10. Bölüm

121 6 2
                                    

Multimedia da Ayaz :)

Amacım buradaki insancıkları gaza getirip tezahürat yaptırmaktı. Fakat asla görmeyi beklemediğim kişiyi görünce büyük bir hayal kırıklığına uğradım.

     Ömer. Şu an eski sevgilim Ömer tam karşımda duruyordu. Lan bu burayı nerden buldu lan? Erkek orospusu! Yanındaki de ikiz dingilin teki Bora. Şu an ki tüm sevincim Ömer ve Bora'nın beni görmemesi. Dikkat çekmemek için hemen arkamı döndüm. Hayır, kaçmıyorum. Onlardan uzak durmak istiyorum. Yoksa elimde olmadan iğrenç şeyler söyleyip sonra da utancımdan geberirdim. Bir de bu kadar insanın önünde, yoh devenin bale pabucu! Allah'ım, asıl korkuttuğum bu iki manyağın bizi takip etme ihtimali olmasıdır. Aklıma fesat düşünceler gelince neredeyse altıma yapıcaktım. Of ya of! Neyse umursamam lazım. Tezahürat yap Sahra. Tezahürat yapmak güzeldir. Ama benim aklıma tezahürat gelmiyor. Acaba onlar beni gördü mü ki? Aklımı kaçırıcam. Hem Buse nerde ya? Hayır, hayır Buse'nin buraya gelmemesi lazım. Olmaz. Buse kincidir. Ayrıldığımız zaman zor tutmuştum. Şimdi hayatta engel olamam. Manyak bir endişeyle oturduğum yerde kaldım. Allah bilir Buse geldiğinde neler olucak. Eğer kavga çıkarsa okuldan atılma ihtimalimiz bile var. Biraz daha oturduktan sonra Buse'nin geldiğini gördüm. Buyrun cenaze namazına. Hemen kalkıp Buse'yi başka bahanelerle uzaklaştırmaya çalıştım.

"Buse, hadi gel gidelim ya. Sıkıcı burası."

"Hiç de bile. Çok eğlenceli. Bir şey mi oldu? Yüzün düşmüş."

"O kadar belli oluyor mu ya? Önemli bir şey değil, ama gidelim."

"Şuradaki kızlar falan mı bir şey dedi? Sahra ne oluyor?"

"Yoo. Sence ben bunlara üzülür müyüm? Ama burada kavga olucak ya. İşte birilerinden duydum. Silah falan varmış, tehlikeli. Belki bomba bile vardır. Hadi gidelim, lütfen."

"Ne diyorsun ya? Şaka mı bu kanka? Valla Kıvanç sana ters tepki yaptı. Otur şuraya." Dedi ve güçlü kollarıyla oturttu beni. Bende Buse'yi tanımasam erkek diyeceğim. Maşallah, aygır gücü var mübarek. Allah'ım sen biliyorsun konuyu, çok amin. Şu ana kadar fark etmediyse sorun yok. Galiba.

"Ben bi tuvalete gidiyorum." Dedi Buse. Ayağa kalktığında bir anda olduğu yerde kaldı. Tribüne bakıyordu. İşte şimdi yandık. Buse koşar adımlarla Ömer ve Bora'nın olduğu yöne gitti.

"Ne işiniz var burada!?" Buse avazı çıktığı kadar bağırıyordu. İşte ben bunu yapamazdım. Buse nefretini kusardı ama ben sessizce durmayı tercih ederdim. Bu her zaman böyle olmuştu. Ömer ve Bora sanki kafamızın iki yanında anten çıkmış gibi garip bir bakış atıyorlardı.

"Biz bu okuldayız." Ne!? Ne demek bu okuldayız?

"Ne diyorsun sen ya? Bu okula neden geldiniz? Bizi 'bırakmamak' için mi? Amacın ne oğlum senin?" Buse'nin aksine daha alçak bir sesle Ömer'in üzerine yürüdüm.

"Sizin bu okulda olduğunuzu bilmiyorduk. Tıpkı sizin gibi şu an öğrendik." Dedi Bora.

"Bence burası konuşmak için uygun bir ortam değil. Dışarı çıkalım, hadi." Dedi, Ömer. Sizinle dışarı çıkmak mı? Yok birde gezmeye gidelim. Töbe töbe.

"Buraya hayvanların alındığını bilmiyordum. Kuduzsunuzdur, şimdi. İt köpekler!" Ooo. Buse çok pis laf soktu. Bende piç smilemı attım. Ömer ayağa kalktı ve kolumdan tutarak kapıya doğru sürüklemeye başladı. Aptal!

"Senin beynin götünde galiba. Ya da sen Wattpad hikayelerine özeniyorsun. Aptal. bırak kolumu!" dedim ve kolumu tuttuğu kolumu ısırdım. İnleyerek kolunu geri geçti. Buse'ye baktığımda kıvrak bir hareketle kurtulmuştu. Tabi kurtulur. Bora uzun zaman o kolunu kullanamıyacak. Oh olsun!

CİPSKOLAKİLİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin