"Lucius'un deposunun talan edilmesini istemiyor musun yani?" Remus duyduğu isim ile yavaşça pencereye doğru yürüdü. Gözleri her zamanki gibi gökyüzüne kaydı. Bulutlu gökyüzünde yıldızlar gözükmese de gözleri ezberlemiş gibi tek bir noktaydı.Tüm arkadaşlarının şu an gözucuyla ona baktığını hissedebiliyordu ama hiçbir tepki vermedi. Diana'nın, aciz aşk acısını öğrenmesini istemiyordu. Aslında bakılırsa, bu işte Lucius Malfoy denen o adamın en ufak yararı olmasını bile istemiyordu ama... Başka çareleri var mıydı? O kadar adamotunu başkasından bulamazlardı.
James yavaş adımlarla yanına yaklaştığında bir saniyeliğine ona bakıp hafifçe gülümsedi ve pencereden dışarı bakmaya devam etti. Dostlarına bu olayı geçmişte bıraktığını, bir çocukluk hayranlığı olduğunu söylemişti ama... Sanırım kendini de kandırıyordu.
"Bana bir türlü söylemediğin ama bildiğin sırrı sebebiyle Narcissa sana yardım edecektir. Zaten bu kadar adamotunu neden istediğini anlayacağını zannetmiyorum. Başkasına da söyleyemeyeceği için diğerleride anlayamaz." Remus başını omzunun üzerinden Sirius'a çevirdi ve göz göze geldiler. Sirius ondan izin istiyordu. Başını sallayarak onayladığında aynı anda önlerine geri döndüler. "Tamam. O halde sabah erkenden mektubu yollarım ve iki gün içinde malzemeleri istediğimi söylerim."
Remus, Narcissa'nın malzemeleri yollayacağını ve büyük ihtimal sebebini anlayacağını biliyordu. Onun sanıldığı gibi aptal bir cadı olmadığını da biliyordu. Sadece... Öyle gibi davranıyordu. Sakin bir hayat yaşamak için. Gerçi nişanlısının serasından adamotu kaçırması pek sakin bir hayat sağlamayacaktı.
———
"Mutluluklar dilerim." Narcissa gözünü bile kırpamıyordu. Düzgün nefes bile alabildiği söylenemezdi. Sevdiği adam karşısında kanayan kaşıyla durmuş, düğünü için onu tebrik ediyordu. Zorla toparlayabildiği son nefesiyle, dik duruşunu bozmadan "Teşekkür ederim." dedi. Sesi titremediği için bile şanslıydı.
Gözlerini yaralı kaşına dikmemek için büyük çaba harcasa da başarısız olmuştu. Remus soramayacağını anlamış olacak ki hafifçe gülümseyerek eliyle kanayan kaşına dokundu. "Önemli bir şey değil... Sen kutlamalara geri dön. Tekrar mutluluklar dilerim... Bayan Malfoy."
•1980•
Cissy'nin titreyen ellerindeki su bardağını yavaşça alırken fazlasıyla düşünceliydim. Sirius gitmemiş olsaydı ona bunu söyleyebilirdim ve o da hemen Remus'u aramaya gidebilirdi ama şimdi... Kimle bunu teyit edecektim?
Gözlerimi tekrar onun kızarmış gözlerine dikerken derin bir nefes aldım. "Remus o gün malikaneye de senin için mi geldi?" Başını sallayarak beni onaylarken gözlerini ellerine dikmişti. "Ben bilmiyordum. Lucius ona tuzak kurmuş. ... Bana zarar verdiğini söylemiş ve Remus da beni kontrol etmek için gelmiş. Bu yüzden Regulus onu kaçırırken gördüğüm halde sustum." Şaşkınlıkla ona baktığımda hiçbir tepki vermedi. Şaşırdığımın bile farkında olduğunu sanmıyordum.
"Delirmek üzereyim Diana. Lucius'un o iğrenç gülümsemesini, mutluluğunu, zevkle parlayan gözlerini ve zafer dolu sesini unutamıyorum! Hele... He-Hele üzerindeki kan lekesi... Ben... Öğrenmek zorundayım! Bunu benim için öğrenebilecek tek kişi sensin! Mümkün olsa kendim ulaşırdım ama... Lütfen!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELINDA | Sirius Black
Fanfiction"Tarihi değiştirecek olan cadı." James ve Lily Potter çifti benden sır tutucuları olmamı istediklerinde hayatımın en büyük şaşkınlığını yaşamıştım. Bana nasıl güvenebilirlerdi aklım almıyordu. Sonuçta ben Mason Nott ile evliydim. Bir ölümyiyen il...