Allah'ın Rızası

25 6 1
                                    

Hafif esen serin bir mayıs rüzgarının süslediği bir gecenin sessizliğinde kitaplarımla aşağıya, arka bahçeye geçtim. Bizimkiler çay eşliğinde muhabbet ediyorlardı. İçmek için bir bardak çay doldurdum. O sırada annem elinde kurabiye tepsisi ile yanımda belirdi. "Asya gel biraz oturalım sonra buluşursun kitaplarınla." dedi. Yüzünü inceledim benimle ne konuşmak istiyor diye tahmin etmeye çalıştım. "Tabi annem olur." dedim. Çaylarımızı ve annemin nefis kurabiyelerinden alıp annemle babamlardan biraz öteye oturduk. Beni böyle uzaklaştırdığına göre mühim bir şey konuşacaktı ve de özel. Merakım iyice artmıştı. Acaba annem bana ne diyecekti. Annemin lezzetli kurabiyelerinden kocaman ısırıp çayımdan yudumladım. Annemi bekliyordum ama henüz bir şey demedi. Sonunda dayanamayarak "E annecim hani konuşacaktık? Susuyorsun sen ama olmaz ki." dedim gülümseyerek. Bana bakıp gülümsememe eşlik etti o da. "Kızım ben geçen odanı topluyordum. Gözüme masandaki bir not ilişti." dedi ve sonra sustu. Kalbim deli gibi atmaya başladı. Nefesim kesiliyordu. Öğrenmiş miydi annem? Biliyor muydu? Ne diyecektim ki ona? Bunca zaman anlatamadığım için kızar mıydı, kırılır mıydı bana? Ben bu düşüncelere dalarken annemin sesiyle irkildim. "Çok güzel yazılmış bir nottu. Çok beğendim kızım böyle bir düşüncede olmanı. Hele böyle bir zamanda." Bir an afalladım annem neyden bahsediyordu? Ne düşüncesiydi o, annemin bu kadar hoşuna giden? Enes'e yazdığım mektuplar olamazdı bahsettiği. Kafam karışmıştı. "Anne anlamadım ne notu, açıklar mısın?" Yüzündeki tatlı, sıcak gülümsemesini devam ettirerek "Senin aldığın güzel notlardan biri işte kızım. İçeriği çok mutlu etti beni." Yüzüne baktım "Eee ne yazıyordu notta anne?" Ses tonunu düzelterek "Kâğıtta şu not yazıyordu: İki genç düşünün taklidi imana sahip iki genç. Bu iki genç birbirine sevdalı. Ama Allah'ın razı olmadığı bir hâl içerisindeler. Yani sevgili adı altında hislerini yaşıyorlar. Sabahlara kadar konuşup birbirlerini ne kadar sevdiklerini ifade ediyorlar hatta elele tutuşup birlikte vakit geçiriyorlar. Allah böyle bir halden razı olabilir mi? Elbete olmaz. Demek ki sevgileri yalan, her şey yalan. Çünkü dünya sevmek ve sevilmek için çok kısa ve insan sevdiği ile sonsuz hayatta da birlikte olmak ister. Ama onların içinde olduğu bu hâl Allah'ın razı olmadığı bir hâl ve bu hâl ile sonsuz bir hayat inşa edilemez. Eğer ki birbirleri ile sonsuz hayatta da birlikte olmak istiyorlarsa Allah'ın razı olduğu şekilde yaşamalılar." Annemin dedikleri karşısında şaşırıp kalmıştım. İlk defa duyduğum cümlelerdi bunlar ve bana ait değildi hiçbiri. Annem sözlerine devam ederek "Her satırı beni öyle mutlu etti ki kızım. Tüm adımlarını hakkın rızasını gözeterek atman çok güzel bir nimet. Hele ki haramın kolayca işlendiği bu devirde bu düşüncelerde olup bunu korumak bu kadar zorken. Okurken içim öyle hafifledi ki canım kızım." Ellerimi avuçları arasına aldı koklayarak öptü. O not nerden çıkmıştı bilmiyorum ama annemi böyle mutlu eden notu çok merak ediyordum. Anneme kocaman sarılıp yüzümdeki merakı ve şaşkınlığı silmeye çalıştım. "Teşekkür ederim annecim. Notu nereye bıraktın onu temize çıkarayım." dedim. Benim olmadığını deseydim içinde bulunduğu huzuru bozabilirdim. Ben de notun kime ait olduğunu bulmalıydım. Nerden gelmişti? Bu düşüncelerden annemin sesi ile sıyrıldım. "Masandaki defterin arasına bıraktım kızım." Annemle çay muhabbetimi hemencecik bitirip odaya çıkmak için heyecanlıydım. Kime ait olduğunu bilmediğim gizemli not bende merak uyandırmıştı.

Basamakları hızlıca çıkıp odama yöneldim. Annemin dediği gibi defterim masadaydı. Defteri heyecan ile açtım. İçinden bir kağıt düştü. Eğilip  kağıdı aldım. Evet gizemli notu bulmuştum. Acaba nerden gelmişti odama. Kâğıdın yazılı yüzünü kendime çevirdim. Heyecanım koca bir şaşkınlığa döndü. Bu el yazısını nerde görsem tanırdım. Çünkü kaç defa karşılaşmıştım. Ahmet abinin öğrencisinin notlarından biriydi. El yazısını hatırladım görür görmez.
Ama emin olmak için diğer notları da çıkardım. Evet tahminimde haklı çıkmıştım. Aynı el yazısıydı. Ama bu sefer nasıl gelmişti bu not. Gözüme masadaki kitabım ilişti. "Gençlik Rehberi" adlı kitabım. Tabi ya Elif abla kitabı verirken Ahmet abinin birine ödünç vermişti diye. Demek ki ödünç verdiği o gençti. Yazdıklarını bir kez daha okudum. Her cümlesi hayran olunacak bir bakış açısıydı. Annem haklıydı memnuniyetinde. Ama ben hiç böyle düşünmemiştim. Yani sevdanın helal dairede nasıl yaşandığını hiç düşünmemiştim. Son cümlesini tekrar tekrar okudum. "...Eğer ki birbirleri ile sonsuz hayatta da birlikte olmak istiyorlarsa Allah'ın razı olduğu şekilde yaşamalılar." Peki Allah nasıl razı olacaktı? Helâl dairede buluşana kadar beklemeli miydi sevenler birbirini? O bekleyiş nasıl olmalıydı? Kafam öyle karışmıştı ki bu notla. Elif abla ile konuşmaya o kadar ihtiyacım vardı ki şu an. Ona sorsam belki aydınlatırdı beni. Saate baktım henüz erkendi. Acaba müsait mi Elif ablam. Bunu öğrenmek için aradım Elif ablayı. Müsait olduğunu söyleyince o kadar mutlu oldum ki hemen üstümü giyip aşağı indim. Annemden izin isteyip Elif ablaya geçmek için evden çıktım.

Elif abla kapıda bekliyordu beni. O sıcacık gülümsemesi ile karşıladı beni. İyi ki tanımıştım onu. Her ihtiyacım olduğunda hep yanımdaydı. Allah razı olsun ondan. Birlikte içeri girdik. Demlediği o her zamanki güzel çayından bir bardak uzattı. Çok heyecanlıydım. Soracaklarıma cevap bulabilmenin heyecanıydı bu. Elif abla benden erken davranıp "E Asya'm de bakalım seni bu denli heyecanlandıran ne?" Heyecanımı saklayabildiğimi sanmıştım ama yanılmıştım. "Kendimi hemen ele verdim desene ablacım." deyip gülümsedim. O da tatlı gülümsemesi ile eşlik etti. Söze başladım. "Elif abla sevdiğini Allah'ı razı ederek nasıl sever insan? Bugün bir yerde denk geldim buna ama kafam karıştı. Ben de senin fikrini almak istedim." Sorum karşısında biraz düşündü önce sonra gülümseyerek konuşmaya başladı. "Allah'ı razı etmenin yolu yasakladığını yapmamak, emrettiğini yapmak değil miydi Asya? Senin sorduğun sorunun cevabı burada canım. Birini sevmek, o kişiye derin bir muhabbet duymak elimizde olan bir şey değil. Yani bu irade dışı. Ama bundan sonrası bizim irademiz ile gerçekleşir. O sevdayı, muhabbeti nasıl yaşayacağımız bizim seçimlerimiz ile şekillenir. Bize düşen bu seçimlerde Allah'ın rızasını gözetmektir canım kardeşim." Ne güzel konuşuyordu Elif ablam. Her cümlesi ile aydınlanıyordu aklımdaki düşünceler. Elif abla sözlerine aynı sıcaklık ile devam etti. "Bu sevdayı helal dairede ancak Allah'ın koyduğu kurallar ile yaşabilir insan. Eğer yüreğe girmişse o sevda imkan varsa izdivaç yoluna gidilmeli, lâkin şartlar buna müsait değilse zamanı gelene kadar temiz bir şekilde beklemektir. Zaten evlenecez ilerde deyip yüz göz olunmamalı. Unutma Asya haram temeller üzerine Helal bir yuva inşa edilemez." Elif ablamın her bir cümlesi beni derin derin düşüncelere itiyordu. O kadar güzel konuşmuştu ki kafamdaki tüm sualler cevap bulmuştu.

***

Bugün yaşadığım her şeyi düşündüm uzun uzun. Bunca zaman bir sevda ile yanıp durmuştu yüreğim. Hep vuslatı beklemiştim. Ama o vuslatta Allah'ın rızası nasıl olacaktı hiç düşünmemiştim. Bunca zaman içimde saklayıp durduğum bu sevdamı başka türlüsü olsaydı nasıl yaşardım? Helal dairede nasıl sürdürürdüm? Bilmediğim çok şey varmış. Bugün eksik olduğum çoğu şey tamamlanmış gibiydi. Hep bu ayrılığın, uzaklığın arkasındaki Allah'ın hikmetini düşünüp dururdum. Bugün Rabbim yüreğimdeki tüm karanlıkları aydınlatmıştı. Benim ayrılık sandığım aslında en büyük vuslatımmış. Hakikatlere vuslat. Meğer Rabbim bu yüreğimdeki tertemiz sevdamı korumak istemiş. Meğer uzaklık sevdamı heva ve hevesten arındırmış. Hammışım pişmişim hem de  O'nun (cc) istediği şekilde. Ben bilememişim. Rabbim benim hangi duamın karşılığında vermişti bu güzel nimeti? Hamdolsun. Yüreğimdeki ferahlığın verdiği huzurla hasret mektuplarıma bir yenisini eklemek için defterime uzandım.

"Sevdam, yüreğimin ilk cemresi... Senden uzaklığımı, ayrılığımı hep Allah'a teslim ettim. Marifet benim yüreğimin sanardım. Meğer her şey Rabbimin isteği ile şekilleniyormuş. Budanmış tüm güzelliği, bundanmış verdiği huzur. Şimdi senden uzaklığımı ilk kez sevdim. Uzaklık bizi korudu, sevdamı korudu. Ayrılık sandığım şükür sebebim oldu. Vuslatı seninle buluşmak sanardım. Vuslatım Allah'ın sevgisi, rızası oldu.

Aramıza giren şehri sevememiştim hiç hep suçlayıp durmuştum şehri. Sen yoksun diye sokaklarında anılarım olsun istememiştim. Şer sandığım hayra kavuştum güzel bir tevafukla. Hamdolsun hayrı nasip edene.

Gecenin bu saatinde avuçlarımda dua dua muhabbetim ve Allah'a şükrüm ile anıyorum seni. En güzel duam tertemiz sevdamın Allah'ın rızasından hiç ayrılmamasıdır..."

VUSLATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin