"Woah! Burası gerçekten çok güzel! Neden daha önce böyle bir yerin varlığından bahsetmedin?"
Okyanusa bakarak bir sürü fotoğraf çektiğimde heyecanım hareketlerimden belli oluyordu.
Kun elleri kabanının cebindeyken benim heyecanlı halimi izleyerek kocaman gülmekle yetiniyordu.
"Bilmem ki. Burası benim için sakinleşme yeri gibi bir yer. Pek numarası yok ama beğenmene sevindim."
Ağzım şaşkınlıkla açık kalırken aklıma düşen fikirle gülmeme engel olamadım. Salak gülümsemem görülmesin diye bakışlarımı ondan alarak arkamı döndüm.
Kafa dinlemek için geldiği yere beni getirmesi çok iyi hissettirmişti. Umutlanmak isteyen yanım bu hareketini özel bir durum olarak algıladı ve bu düşünce tüm vücuduma mutluluk yaydı.
En son bu kadar canlı hissettiğimde liseye gidiyordum.
"Hadi gel bir şeyler yiyelim. Çok seçeneğimiz yok ama yine de lezzetli şeyler yapan bir yer biliyorum."
•••
Çiçek topluluklarının arasında yürürken Kun'un neden burayı huzurlu bulduğunu anlamıştım. Ses ve görüntü kirliliğinin olmadığı sakin bir yerdi. Buraya taşındığımdan beri hep kaosun ortasında olduğum için böyle sakin bir günü en son Japonya'dayken yaşamıştım. Onu da Yuta'dan zar zor kaçarak gerçekleştirmiştim.
Aklıma gelen anılarla hafifçe tebessüm ederken Kun da arada bana bakıyordu. Sanırım ortamı beğenip beğenmediğimi anlamaya çalışıyordu.
"Burayı benden gizleyerek bana çok kötü bir iyilik yaptın ama aynı zamanda bana burayı gösterek de bana büyük bir iyilik yaptın. Bugün benimle buraya geldiğin için teşekkürler. Ayrıca yemeklere haksızlık ettin bende ön yargı oluşturarak. Müthiş derecede lezzetliydiler."
Kısık sesle güldüğünde yine gamzeleri çıkmıştı. Ben cidden bitmiştim. Herkese arkadaşça davranan bu adamın hareketlerini kestirmekte zorluk çekiyordum ama bir yanım da bana kızıyordu. "Salak mısın adam belli etmek için çabalıyor." diyen bir kısmım vardı içimde bir yerlerde. Yine de her şey kesinleşmeden kendimi üzmek ve arkadaşlığımıza zarar vermek istemiyordum.
"Beğenmene sevindim. Açıkçası buraya gelirken endişeliydim belki hoşnut olmazsın diye."
Ona alınmış gibi baktım. "Şu anda sana alındım. Ne endişeleniyorsun manyak. Zaten zevklerimiz benzer ve biliyorsun ki sakinliği severim."
"Evet biliyorum. Her ne kadar yaşadığımız evlerde bu sakinlik pek olmasa da sevdiğini biliyorum."
Elime geçen fırsatı değerlendirdim. "Sevdiğimi bilmene mutlu oldum."
Bana anlamaz bir ifadeyle döndü. Tam da olmasını istediğim şey buydu. Kun zeki birisiydi yani böyle ufak tefek kendimi belli edersem ona göre hareket ederdi ve böylece ben de arada kalmış olmazdım.
Tam konuşacakken benim telefonum çaldı ve ona da mesaj geldi.
"Noldu?"
"Eve ne zaman geliyorsun yavşak?"
Kun'a bir bakış attım ve işaret parmağımla 'bir dakika' işareti yapıp ondan biraz uzaklaşıp arkamı döndüm.
"Yuta seni annemin karnına geri şutlarım şerefsiz şerefsiz hareketler yapma. Zıkkımın kökündeyim sen de gelecek misin?"
Ana dilime geçiş yaparak dişlerim arasından Japonca konuştuğumda o da dil değiştirdi.
"Annemi karıştırma seni gebertirim. Ayrıca hayır ben gelmeyeceğim ama sen artık şu soktuğumun evine dön. Bu deliler arasında kafayı yedim. Kun'la randevuya çıkan benmişim gibi beni darlayıp duruyorlar."
Gözlerimi sinirle yumdum. "Senin annen benim de annem aptal herif. Döneriz bir saate kadar, azıcık daha dayan ya da zekilik yapıp eve inme eylemini gerçekleştir."
"Olmaz."
"Niye?"
"Evde yemek yok. Lin burada yemek falan yaptı."
Endişeyle konuştum. "Ev yerinde değil mi?"
"Yerinde yerinde. Taeyong ve Johnny de Lin'leydi."
"Tamam o zaman. Neyse sus dizini kır da otur. Kapatıyorum şimdi."
"Yua, kardeşim ne olursun geri d-"
O saçmalamaya başlarken telefonu suratına kapattım ve Kun'a döndüm.
Telefonumu kaldırıp dudaklarımı birbirine bastırıp yalandan gülümsedim. "Sanırım dönmemiz gerekiyor."
İfademe baktı ve kafasını geriye atıp güldü.
"Zaten Chenle ve Ten de beni darlayıp durdu. Bugünlük bu kadar olsun o zaman."
Omuzlarımı düşürdüm. "Ama bir daha gelelim olur mu?"
Hafifçe tebessüm etti. "Sen nasıl istersen öyle yaparız."
Ve beni sırtımdan hafifçe ittirerek arabaya doğru yönlendirdi.
❖❖❖
BU KURGU ANA KARAKTERLERİ İÇEREN BİR BÖLÜMÜ HAK EDİYORDU YEEEY
06.02.2023
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cookies And Black Blanket
FanfictionNakamoto Yua ikiz kardeşini dinlememiş ve paylaşabileceği daha çok kurabiyeye sahip olmayı dilemişti. ↣Qian Kun fanfiction.