15 gün sonra...
"Taehyung, iyiyim ben."
"Emin misin? Rahat değilsin sanki, ben bir yastık daha getireyim." diyerek yanımdan uzaklaşmaya çalışan Taehyung'un kolundan tutarak onu durdurdum.
"Sevgilim, gerçekten iyiyim ben. Artık sen de rahat olsan hani, hm?"
"Ama-"
"Hyung, lütfen." diyerek tuttuğum kolunu hafifçe sıktığımda nefesini dışarı vererek yanıma oturup elimi tuttu.
Sabah hastaneden çıkmıştım ama eve geldiğimizden beri Taehyung etrafımda pervane olmuştu resmen. Hastaneden çıkarken arabaya kadar beni yürütmeyip kucağına almıştı mesela. Hatta yemek yerken bile kendisi bana yedirmek istemişti -tabi bunu anında reddetmiştim. Şimdi ise odamızdaydık ve sırtımda zaten iki yastık olmasına rağmen rahat etmem konusunda emin olamamıştı. Aslında gayet de rahattım ben ama gel de bunu Taehyung'a anlat işte.
Bu hareketlerini anlayabiliyordum. Hastanede kaldığımız süre boyunca geceleri bile uyumayıp sürekli beni kontrol etmesinin sebebi endişesiydi. Beni kaybetme korkusunu bir kez o yangın olduğunda tatmıştı. O çatışmada ağır bir şekilde yaralanmam ise onu daha çok etkilemiş olmalıydı. Bu yüzden böyle yaptığı için ona kızamıyorum bile. Çünkü onun yerinde olsaydım ben dayanamazdım sanırım.
"Üzgünüm, biraz abarttım sanırım." diyerek kafasını eğdiğinde elimi uzatarak yanağına yasladım ve bana bakmasını sağladım.
"Üzülme, seni anlayabiliyorum ama kendini bu kadar yormanı istemiyorum."
Gözlerini kapatarak yanağını elime daha çok yasladı. Karşımdaki görüntü o kadar güzeldi ki bakışlarım bütün yüzünde gezindi. Gözlerim en sonunda kırmızı kalın dudaklarında takılı kaldığında yutkundum. En son ne zaman öpmüştüm onu, ne zaman buluşmuştu kırmızılarımız?
"Jeongguk..." diye fısıltı duyduğumda gözlerimi ne zaman açtığını bilmediğim gözlerine çıkardım. Bedenimi dikleştirerek yüzümü yüzüne daha çok yaklaştırdım. Bakışları dudaklarıma kayınca ben de dudaklarına baktım. Yüzlerimiz gittikçe birbirine yaklaşıyordu ve bunu ikimiz de durdurmak istemiyorduk.
"Jeongguk," diyerek içeri giren Hoseok hyung yüzünden kendimi Taehyung'tan hızla uzaklaştırarak sırtımı yastıklara yasladım -ki şuan o yastıkların orada olması beni mutlu etmişti yoksa dikişlerimin zarar göreceğine şüphem yoktu.
"Şu kapıyı çalmayı ne zaman öğreneceksin sen?!" diye hışımla Hoseok hyunga dönen Taehyung'a hiçbir şey demedim. Şahsen ben de şuan Hoseok hyungu öldürme planları yapıyor olabirim.
"Ne bağırıyorsun be?! Önemli bir şey var ki öyle girdim. Yoksa bende öpüşmenizi bölmeye meraklı değilim."
Aniden bastıran utanç duygusuyla yanaklarımın ısındığını hissettim ve başımı eğerek kıpkırmızı olduğuna emin olduğum yanaklarımı gizlemeye çalıştım.
"Neymiş o önemli şey?"
"Şey... Mark geldi, Jeonggukla konuşmak istiyor." diye konuşan Hoseok hyung ile eğik olan başımı kaldırarak ona baktım.
"Biliyorum, konuşmak istemiyorsun ama o gidiyor. Yani seninle konuşmadan gitmek istememiş."
Tereddütlü bakışlarımı Taehyung'a çevirdiğimde bana baktığını gördüm. Ne düşündüğünü bilmiyordum ama onun da Mark ile konuşmamı istediğini biliyordum. Hastanedeyken de çoğu zaman gelmişti ve bir kaç kere Taehyung onunla konuşmam gerektiğini söylemişti. Ben... Bilmiyorum, sanırım yüzleşmeye hazır değildim ama gidiyor olması bir nevi beni hazırlamıştı. Bu yüzden kafamı hafifçe sallayarak onayladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just For You | TAEKOOK
Fanfiction"Sadece senin için sensizliğe katlanıyorum..." Başlangıç tarihi: 16.11.2020 Bitiş tarihi: 05.03.2021 Texting/düzyazı