Burnuma gelen ölü balık kokusu gibi bir kokuyla zihin dünyamdan ayılmaya çalıştığımda ter içindeydim. Gözlerime çöken ağırlık ve kulaklarımdaki basınç üstüme örtülen demir bir çarşaf gibi ağırdı. Kulaklarıma gelen tok adım sesleri ve cılız bir gün ışığına dikkat kesildim. Yavaşça ellerimi hareket ettirerek göz hizama getirirken kendime gelmeye başlıyordum. Zihnime çöken bulutlar dağılırken ortaya çıkan bir küçük ışıkla son anımı hatırladım. Arabaydım ve bir cümlenin etkisiyle dünyam kararmış gibi bayılmıştım.
Kelimelerin üzerindeki etkisi bu kadar sarsıcı olmamalı Mekselina.
Adım sesleri durduğunda eski bir hatıranın içinde dalgalanıyordum, sanki ayaklarım zihnimin çamuruna bulanmıştı ve çocuktum. Gözlerim yarı açılırken sert bir yatağın üstünde uzanıyordum.
"İyi misin?" Hızla doğruldum. Küçük bir kulübede olduğumu fark ettiğimde kalbim seyirdi.
"Mekselina?" Endişeyle karışık bir sesle bana kaşlarını çatarak bakan adama döndüğümde başımın döndüğünü hissettim.
"Sanırım," zar zor sesimi kazanarak konuştum. Daha fazla soru sorarsa cevaplarım olmayacaktı.
"Panik atağının olduğunu bilseydim uygulamalı ders vermeden önce seni tokatlardım," alayla karışık güldüğünde kaşlarımı çatarak Aaron'a baktım. Ters tarafımdan kalkıyordum ve bu adam kanımı daha fazla karıştırıyordu.
"Tokat atmak mı? Derini asfalttan toplamak mı istiyorsun?" diyerek tısladığımda gözleri irileşerek bana baktı. Ciddiyetle bakmaya devam ettim.
"Bir kadına el kaldıracak biri değilim," dediğinde omuz silktim. Konuyu değiştirebildiğim için iyi hissediyordum ama bakışlarım hala şüpheci bir şekilde üzerinde dolanıyordu. Elindeki siyah poşeti ve üzerinden gelen balık kokusunu anlamaya çalıştım. Aramıza derin bir sessizlik çökerken tuhaf bir bakışmayla birbirimize bakıyorduk. Sessizliği bozan ilk o olmuştu.
"İçinden sövdüğüne o kadar eminim ki," dedi kafasını iki yana sallarken, gerginlik anlık dağılırken kendimi tutamayarak kıkırdadım. Geriye doğru bir adım attığında şaşırarak bana baktı.
"Kalıbıma basarım hepsini anlamışsındır," dedim gülmeye devam ederek.
"Seni güldürebileceğimi hiç tahmin etmezdim," dediğinde bakışlarını kaçırdı. Tok sesinin aksine ses tonu daha zayıf çıkıyordu. "Ne tuhaf, hep kavga ederiz diye düşünüyordum," dediğinde sesi samimiyetten uzaktı.
"Aaron Petrova, yalnızca insanları tehdit ettiğimi sana düşündüren nedir?" dedim sırıtmamı engelleyemeyerek.
"Cümlelerinin sonunda tekmelemek, asfalta yapıştırmak ya da mezar açmakla ilgili olduğu için olabilir mi?"
Mezar açmak, dediğinde ergen bir kız gibi davrandım ve kaçtım.
Siluetini kaybetmiş bir beden gibi kendimi ruhsuz ve soğuk hissederek kendimi hızla dışarı attığımda arkamda bıraktığım adamın ne düşüneceğini umursamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELİMELER
General Fiction"Bana bir meleğin kanatlarını çalmışsın gibi baktılar; o ise, hep sırtımda varmış gibi bana inandı." 🎭 Lütfen, izin ver aşkım, her nefesini ensemde hissedeyim. Lütfen... Nefesini hiçbir şey örtmesin. O gece yağmur hiç durmadı, sokağımın sonundaki...