11 | Winter Garden

311 34 49
                                    

Duruşum dikleşirken gözlerimi Peter'a diktim. "Tüm sorumluluk benim ve eğer konuşmamı istiyorsan, Mulciber ve Regulus'un gitmesine izin vereceksin." İkisi aynı anda itiraz etse de ben gözlerimi Peter'dan çekmedim. "Sana yardım getirsinler diye mi? Bu işten kolayca sıyrılmana müsaade etmeyeceğim!" Başımı iki yana salladım. "Yardım getiremezler. İkisinin de şu an burada olmaması gerekiyor çünkü." Gözlerimi Charles'a çevirirken ciddiyetimi anlasın diye tekrar ettim. "Yardım getirmeyecekler." Başını iki yana sallarken Sirius'un elinden kurtulmak için son kez çırpındı. "Size ben yaptım diyorum! Sevgilini ben öldürdüm Pettigrew!"

   Öne doğru bir adım attığımda Peter da bana doğru yaklaşmış asasını daha sıkı tutmaya başlamıştı. Ellerimi havaya kaldırarak "Beni kurtarmaya çalışıyor. O yapmadı. Her şeyi anlatıcam ama onlar gitmeden olmaz." dediğimde Sirius, Charles'ı sertçe iterek kendinden uzaklaştırdı. "Regulus'u al ve git." Gözlerini abisinin üzerinden çekmeyen Regulus'un yüzüne, aynı nefretin yeniden oturuşunu görmüştüm. Barışma ihtimallerini Sirius yok etmişti. "Sen... ve iğrenç arkadaşların. Hiçbir şeye değmezsiniz." Zorla ayağa kalkarken "Eğer... Diana'nın saçının teline bile zarar verirseniz peşinize ben düşerim Sirius. Kendi ellerimle seni, abimi, öldürürüm." dedi sert ve kendinden emin bir tonla.

   Charles ise bir yandan kolunu tutarak ona destek oluyor, diğer yandan bir kaçış yolu arıyordu. Yanımdan geçerken kolumu tuttuğunda derin bir nefes alıp kendimden emin bir şekilde gözlerine baktım. Bu sessiz bir anlaşmaydı. Regulus'u ona emanet ettiğimi biliyordu. Dişlerini sıkarken "Dışarda bekliyor olucam." dedi. Başımla onu onaylarken Regulus yorgun ama endişeli bakışlarla beni inceliyordu. "Sadece doğruyu söyle." İkisi odadan çıktıklarında duruşumu bozmadan karşımdaki ikiliye döndüm ama beklemediğim bir şey oldu. Sirius, hızla Peter'ın yakalarına yapışıp onu duvara itti. Fazlasıyla öfkeli gözüküyordu. "Sana onunla konuşacağız dedim Peter! Onu tehdit et demedim! Linda'ya mı saldıracaktın? Delirdin mi?" Peter da aynı öfkeyle Sirius'un yakalarına yapıştığında şaşkınlıkla ikisine bakıyordum. Sirius... Bana güveniyor muydu yani?

    "Delirdim! O! Benim! Sevdiğim! Kadını! Öldürdü! Senin onu sevmen umurumda bile değil!" Peter sinirle Sirius'u geriye doğru savurduktan sonra asasını tekrar bana doğrulttu. Gözü dönmüş gibiydi. "Anlat!" Yerden kalkan Sirius hızla Peter'ın beline sarılıp kendiyle birlikte yere düşürürken asadan çıkan yeşil ışık saçlarımı sıyırarak arkamdaki duvara çarptı. Ellerimi refleksle kulaklarıma kapatıp eğilsemde vücudum kaskatı kesilmişti. Odada nefes sesi bile duyulmazken yerde yatan ikiliye baktım. Şaşkınlık ve korkuyla bana bakıyorlardı. Biraz önce şans eseri ölmekten kurtulmuştum.

   Sirius'un gözleri öfkeyle parlamaya başlarken hızla dönüp Peter'a baktı. Ama Peter'ın bunu istemeden yaptığını biliyordum. En az onun kadar şaşırmış ve korkmuştu. Gözleri Sirius'a dönerken "Be-Ben... Sirius-" Cümlesini tamamlayamadan yüzüne yumruk yemeye başladığında ellerimi yere koydum. Ayağa kalkacak halim yoktu ama dizlerim üstünde olabildiğince yanlarına gitmeye çalışıyordum. "Sirius yapma!" desem bile gözü dönmüş gibiydi. Beni duyduğunu bile sanmıyordum. Aniden kapı sertçe açılıp içeriye Charles girdiğinde derin bir nefes verdim. Gözleri üçümüzü de tarasa da benim üzerimde durmuştu. Elindeki asasını sımsıkı kavramış yerdeki ikiliye doğrultuyordu.

    Bir şey söylemeden öylece asasını salladığında Sirius ve Peter aynı anda duvara savruldular. Sert adımlarla yanıma gelip diz çöktü ve kolumu tuttu. "Pencereden yeşil ışığı görünce- İyi misin?" Başımı sallayarak onu onayladığımda beni yavaşça ayağa kaldırdı. Hızla yerdeki ikiliye dönse de Sirius çoktan Peter'ın bileğini kavrayıp cisimlenmişti.

MELINDA | Sirius BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin