Özel Bölüm

3K 212 48
                                    

5 yıl sonra...

Daha yeni bağladığım siyah kravatımı biraz gevşeterek düzgün bir hal almasını sağladıktan sonra boy aynasından kendime bakıp gülümsedim.

Bugün mutlu bir gündü.

Aynadaki yansımama son bir kez daha baktıktan sonra arkamı dönerek odada telaşla bir oraya bir buraya giden yakın arkadaşımda gözlerimi gezdirdim.

"Tanrım! Evlenen kişi benim ama ben hariç herkes hazır!" diye söylenerek odanın içinde tur atıyordu adeta. Acilen rahatlaması gerekiyordu.

Yanına gidip omuzlarına ellerimi koyarak telaşlı bakışlarını benimle buluşturmasını sağladım. Onu rahatlatmak amacıyla yüzümdeki gülümsemeyi daha da büyüterek gözlerinin içine baktım.

"Sakin ol Jiminie, daha yarım saat var." diyerek ellerim altındaki omuzlarını sıktım ama bu onu daha çok germiş gibi ellerimi iterek söylenmeye devam etti. Ben ise bu hallerine göz devirmekten başka bir şey yapmamıştım.

"Ne sakini ya! Benim düğünüm ama takım elbisem ortada yok!"

"Aman! Sen de Hoseok salağına güvenmeseydin!" diyerek kendine hayranlıkla baktığı aynadan uzaklaşan Seokjin hyung Jimin'in daha çok telaşlanmasına sebep olmuştu.

"Bakın oturup ağlarım şimdi ve siz de benim makyajımı tekrar yapmak zorunda kalırsınız tamam mı?! Germeyin beni ya zaten gerginim!"

"Daha yarım saat var Jimin. İllaki trafiğe takılmıştır."

"Tarafik öyle mi?! O gelsin ben o trafiği götünde dizeceğim!"

Jimin'in sövmelerine daha fazla katlanamayacağımı anladığım için gözlerimi devirerek kapıya doğru ilerledim.

"Nereye gidiyorsun ya?! Sen benim en yakın arkadaşımsın! Şuan beni sakinleştirmen gerekiyor Jeongguk!" diyerek beni durduran Jimin'e gözlerimi devirip "Taehyung'a bakıp geleceğim Jimin." dedim ve arkamdan sızlanışlarını umursamadan odadan çıktım.

Sabahın erken saatlerinde, beni sevgilimden ayırıp gün boyu yanında tutmuştu ve ben Taehyung'u sadece sabah uyurken görmüştüm. Taehyung ise beni hiç görmemişti ve Seokjin hyungun dediğine göre onu da Yoongi hyung bırakıyormuş.

Adımlarımı uzun koridorda ilerlettim ve uzak olmayan odanın önünde durdum. Önünde durduğum kapı aralıktı ve elimi uzatarak açmaya yeltendim ama duyduğum cümleyle bundan vazgeçip öylece kapının önünde durdum.

"Ben gidiyorum." diye sinirli bir şekilde konuşan Taehyung'tu.

"Gidemezsin! Ben senin en yakın arkadaşınım! Beni yalnız bırakamazsın!"

"Yoongi bak siktirtme bana arkadaşlığını. Sabahtan beri aynı şeyi söyleyerek beni yanında tutuyorsun."

"Ya gidemezsin! Jimin'i görmemi istemiyorlar, sen de Jeongguk'u göremezsin!"

"Ben tavşanımı özledim ama!" diye huysuz bir çocuk gibi söylenen Taehyung'un sesini duyduğumda ise dayanamayıp kapıyı iterek açtım.

İçeri girdiğim gibi bütün sesler kesilmiş ve odadakilerin bakışları bana dönmüştü ama benim gözlerim sadece bir kişide durmuştu. Kim Taehyung, giydiği siyah takım elbisenin içinde, dağınık saçları ve bağlanmamış kıravatına rağmen nefes kesici görünüyordu. Bakışları ise sanki beni uzun bir süre görmemiş gibi özlemle parlıyor ve beğeniyle bedenimi süzüyordu.

"Bebeğim sen..." diyerek yanıma yaklaşan Taehyung'a karşı gülerek "Ben ne?" diye sordum. Taehyung ise benim gülüşüme takılarak "Çok güzel olmuşsun sevgilim." dedi ve aniden beni kolları arasına alarak bedenimi bedeniyle buluşturdu. Ani hareketinden dolayı afallasam da çok geçmeden ben de kollarımı boynuna dolamıştım.

Just For You | TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin