7. Bölüm

67 6 0
                                    

Telefonumun çalmasıyla uyandım. Eğer kim telefon müziğimi Ajdar yaptıysa -ki bunun Buse olduğunu bilmek çok da zor değil- inşallah Ajdar'la tanışır. Çok amin. Arayan üst kattadaki ev sahibemiz Hayriye teyze. Diğer teyzelerden tek farkı çok yahuşuklu torunları olması. Evet o yüzden onu çok seviyorum. Telefon kapanmadan açtım ve bir adet çırlayan Hayriye teyze ile karşılaştım.

"Yavrruum, bir sey mi oldu? Neden geç açtın? Merak ettim çocuğım."

"Uyuyordum Hayriye teyzem ne oldu?"  Evet yalakalık yapıyorum. Torunlarının yahuşuklu olduğundan bahsetmiş miydim?

"Hadi çocuğum gel yukarı da seni kankalarımla tanıştırıyım. İtiraz yok darılırım valla."

"Oooo. Benim canım teyzem çağırırda ben gelmez miyim? Çok ayıp." Yalaan. Külyen yalan. Sırf yemek için.

"Hadi şımarık hadi bekliyoz seni."

"Tamam geliyorum." dedim ve telefonu kapatıp tavanla bakıştım, öpücük atıp ayağa kalktım. Tavan tek aşqım. Buse'nin odasına uyandırmak için gitmiştim. Fakat hanımefendiyi yatağında bulamadım. Kıçında iğne mi var acaba? Bir kere evde bulamıyom onu. Neyse diyerek odama geçtim ve dolaptan kot pantolon, açık mavi gölek ve lacivert papyonumu giydim. Evet papyonları çok seviyorum. Tıpkı Doctor gibi. O da başka bir aşqım. Heyecanlı bir şekilde ayaklarımı kıçıma vurarak üst kata çıktım.Bir sürü yemek, yemek ve yine yemek! Zili hunharca çalıp açılan kapıdan içeriye girdim. Hiç etrafıma bakmadan yemeklerin olduğu tarafa geçip tabağımı taşana kadar doldurmaya başladım. Sonra da iki tane tontişin yanına oturup dedikodularına katılmaya çalışmaya çalıştım. Bir ara kendimi tenis maçı izliyor gibi hissetmedim değil. En sonunda bende mutfağa gittiğim sırada duyduğum bir dedikoduyu anlatmaya başladım.

"Bakın şimdi hani bizim şu alt sokakta bakkalın oğlu varya. İşte o tesisatçının torununa talip olmuş. Bir süre sonra bu kızı istemeye gelmişler. Tam isteyecekler ki bi mülakat çıkmış, bunlar kavga etmişler. Soluğu karakolda almışlar. Ailelerde bu çocukların evlenmesini istemiyorlarmış. En son ben çocukla konuştuğumda kaçmayı düşünüyorlarmış."

"Vah, vah." dedi yanımdaki teyzoş. Sonrada telefonunu çıkardı ve bana bir fotoğraf gösterdi.

"Güzel kızım, seni torunuma alayım mı?" dedi resmi bakarak. Fotoğraftada da bir adet daş, meteor, muhteşem varlık vardı. Buna alacaksan seve seve bebeq. 

Buse

Sabah erken kalkıp sahile gittim. Pek de erken sayılmaz ama benim için çok erken. Okula alışmak için şimdiden erken kalkamaya çalışıyorum. Ne kadar oluyorsa. Kahvaltımı yaptıktan sonra da kick box yapmak için yola çıktım. Salona vardığımda bilin bakalım kimle karşılaştım. Ege! İstemediğin ot dibinde bitermiş. Hiç onu aldırmadan üstümü değiştirmek için soyunma odasına yönelmek istedim fakat onun önünden geçmem gerekiyordu. Of Allah'ım neden bu sevgili kuluna bunları yapıyorsun? Uyuzun beni fark etmemesini dileyerek yürümeye başladım.

"Çok güzel saklanıyorsun." Hass... Al buyur burdan yak. Hiç yüzüne bakmadan konuştum.

"Hı hı, sağol." Şu an piç smile yaptığına kalıbımı basabilirim. Koşar adımlarla soyunma odasına gittim ve üstümü değiştirdim. Evden acele çıktığım için yanıma siyah kısa bir şort, siyah askılı tişört ve siyah kapşonlumu almıştım. Ah, Ege'nin burada olacağını bilseydim hayatta almazdım bunları. Bu kıyafetler biraz fazla... seksi ve ben Ege'nin karşısına böyle çıkıcam. Tamam arkadaşlar bu Ege'yi son görüşüm, bays. Beyaz spor ayakkabılarımı giyip kumral saçlarımı topuz yaptım. Yavaş adımlarla sanki ölüme gider gibi yürümeye başladım. Banane ya, niye onu umursuyorsam. Malım ya ben. Ne yapıcağım, o yokmuş gibi davranacağım. Yoksa kalkık olan götü iyice kalkar falan Allah korusun. Aynen dediğim gibi o yokmuş gibi davranıp kulaklıklarımı taktım ve son ses müzik dinlemeye başladım. Aynı zamanda da kum torbasını patlatmaya çalışıyorum. Daha önce yapmıştım ama tekrar tekrar yapmaktan zarar gelmez. Dinlenmek için durup etrafıma baktığımda salonda Ege hariç kimse yoktu. Ege'de gitseymiş keşke. Kulaklıklarımı çıkardığımda konuşmaya başladı.

CİPSKOLAKİLİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin