Kış aylarında olmamıza rağmen bugün hava normale nazaran daha sıcaktı. Ilık esen rüzgar saçlarımı uçururken hiç bu durumu umursayacak durumda değildim fakat artık saçlarım ağzıma girmeye başladığında iş değişmişti."Ben sizi boşu boşuna mı bağladım tepemde? Adam akıllı uçuşsanıza."
Ben saçlarımla kavga ederken elindeki ders notlarını okuyarak oturduğum yere gelen Lin birkaç saniye bakışlarını bana değdirerek kafasını iki yana sallamıştı.
"Al işte bunu da kaybettik. Bu grupta aklı başında kalmak bir mucize olmalı."
"Bana diyene de bakın hele. Delirdiysek sen delirttin hepimizi."
Bana flörtöz bir şekilde göz kırparak öpücük attığında yüzümü buruşturmakla yetinmiştim o da zaten notlarını okumaya geri dönmüştü.
Üstümde garip bir huysuzluk hali vardı, her şeye sayıp sövmek ve her şeyi tekmelemek istiyordum. Özellikle de "Finalde burayı sormayacağım." dediği kısımdan kritik sorular soran dersin profesörünü tekmelemek istiyorum. Fakat mezun olabilmek için sakin kalmam gerekiyordu.
Kariyer planlarım vardı benim. Daha genç yaşımda sinir hastası olarak mezun olup işsiz kalacaktım.
"Senin finaller bitti mi?"
Ağzıma yeniden giren saçlarıma dayanamadığım için ve bir yandan da üşüdüğüm için üstümdeki koyu renk hırkanın kapüşonunu kafama geçirirken yanıtlamıştım sorusunu.
"Evet on dakika önce sonuncusunu da teslim ettim. Artık bir aylığına özgürüm sanırım. Seninki ne zaman?"
"Üç saat sonra sonuncusuna gireceğim. Çocuklarda durum neymiş?"
Lin notlarına bakarak konuşmayı sürdürürken ben de sorusu üstüne oturduğumuz bahçeyi hafifçe gözden geçirmiştim.
"Yuta ve Taeyong'un da bitmiş, yanıma geleceklerini söylemişlerdi. Diğerlerinden haberim yok."
Hafifçe mırıldanarak beni onayladığında aramızda süren sessizlik Yuta'nın gelmesiyle son bulmuştu.
"Ben edebiyat seçen beynimin kıvrımlarına sokayım. Soruda bana kendi fikrimi soruyor ama sonra çıkıp "Hayır fikrin yanlış." diyor. Benim fikrim bu kardeşim sana ne?"
Hepimizin sınavlara dair genel sövmesi hep bu yöndeydi. Yuta da bu kafileye katıldığına göre tam olmuştuk. Söylene söylene güneş gözlüklerini taktığında ben de kafamın üstüne sabitlediğim güneş gözlüğümü gözlerimin önüne indirmiştim.
"Keşbiş oltsun kardeşim. Bütlere kalırsan sonunda eve uğrayacakmışsın gibi geliyor bana."
Taeyong'a karşılık olarak olumsuz bir mırıldanma çıkarmıştım.
"Ben bundan o akıllanacakmış enerjisini almıyorum."
Bu sözüm üstüne Yuta elini yumruk yaparak hafif bana doğru eğildiğinde ona yargılayıcı bir bakış atarak kafamı hafifçe kafasına vurdum böylece onu görüş açımdan çıkarttım.
O esnada yanımıza gelen Jaemin ve Chija da olayı bilmemelerine rağmen bana onay verdiklerinde Yuta onlara gözlüğünün üstünden yargılayıcı bir bakış atmıştı.
"Notlar açıklandığında bu dediğinizi size hatırlatırım ben."
"Hım evet, aynen ondan."
Johnny, Kun ve Sunyeon da geldiğinde takım şimdilik tamamlanmış olmuştu.
"Uçak mühendisliği bölümünü bana seçtiren etken her neyse ben onun anasıyla cimâ eyleyeyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cookies And Black Blanket
FanfictionNakamoto Yua ikiz kardeşini dinlememiş ve paylaşabileceği daha çok kurabiyeye sahip olmayı dilemişti. ↣Qian Kun fanfiction.