Koşar adımlarla otele girdiğimde nefes nefese kalmıştım. Üstelik eve taksiyle gitmek zorunda kalmıştım ki bu bana biraz pahalıya mal olmuştu.
Resepsiyonu hızlıca geçtim ve merdivenlerden koşarak çıkıp birinci katta ki WC'ye girdim. İçeride kimsenin olmadığına emin olduktan sonra seri hareketlerle soyundum. Çantamdan çıkardığım kırmızı dantelli iç çamaşırlarımı ve siyah delikli diz üstü çorabımı giydim *ki çoraplardan nefret ederim! Erkeklerin aptal seks zevki işte* Son olarakta sim işlemeli, göğüs dekolteli mini elbisemi giydikten sonra saçlarımı kabartarak makyajımı yaptım. Platform topuklu ayakkabımı giyip, maskemi de taktıktan sonra artık hazırdım. Saate baktığımda daha 6 dakika vardı. Kendimden emin adımlarla kıvırtarak WC'den çıktım.
Her zamanki odaya geldiğimde yüzüme sahte bir gülümseme takınarak kapıyı tıklattım. İçeride bir hışırtı duyuldu, tahta zeminde ayak sesleri yankılandı ve 2 saniye içinde kapı sonuna kadar açıldı. İçeri girdim. Kalın perdeler çekilmiş ve odaya karanlık bir hava verilmişti. Yerlerde gül yaprakları ve minik mumlar vardı. Şok olmuştum. Üstelik yatağın üzerinde de kırmızı güller vardı. Kapının kapanmasıyla arkama döndüm. Koskoca holding sahibi Kenan Akbulut'un oğlu Cem Akbulut bana özel jest yapmıştı. Daha kim olduğumu bile bilmediği halde, sadece 5 veya 6 keredir bu işi yaptığımız halde hem de. Gerçek ismi mi bile bilmiyordu ki? Yoksa biliyor muydu? Bilse bile neden böyle birşey yapsındı ki? Kafamda binlerce soru işaretleri oluşurken ona doğru ilerledim. Vücudumu ona tamamen yaslayarak bir elimi boynuna doladım. Dudaklarına doğru yaklaşırken, 2 santim kala durdum ve gözlerinin içine bakarak konuştum.
"Yanlış odaya mı geldim? Genç ve yakışıklı bir adamla buluşacağım sanıyordum."
"Doğru adrestesin bebeğim."
"O zaman bu jestini neye borçluyum?" diyerek elimi yüzüne götürdüm ve baş parmağımı dudaklarına sürttüm. Bir kolunu beline sarıp beni kendine daha da bastırdı, diğer eliyle kalçamı avuçlayıp dudaklarıma hafif bir öpücük kondurdu.
"Aklımı başımdan alıyorsun, Çakır. Seni düşünmeden edemiyorum." Bir öpücük daha kondurdu. "Ahh. Meleğim beni baştan çıkarıyorsun!" Ah. Tamam hakkımda hiçbir şey bilmiyordu, çok şükür!
Kıkırdayarak iki elimi de boynuna doladım. Yanağımı yanağına yaslayarak fısıltı halinde konuştum.
"Benim işim bu zaten. Seni baştan çıkarmak."
"İşini layıkıyla yapıyorsun bebeğim." dedi hınzırca gülerek.
"Daha ne kadar konuşarak vaktimizi boşa harcayacağız?"
"Merak etme. Bu da ücrete dahil." Kaşlarımı çattım.
"Demek istediğim bu değildi."
"Biliyorum Gizemli Kız. Sadece seni sinirlendirmek tuhaf bir şekilde hoşuma gidiyor." Tek kaşımı kaldırdım ve gülerek cevap verdim.
"Yoksa yakışıklı prensimiz, genç ve gizemli kıza aşık mı oluyor?" Tabi ki ciddi değildim bunu söylerken. Vereceği cevabında ciddi olmamasını umuyordum.
"Ahh.. Hayır bebeğim. Ben aşık olmam. Sadece seni becermeyi seviyorum! Hatta seni ömür boyu yanımda tutabilirim. Beni heyecanlandırıyorsun." İçimde ufak bir rahatlama hissi olsa da yine de tedirgindim. Bu işi severek yapmıyordum ama bana aşık olması fikri her ne kadar enterasan olsa da beni işimden edebilirdi. Ki haftada 6.000 TL kazanıyorsanız bunu sizde istemezdiniz.
Ben bu düşüncelerle boğuşurken, birden beni kucağına alarak yatağa doğru ilerdi. Yere yavaşça indirdi ve ellerini omzuma koyup beni hararetle öpmeye başladı. Ona karşılık verirken bir yandan da gömleğinin düğmelerini çözüyordum. Tek hareketle gömleği üstünden çıkarıp yere fırlattı. Bir elini belime, diğer elini kalçama koyarak kalçamı okşamaya başladı. Bende göğsünü okşayarak hareketine karşılık verdim. Beni ani bir hareketle yatağa doğru itti ve üstüme uzanarak sertçe öpmeye devam etti.
---
İkimizde nefes nefese kaldığımızda yanıma uzandı ve gözlerini kapatarak gülümsedi. Ne düşünüyor bilmiyordum. Umurumda da değildi zaten. Kesinlikle bu durumdan hoşlanmıyordum ama kimse beni tanımadığı sürece bu iş benim için idealdi. Haftalığı 50 TL olan bir cafede parttime çalışmaktan daha idealdi hem de. Çünkü 50 TL bakmak zorunda olduğunuz kardeşinizin okul masrafları, kendi okul masraflarınız, kira ve mutfak masrafınıza yetmiyordu. Ha bi de faturaları da unutmayalım! Bu durum benim için bir seçenek bile değildi ama bir şekilde hayata devam etmek zorundaydım. Kendim için değilse bile küçük kardeşim için. Hayatta başka hiç kimseniz olmadığında, olan kişiler için savaşmak ve ayakta kalmak mecburiyetinde hissediyordunuz kendinizi. Ve benim hayatımda bu kişi sadece kardeşimdi..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇAKIR
Novela JuvenilAdımlarını iyice hızlandırdı. Takip ediliyordu. Cebinden telefonunu çıkararak saate baktı,19.46. Sevgilisiyle buluşacaktı fakat hala anlayamıyordu. Bu karanlık, ıssız ve hiç tekin olmayan sokaklarda ne işleri vardı? Telefon konuşmalarını düşündü. Bö...