Ha-yat(2)

7 1 0
                                    

''Yanında huzur bulduğunuz insanlar sizin servetinizdir.''
[Sevme Sanatı romanından, yazarı Erich Fromm]
~

 Sevgili okuyucu.

İnsanlar hiç ölmeyecekmiş gibi yaşar, planlar kurar, gülümser, üzülür ama şunu unutur ki o sırada zaman su gibi akar. Sevgili okuyucu sence neden bir insan üzülür? Çünkü ömründe hiç planlamamış olduğu bir an yaşar.

Çoğu yazılarımda hep bir andan bahsettim. Anıların ne kadar önemli olduğundan, zamanın bir su hayatın ise bir yolculuk olduğundan. O anı yaşadığımız saniyeler içerisinde hakkını vermemiz gerektiğinden ve bazı üzüntüleri kırgınlıkları sineye çekip değer verdiğimiz insanlar ile beraber olmamız gerektiğini anlatmaya çalıştım.

Sizce neden bunlardan bahsettim?

Çünkü hayatınızda öyle bir an gelir ki aslında dert ettiğiniz şeylerin hiç dert olmadığını anlarsınız.

Bazı insanlar hastane kenarlarında iyi haber almayı beklerken, bazıları telefon başında neler olduğunu anlamaya çalışırken, bazıları her şeyi bildiğine rağmen saklayıp üstünü örtmeye kalkarken anlar. Hiçbir şeyden haberi olmayan insanlar ise televizyon başında haberleri izlerken öğrenir asıl dertleri.

İnsanoğlu elindekinin kıymetini bilmez hep daha fazlasını ister çünkü aç gözlüdür. Bir tane aldıysa bir diğerini almak için uğraşıp çabalar, etrafında olanları  yok sayar çünkü aklına bir şey koymuştur onun dışındaki her şey onun için önemsizdir. İstediğini elde ettikten sonra her şeyin hep yerli yerinde olacağını düşünür. Aslında her şey ya da herkes her defasında yerli yerinde durmaz bu düşüncesinde çok yanılıyordur. Bir duvar düşünün, o duvarın rengi gün geçtikçe ilk gün ki canlılığını kaybeder, duvar yavaş yavaş dökülmeye başlar. Duvarın üzerine yeni boyalar eklenir ya da üzerine yazılar yazılır resimler çizilir ve belki de bir gün bir kişi o duvarı yıkar ama insan bunun haberini çok sonra alır. Aslında uğraştığı işin önemsiz olduğunu o an anlar ve o duvarı fazla görebilmenin yollarını düşünür ama artık o duvarı bir daha göremez çünkü o duvar yıkılmıştır. Görse bile artık başka bir duvarı görecektir çünkü o duvar gerçekte yoktur.

Velhasıl kelam sevgili okuyucu demek istediğim bir bakmışsın 7 yaşındasın daha iyi bakmışsın 57 yaşındasın.  Hayata, bütün olumsuzluklarına rağmen iyi bak ve güzelliklerini de gör çünkü belkide göremeyecek kadar kısadır ömrümüz. Söylemek istediklerini şuan dile getir mesela sevgini daha çok belli et. Bir son olacaksa eğer bu son da ben yaşadım diyebilmek için güzel anlar yaşamaya bak. Herkes hayatı sonsuzmuş gibi düşünür, genç olduğunu var sayar daha önününde yaşayacağı çok gün varmış diyerek önemli olan noktaları erteler ama öyle bir şey yoktur.

 Hayat göz açıp kapayıncaya kadar vardır sevgili okuyucum, hayat kirpiklerimizi kapatıp açtığımız o kısa süreçte saklıdır. Her akşam vakti uyumadan önce annemi bir daha göremeyecekmiş gibi sarılıp öperim, yatağıma geçtiğimde ise yarın onu görebilmenin umudu ile uykuya dalarım. Zaman insanı olgunlaştırır belkide deneyim sahibi yaptığı için büyütür insanı. Yıpratır bazı günler, bir kitabın yıpranmış sayfaları gibi her an yırtılacak gibi olur insan sonra bir gün o sayfaların arasına anısı olan bir çiçek koyar. O çiçek ile hayatın gerçeklerini anlar yıpranan bir sayfa olmasına rağmen yırtılmak istemez bunun için mücadele verir, çiçeği ile birlikte kağıdında yazan dizeleri saklı tutar kendinde ta ki birisi o kitabı açana dek...

~
"Geriye yalnızca insanın yürüdüğü büyük macera yolunda bir dönüm noktası olan elektrik ışığı kalmıştı."
[Martin Eden romanından, yazarı Jack London]

Yaşadım diyebilmek için, sağlıcakla kalın:)

BEYİN AKINTIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin