbirine bastırdık.  

"t-tamam b-ben sizi sibel hanıma bağlayayım. canlı yayında konuşun, olur mu?" uluay gülerek konuştu.

"tabi tabi, bekliyorum" birkaç saniye sonra ekrandaki magazinci esmer kadın yeniden belirdi. payetli, beyaz mini bir elbiseyle aynı renk platform topuklu giymişti. yüzünde genişçe bir gülümseme vardı. bir elini beline yerleştirip neşeyle konuştu.

"çok şanslıyız ki, bir bağlantı isteği geldi ve bu bağlantı isteği, Oyun gurubunun lideri uluaydan. öncelikle bir selam verelim kendisine. merhaba uluay, nasılsın" hem telefondan geliyordu ses, hem de televizyondan. uluay hızla konuştu.

"iyiyim sibel hanım siz" kadının yüzündeki gülümseme biraz daha büyüdü. iki elini de beline yerleştirip konuştu.

"nasıl da saygılı. ben de iyiyim. peki uluay, son zamanların en çok konuşulan isimlerindensin. söyle bakalım, yirmi yaşında bu kadar büyük bir üne sahip olmak nasıl bir duygu" içimden geçirdim "bir de bebeğe" moralimi bozan bu düşünceyi aklımdan hızla kovdum. 

"güzel, bazı kötü yanları da var tabi" kadın sahte bir üzgün tavırla dudağını aşağı sarkıttı.

"yaa, neymiş o" 

"özel hayat ihlali" dedi uluay tehdit edercesine bir ses tonuyla. ve ekledi. "eğer mümkünse bizim ve gurubumuzun hakkında konuşulmasını istemiyoruz. hayatımızın göz önünde olmasını sevmiyoruz." kadının yüzünde haylaz bir ifade oluştu. 

"peki ya xkişisi. o ne düşünüyor"

"eğer hayatının göz önünde olmasını istese ismini kullanırdı değil mi" sibel ellerini birbirine vurdu.

"bu kadar gizeme gerek var mı uluay, hayranların xkişisini merak ediyorlar. kim olduğunu söyle hadi" burağın sabır dilemesi televizyonda duyulduğunda kadın gülerek konuştu.

"sanırım biraz sinirlendirdik sizi" uluay sabırla ve sinirle söylendi.

"bakın sibel hanım. sizden tek istediğimiz bizim özel hayatımızı bir ticaret aracı olarak görmemeniz. bu bir rica ve iyi niyetimizi kullanmamanızı istiyoruz. lütfen bizim hakkımızda haberler, dedikodular yapmayı kesin. bir an önce" kadın ellerini birbirine sürtüp kameraya doğru bir adım attı.

"görünüşe bakılırsa tehdit ediliyoruz" 

"hayır tehdit değil. sadece bir rica ve bu rica en temel haklarımızdan birini, yani gizliliğin korunmasını kapsıyor. eğer haklarımızı ihlal ederseniz, gerçekleştirmediğiniz ricamızın bir sonucu olur. şimdiden anlayışınız için teşekkür eder, iyi günler dileriz" bir şey söylemesine izin vermeden telefonunu kapatıp cebine tıktıktan sonra kumandayı aldı ve televizyon kanalını değiştirdi. hepsinin sinirleri alt üst olmuştu ve gayet haklılardı. böyle sorunlarla uğraşarak düşünmeye ara verebiliyordum. en azından moralimi bozan düşünceleri biraz olsun öteleyebiliyordum...

************
Bu an, tarihe geçmeli. İki gün üst üste bölüm attım -tabi bu iki hafta bölüm atmayacağım anlamına gelmiyor- neyse...

Her zaman neşeli olay Dolunay' ın şimdi mutsuz olması benim gibi sizi de sinirlendiriyor mu?

Bu arada Oyun' un kitaplaşması için aldığım karar şudur ki; evet. Tek bir kitap halinde ve daha düzgün, anlaşılır bir biçimde düzenleyeceğim, bu hali muhtemelen burada kalır ve ikinci kitap Wattpad'e özel olur. Bu sefer size sorum şu.

Kurguda, ilk kitapta değiştirilse daha güzel olur dediğiniz bölüm var mı? Varsa kaçıncı bölümde hangi sahne olduğunu yazar mısınız?

Bir de diğer kurgularımı okuduysanız (kavgalı, karmaşa, masum mavi, kamp ateşi) Oyun' u onlardan ayıran en belirgin özellik nedir? Düzenleme yaparken belirgin özelliklerin gitmesini istemiyorum.

Düşünceleriniz benim için, oy ve yorumlarınız Oyun' un tanınması için önemli. En kısa zamanda yeni bir bölümle gelmek dileğiyle...

OYUN 2 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin