"Burada dinlenelim" dedi Agenor ormanlık alanda bir saat yürüdükten sonra Eliot'a. Güneş batmak üzereydi. "Biraz odun topla, soğuktan hasta olmak istemiyorum" dedi Agenor ve bir ağaca sırtını yaslayarak uyumaya başladı. Eliot neden kendisinin toplamadığını sormaya daha yeltenmeden o askeri nasıl öldürdüğünü hatırlayarak odun toplamaya gitti. Çok fazla uzaklaşmasına gerek kalmadan bir kaç kurumuş dal parçası toplayarak kamp alanına geri döndü. Odunları bir araya koydu ve ateş yakmak için bir kalın bir de ince odunu eline alarak düz bir hale gelene kadar hançeriyle odunları kesti. Etraftan biraz kuru ot toplamak için birkaç adım uzaklaşıp geri döndü. Hançeriyle kalın olan odunu biraz oyduktan sona kuru otları oyuğun etrafına yerleştirdi ve ince odunu oyuğa yerleştirerek elinde hızlıca döndürmeye başladı. Birkaç uzun dakikadan sonra oyukta biriken korların üzerine kuru otları koydu. Otlar yandıktan sonra odunların altındaki diğer otların yanına yerleştirerek ateşin yanmasını bekledi. Ateş yandıktan sonra sırtındaki küçük çuvalı çıkarıp bir şeyler atıştırdı ve o da bir ağaca sırtını yaslayarak uykuya daldı.
Eliot gözlerini açtı "o ses de neydi?" dedi kendi kendine, hava hala alacakaranlıktı. Gözleri hemen Agenor'u aradı ama ortalıkta yoktu. Ayağa kalktı ve sese doğru ilerlemeye başladı. Eliot dokuz askerin ateşin etrafında gülüştüklerini görünce vücudu hemen gerildi. Kaçmak için arkasını döndü, yavaş adımlarla ilerlemeye başladı. "Çıt", ayağının altındaki dal kırıldı. Askerlerden ikisi başını bu tarafa çevirerek ayağa kalktı. "Hey sen, olduğun yerde kal evlat!" dedi askerlerden biri. Eliot arkasına bakmadan koşmaya başladı. Askerlerden daha hızlı olduğu için şükretti ve koşmaya devam etti.
"Atlatmış olmalıyım" dedi Eliot bir ağaca yaslanıp nefes almaya çalışırken. "Çıt." Eliot hemen arkasını döndü. "Şimdi nereye kaçacaksın evlat!" dedi asker sırıtarak Eliot'a yaklaşırken. "Neden ortadan kayboldun ki!" dedi kendi kendine Eliot Agenor'u düşünerek. "Buradayım" dedi Agenor Eliot'un arkasından gelirken "ve senin babanın ve annenin katillerinden kaçtığını görüyorum." Eliot gerçekten de anne ve babasının katillerinden kaçtığını düşününce kendisine sinirlendi ve hançerini çıkardı. "İntikamımızı ben alırım" dedi Agenor korkutucu bir şekilde sırıtarak "sen biraz geride bekle."
Agenor Eliot'un yanından geçerek askere bir kaç adım kala hançerini askerin gövdesine fırlattı ve hançer askerin karnına saplandı. Agenor koşarak hızlı bir şekilde askerin karnındaki hançeri çıkardı ve karnındaki kanamayı durdurmaya çalışan askerin seri bir hamleyle boğazında büyük bir kesik açtı. "Hepsini pişman edeceğiz" dedi Agenor daha asker yere düşmeden Eliot'a bakarak. Ormanın içinde sessizce ilerlemeye başladılar. Agenor iki askerin yan yana etrafa bakarak kendinden tarafa geldiğini gördü ve sessizce yaklaşmalarını bekledi. Bir iki adım mesafe kaldıktan sonra ileri atılarak hızlı bir şekilde sağdaki askerin boğazını kesti, diğer asker hemen sol yumruğunu Agenor'un suratına doğru savurdu ve diğer eliyle kılıcını çıkarmaya yeltendi. Agenor hançerini gelen yumruğa doğru aynı açıyla savurdu, hançer askerin bileğine kadar girdi ve asker daha acı feryadına başlayamamışken Agenor askerin belindeki kılıcı çıkarıp kalbine sapladı.
Eliot bunca vahşeti izledikten sonra asla Agenor kadar iyi savaşamayacağını anladı ama beklemek yerine yardım etmek istiyordu. Hançerini çıkardı ve Agenor'un peşine düştü. Bir asker daha kendilerine doğru hızlı adımlarla geliyordu. Eliot tam atılacakken Agenor omzundan yakalayarak askerin çıkarmış olduğu savurmaya hazır kılıcını göstererek "dikkatini dağıtmalıyız" dedi. Agenor yerden bir taş alarak kendilerinden ters yöne doğru askerden daha öteye fırlattı. Asker hemen arkasını döndü ve kılıcını havaya kaldırdı. Agenor hemen atıldı. Askerin sol bacağının kaslarını keserek dengesini kaybetmesini sağladı, asker diz çökünce hançeri hiç gecikmeden gözüne sapladı.
Bir süre sessizce yürüdüler ama hiçbir asker ortalıkta yoktu. Eliot'un onları ilk defa gördüğü yere geldiklerinde diğer beş askerin kamp ateşinin etrafında oturduklarını gördüler. Agenor bir süre askerlere bakarak düşündükten sonra askerlere en yakın ama en karanlık olan yere doğru sessizce gitmeye başladılar. Agenor'a sırtı dönük iki onların karşısında üç asker oturuyordu. Agenor eline bir taş aldı ve ateşin ışığında görünmeyecek şekilde kendilerinden olabildiğince uzak bir yöne fırlattı. Askerler bir süreliğine dondular ama Agenor'un beklediği fırsat bu değildi. Agenor'dan tarafta ki askerlerden biri işaret verdi ve karşısındaki iki kişi ayağa kalkarak sesin geldiği yere doğru gittiler. Agenor'un beklediği fırsat şimdi gelmişti, sessiz bir şekilde işaret veren askere doğru yaklaştı. Hançerini eline aldı, hızlıca askerin saçından tutarak geriye çekti ve boğazını kesti. İki asker aynı anda ayağa kalktılar ama daha kılıçlarını çekemeden Agenor hançerini karşıdaki askerin kafasına fırlattı ve alnının ortasına hançer saplanan asker dengesini kaybederek geriye doğru yıkıldı. Agenor solundaki askere daha dönerken suratında patlayan yumruk darbesiyle yere serildi. Eliot ileri atılarak ayakta kalan askerin kalbine hançerini savurdu ama hançer askerin içinden geçerek sanki savurduğu yerde hiç kimse yokmuş gibi yalpalanarak yere kapaklandı. Asker kılıcını Agenor'un üstüne savurdu ama Agenor son anda sağa doğru yuvarlanarak diğer askerin kafasından hançerini çekip aldı. "Gel bakalım" dedi Agenor yere kan tükürdükten sonra askere sırıtarak. Asker hızla ileri atılarak kılıcını savurdu ama Agenor'a göre bu askerler fazla hantaldı. Agenor yuvarlanarak askerin bacak kaslarından birini kesti ve asker daha yere düşmeden boğazına hançeri sapladı.
Agenor arkasını döndüğünde iki askerin şok olmuş bir şekilde ona baktığını gördü. Savaşacak enerjisi kalmamıştı. Askerlerin korkup kaçmalarını umarak hançerini yerde yatan cesetlerden birine silip korkunç bir şekilde sırıtmaya başladı. Askerin biri kendine geldi ve kılıcını çıkararak Agenor'a doğru koşmaya başladı. Agenor yerden bir eline kılıç alıp diğer elindeki hançeri askerin bacağına fırlattı ve koşmaya başladı. Bacağına hançer saplanan asker bacağını tutarak kafasını hançere çevirdi. Agenor askerin kılıcını indirmesiyle daha çabuk sonlanacak bir kavga için onun adına üzülerek askerin kafasını gövdesinden ayırdı. Agenor ayakta kalan son askere doğru bakarak "bu kaçman için son şansın!" dedi ve askerin bacağındaki hançeri çekip aldı. Asker elini kılıcına attı ama bir süre cesetleri izledikten sonra yavaşça geri çekilerek uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Biz
Mystery / ThrillerYalnızlığın ortaya çıkardığı bir hastalık ve o hastalığın ortaya çıkardığı güçlü bir ırk.(Yalnız kitabının devamıdır.)