‼️SMUT İÇERİR‼️
"Jeongguk yeter bu kadar!" diye beni uyaran Jimin'i umursamadan elimdeki bardaktan bir yudum daha aldım.
Bu içtiğim dördüncü bardağımdı ve anormal bir şekilde çok sakindim. Şimdiye kadar ortalığı birbirine katman gerekiyordu ama yapmamıştım. Muhtemelen öğrendiğim şeylerden dolayıydı.
"Jeongguk!"
Jimin en sonunda elimdeki bitmiş bardağı alarak adımı bağırdığında sırıtarak ona bakmıştım. Şuan sarhoş sayılmazdım ama yine de başım dönmeye başlamıştı. Cidden... Bünyem bu kadar zayıf olmamalıydı.
"Ben içmek istiyorum ama Jiminiee~" diye sonunda ismini uzatarak konuştuğumda oflamıştı. Büyük bir ihtimal içmeme izin verdiği için pişman olmuştu ve bu nedense bana komik geldiği için küçük bir kahkaha attım. Jimin ise tuhaf bakışlarını bana çevirerek tekrar oflamıştı.
"Sana içki veren aklımı sikim ben ya!" diyerek isyan ettiğinde onu umursamadan elimden aldığı bardağı tekrar doldurdum ve bir yudum aldım. Jimin yanımda konuşuyordu ama onu pek umursamıyordum. En sonunda pes etmiş olmalı ki kafasını masaya koydu. Eh, ben de olsam ben de pes ederdim.
Mark denen kişi gittiğinden beri içiyordum ama çabuk sarhoş olduğum için yavaş içmiştim. Jimin ise benden çok içmişti ve o alışık olduğu için sarhoş olmamıştı.
Burası ilk geldiğimiz kadar boş değildi ve saat ilerledikçe ortam kalabalıklaşmaya başlamıştı. Hoseok hyung 1-2 kere gelmişti yanımıza ama diğerleri hala alt kattaydı. Oraya hem gitmek istiyordum hem de gitmek istemiyordum. Sebebi ise belliydi. Acaba Jimin Mark'ı tanıyor mu?
"Jimin..." diye konuştuğumda bakışlarımı elimde tuttuğum bardaktan ayırmamıştım.
"Ne var?" diye boğuk çıkan sesiyle konuştuğunda kafasını kaldırmadığını anlamıştım.
"Sana bir şey soracağım."
"Sor."
"Mark diye birini tanıyor musun?" diyerek bakışlarımı ona çevirdiğimde birden kafasını masadan kaldırarak şaşkın bir şekilde bana baktığını gördüm. Neden bu kadar şaşırmıştı ki?
"S-sen... N-nerden--"
"Sen içecek alamaya gittiğinde yanıma gelip oturdu." diye düz bir sesle kekeleyerek başladığı konuşmasını kestim.
"NE?!" diye neredeyse çığlık attığında etraftaki bir kaç bakışların bize döndüğünü hissettim ama Jimin bunu umursamadı. Benimde kafam pek yerinde olmadığı için umursamış sayılmam tabii.
"Bir şey mi yaptı sana? O yüzden moralin birden düştü değil mi? Ah!" diyerek elini alnına vurduğunda güldüm. Neden bu kadar endişelendiğini anlamamıştım. Alt tarafı abisinin 'eski' yatak arkadaşıyla tanışmıştım, değil mi?
"Hah! Bana ne yapabilir ki? Tanıyor musun onu?" diye alaylı bir şekilde gülerek sorduğumda bakışlarını benden kaçırdı.
"Ş-şey--" diye konuşacağı sırada bakışları arkamda bir yere takıldığında sustu ve önüne döndü. Ne olduğunu anlamak için onun baktığı yere baktığımda çatık kaşlarıyla bize doğru adımlayan Taehyung'u görmüştüm ve onu gördüğümde yüzümdeki alaylı gülümseme daha çok büyüdü.
Benim yüzümdeki ifadeyi gören Taehyung ise ilk başta kaşlarını yukarı kaldırarak adımlarını yavaşlattı ve bakışlarını benden çekip masaya çevirdiğinde tekrar kaşlarını çatarak adımlarını hızını arttırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just For You | TAEKOOK
Fanfiction"Sadece senin için sensizliğe katlanıyorum..." Başlangıç tarihi: 16.11.2020 Bitiş tarihi: 05.03.2021 Texting/düzyazı