-anlaşma-

70 62 11
                                    

"Kimse hareket etmesin" dedi komutan askerlere sinirli bir şekilde bakarken "onları tekrar aramak istemiyorum." Komutan bir kaç adım ileri çıkarak "sizi savaşırken görmeyi o kadar istiyordum ki" dedi ve meydanı onlara bıraktığını göstererek gülümsedi. "Efendin olmadan duramıyorsun değil mi?" dedi Agenor Athos'a küçümseyici bir şekilde gülerek. "Benim tek bir efendim var" diyerek koşmaya başladı Athos. "Vardı, ben öldürmeden önce" dedi Agenor, hançerini kemerine geri koydu ve Athos'a doğru koşmaya başladı.

"Onun öldüğünü mü sanıyorsun?" dedi Athos ve kılıcını tüm gücüyle savurdu. Agenor kılıcın üstünden zıplayarak Athos'un omzuna ayağını bastı ve tüm gücüyle askerlerin üstünden karşı tarafa atladı. Agenor bir kaç saniyede gözden kayboldu. Athos komutanına bakarak "ben hallederim" dedi ve bıçağını ağaçtan çekerek askerlerin arasından geçip gözden kayboldu.

"Benden kaçabileceğini düşünmüyordun değil mi?" dedi Athos ağaca sırtını yaslamış olan Agenor'un karşısında belirdiğinde. "Kaçmaya çalışmıyordum" dedi Agenor hançerini kemerinden çıkarırken "sence ben seni öldürürken komutanın sadece izler miydi?" Athos sinirlenerek kılıcını çekti ve Agenor'a doğru koşmaya başladı. Agenor hançerini Athos'a fırlatarak koşmaya başladı. Athos hançerden kaçmak için kendini bir adım sola attı ama Agenor'un yumruğu Athos'un suratında patladı. Athos kendini yerde buldu ama hemen ayağa kalktı. Agenor koşmaya devam ederek hançerini eline aldı ve arkasını dönüp tekrar fırlattı. Athos arkasını dönerken hançerin hızla ona doğru geldiğini gördü ama bu sefer kaçamadı. Hançer Athos'un omzuna saplandı. Athos kılıcını düşürdü ama daha omzundaki hançeri çekmeye çalışamadan Agenor Athos'un omzundaki hançeri çekip aldı. Agenor bu işi çabuk bitirmek için hançeri doğrudan Athos'un boğazına savurdu.

Athos kemerinden bıçağını çıkararak hançere vurdu, ardından hızlı bir şekilde Agenor'un boğazına bıçağını savurdu. Agenor kendini geri çekerek "bu kadar eğlence yeter" dedi ve ileri atıldı. "Gel bakalım" diyerek bıçağını Agenor'un kalbine doğru savurdu Athos. Agenor bıçağın altından geçerek önce sol bacağının sonra sağ bacağının kaslarını kesti ve arkasına geçerek hançeri sırtına sapladı. Agenor "Benim dengim değilsin" diyerek hançerini sırtından çekip aldı ve tekme atarak Athos'u yüz üstü yere serdi. Agenor hançeri kemerine geri koydu, yerdeki kılıcı alarak Athos'un boğazına dayadı "efendini özlemişsindir" dedi.

"Dur!" dedi komutan arkalarından koşarak geldiğinde nefes nefese "yapma, ona ihtiyacım var, seninde öyle!" Agenor komutana bakarak "senin ihtiyacın umurumda değil, benim neden ona ihtiyacım olsun?" dedi ve Athos'a dönerek kılıcı boğazına biraz daha bastırdı. "Dur bekle, konuşmasına izin ver" dedi komutan nefesini toplayarak. Agenor Athos'a dönerek "bu kadar önemli ne biliyor olabilirsin?" dedi. Athos elini kılıcı kenara çekmek için uzattı ama Agenor kılıcı biraz daha bastırarak "konuş!" dedi. "Bunu duyduğuna sevinmeyeceksin" dedi Athos kan tükürdükten sonra Agenor'a bakarak "Kralımız yaşıyor."

"İmkansız" dedi Agenor şaşırmış bir şekilde Athos'a baktı "kılıcımı bizzat kalbine sapladım." "Onu hissediyorum" dedi Athos ve gülerek devam etti "o yaşıyor ve bir gün senin için gelecek." Agenor kılıcı yere attı ve kemerinden hançerini çıkararak Athos'un sol bacağına sapladı. "Bana onun nerde olduğunu söyle!" dedi Agenor Athos'un gözlerine bakarak "onu önce ben bulmalıyım."

"Henüz bir bedende değil ama elbet bir bedende ortaya çıkacak," dedi Athos Agenor'un hançerine bakarak "o zaman onu ilk kim bulur sanıyorsun." "Afedersiniz ama ben size bir anlaşma sunabilirim" dedi komutan "fark etmemiş olabilirsiniz ama etrafınızda kılıcını çoktan çekmiş yüz askerim var." Agenor hançerini Athos'un bacağından çıkararak "konuş bakalım" dedi. "Teklifim şu, üçümüzde kralınıza ulaşmak istiyoruz eğer o sizi yani halkınızı tekrar bir araya toplarsa bizim için bir tehdit olabilir o yüzden onu, bunu yapmadan önce bulmak istiyorum, anladığım kadarıyla biriniz onu öldürmek diğerinizde ona destek olmak istiyor, kralınızı bulana kadar kimsenin ölmesini istemiyorum, özelliklede her yerinde yarayla yerde yatan Athos'un" dedi komutan askerlerden bir kaçına onu hemen kaldırmalarını söyleyerek "o benim önemli bir askerim ama sen onu fazlasıyla yaraladın, bu yüzden onun görevlerini hem o iyileşene kadar hem de kralınız ortaya çıkana kadar sen yapacaksın." 

"Diz çöküp biat etmemi de ister misin?" dedi Agenor alaycı bir bakışla" anlaşma falan yok, yolumdan çekilirseniz onu kendim bulurum." "İlk olarak eğer anlaşma yapmazsan Athos'a yaptıkların için bedel ödersin ikinci olarak senle ben müttefikiz ikimizde kralın ölmesini istiyoruz, etrafına bak ve hangi seçeneği istiyorsan bir daha düşün" dedi komutan ve kollarını yanlara açarak askerlerini gösterdi. "Beni öldürebilirsin ama geri döneceğimi biliyorsun" dedi Agenor anlaşmanın şartlarının uygun ama yine de tek kalmak istediğini bildiği için. "Dediğin gibi geri dönebilirsin ama kim bilir ne zaman? belki bir gün torunumla savaşırsın" diyerek kahaka attı komutan "seçim senin." Agenor komutanın haklı olduğunu biliyordu bu anlaşmanın kendisi içinde iyi olacağını düşünerek "tamam seninle anlaşırım" dedi ve hançerini kemerine yerleştirdi.

Agenor'la birlikte komutan ve bütün askerler saraya döndü. Komutan o gün Agenor'un dinlenmesine izin verdi ama ikinci gün yanına çağırarak yakın zamanda savaşa gireceği düşman krallığın en önemli demircisini öldürmesini istedi. "Senden emir almam" dedi Agenor komutana bakarak "geçmiş de olsa ben bir vezirim neden beni doğrudan kralına götürmüyorsun." "Ne için, öldürmen için mi?" dedi komutan yüksek sesle kahkaha atarken "hem sana emir vermiyorum bu yaptığımız anlaşmanın bir parçası, Athos'un görevlerinde suikastçılık da var hatta açık ara krallığın en iyi suikastçısı Athos'tur savaşçısı da öyle yani öyleydi, bu yüzden bu görevi yapmak zorundasın."

Agenor uzun bir yolculuğa çıkıp gizlice düşman krallığa girdi ve demirciyi bulup öldürdü. Kaçmayı düşündü, aslında demirciyi öldürmeden önce bu krallıkta yaşamayı bile düşünmüştü ama amaçlarını bilen ve ona yardım edecek kimse yoktu etrafında bu yüzden kendi krallığına geri döndü. Kale surlarından birinin üzerine yatarak alacakaranlık gökyüzünü seyretmeye başladı. "Nerelerdeydin?" dedi Agenor Eliot'a "seni çoktan unutmuşum." "Emin değilim, ne zaman senden uzaklaşsam tekrar senin yakınında buluyorum kendimi ama biraz odaklanınca yanına gelmeyi başardım" dedi Eliot Agenor'un yanına yatarak "bir şey sorabilir miyim?" "Sor bakalım" dedi Agenor karanlığa bakmaya devam ederek. "Sen çok iyi bir savaşçısın yani bir sürü askeri... demek istediğim şu, kralınız senden daha güçlüyse onu nasıl öldüreceksin?" dedi Eliot gözlerini karanlıktan çekip Agenor'a bakarken. "Onu hazırlıksız yakalamam gerekiyor eğer karşı karşıya gelirsek hiçbir şansım olmaz" dedi Agenor. "Son bir şey, kralınızın bir adı var mı?" dedi Eliot. "Bütün Einar'lar ona efendim yada kralım gibi sıfatlar kullanarak hitap eder ama ben onu bütün Einar'lardan daha önce tanıyordum, o benim tek dostumdu bende onun tek dostuydum" dedi Agenor ve gözlerini karanlıktan çekip Eliot'un gözleriyle buluşturarak "onun adı İgor, Kral İgor."



BizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin