•1974•"Bu da sonuncusu." Sirius Narcissa'nın yolladığı malzemeleri önüme koymayı bitirdiğinde derin bir nefes aldım. "Onun ne tür bir sırrını biliyorsun da korkup bu kadar fazla yolladı? Bu kadarını ahmak Lucius'un bile fark etmemesi imkansız! Ayrıca... Bu kadar adamotunun onlarda işi ne?" Hepsi birbirine bakış atarken sinirle yumruğumu sıktım. Hala söylemeyeceklerdi demek? Pekala.
"Çıkın dışarı. Tepemde dikilerek dikkatimi dağıtıyorsunuz!" Dördü aynı anda birbirini ittirerek kaçışırken başımı iki yana salladım. Cidden bazen 4 oğlan çocuğu annesi gibi hissetmeye başlamıştım. İksiri hazırlarken ne kadar fark etmemeye çalışsam da kapıyı aralayıp beni izlediklerinin ve birbiriyle olan atışmalarının farkındaydım.
Sonunda tüm hazırlık bittiğinde bakışlarımı kazandan çekmeden "Dikkatimi dağıtmak için özel bir çaba sarf ettiniz. Artık gelebilirsiniz." dediğimde birbirlerini suçlayarak yanıma geldiler. Cidden... "Şimdilik bekleyeceğiz. Bundan sonrasında yapacak bir şey yok. Ve sizde ben hazır oldu diyene kadar adam otu köklerini her gün çiğneyeceksiniz. Hiçbir adımı atlamamanız gerek unutmayın." Beni onayladıklarında Peter kalkmama yardım etmek için elini uzattı. Tutup ayağa kalktığımda Sirius asık suratıyla dostuna bakıyordu. "Siz gidin. Ben Linda'yı binasına bırakıp gelirim." Diğerleri sessizlikleriyle onu onaylarken Remus gözlerime bakıp minnetle gülümsedi. "Teşekkür ederim Diana." Gülümseyerek karşılık verdiğimde James ve Peter da gülümsemişti.
Üçü birlikte çıkıp gittiklerinde beni izleyen Sirius döndüm. "Bana anlatmayacaksın değil mi?" Bakışlarında üzgün bir ifade oluşurken dudaklarını ıslatıp yavaşça elimi tuttu. "Üzgünüm. İki sırda benimle ilgili değil ve anlatmak için izin vermesi gereken ben değilim." Başımı sallayarak onu onayladığımda diğer elini yanağıma koyup hafifçe okşadı. Kalbim hızlanırken gözlerimi kaçırmamak için kendimi zor tuttum. "Çok saçma ama... Bize yardım ettiğin için ve sorgulamadığın için çocuklar seni takdir ettiğinde çok gururlandım. Sanki beni övüyorlarmış gibi..." Yüzündeki gülümseme büyürken gözleri yüzümün her bir detayını inceliyordu. "Çocukken seninle tanıştığım için ve beni hayatına aldığın için çok şanslıyım. Şimdiye kadar benim için yaptığın her şeye teşekkür ederim ama en çokta bunun için teşekkür ederim. Bu iksir çok değerliydi."
Yanan yanaklarımın kızarmadığını umarak başımı eğip güldüm. "Önemli değil. Alt tarafı yakalanırsak Azkaban'a atılırız." Minik bir kahkaha attığında ben de ona eşlik ettim. Hala yüzüne bakmadığım için bu sefer iki eliyle de yanaklarımı kavrayarak kafamı kaldırdı. Sıkıştırdığı için dudaklarım büzülmüştü ve bana çocukmuşum gibi davrandığından kaşlarım çatılmıştı. "Linda..." Gülerek önce burnuma sonra da alnıma bir öpücük kondurdu ve beni kendine çekip sıkıca sarıldı. Onda bir şeyler vardı. Tamam hep yakındık ama bu kadar fazla temas asla kurmazdı. Yüzüm göğsüne gömülürken o da yüzünü saçlarıma gömdü. "Seni çok seviyorum. Hep yanımda ol."
Seni çok seviyorum... Ben... Bu kelimeyi ondan daha önce de defalarca duymuştum fakat... Bu sefer tüm vücudum bu hisle sarmalanmıştı. Bu seferki seviyorum kelimesi kesinlikle farklıydı ve ben ilk kez bundan emindim. Mutluluk ve heyecandan gözlerim dolduğunda kollarımı beline sardım. Kalbi... Aynı benim gibi atıyordu. Sert ve hızlı. Merlin! Bu gerçekten bir rüya değildi! Yine de Sirius kabullenip itiraf edene kadar susacaktım. Artık onun duygularından emin olmak bile yeterliydi benim için. "Ben de... Ben de seni çok seviyorum Sirius." Lütfen! Benim anladığım gibi sen de anla!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELINDA | Sirius Black
Fanfiction"Tarihi değiştirecek olan cadı." James ve Lily Potter çifti benden sır tutucuları olmamı istediklerinde hayatımın en büyük şaşkınlığını yaşamıştım. Bana nasıl güvenebilirlerdi aklım almıyordu. Sonuçta ben Mason Nott ile evliydim. Bir ölümyiyen il...