Y.A | 27.Bölüm 🐝

2K 210 134
                                    

Heeeey ben geldim 👀

Şarkıyı kesinlikle dinleyin 😘

Yorum + Voteye çökerseniz sevinirim Y.A tredlerde olmalı 👉❤️👈

*İyi okumalar*

Hilal'den

3 gün sonra...

Dünya gerçekten büyük müydü?

Büyük olsaydı 7 milyar insandan onunla karşılaşma ihtimalim var mıydı?

Tüm doğrularımı yıkan bu adam neden hayatımdaydı?

Sorularıma vermek istediğim yanıt çoktu ama dudaklarımdan çıkacak kelimeler için gücüm yoktu. Hayatım boyunca kendimi çok nadir zamanlarda çaresiz hissetmiştim ama bu adamla tanıştığımdan beri en çok hissettiğim duyguydu.

Çaresiz hissediyordum çünkü bende ne hissettiğimi bilmiyordum. İnsan kendinden bile nasıl kaçabilirdi?

Dediklerinden sonra tek yaptığım şey arkamı dönüp gitmek olmuştu. Tek bir laf söylemeden çekip gitmiştim ve o günden beri onu görmüyordum. 3 gündür ortada yoktu bunun sebebinin benimle ilgili olduğunu düşünsemde Elçin önemli bir iş olduğunu o yüzden gelmediğini söylüyordu.

Açıkçası umrumda bile değildi, ondan uzak olmak akıl ve ruh sağlığım için en iyisiydi. Ona vermediğim tüm cevaplar gittikçe çoğalırken yakında köşeye sıkışacağımı hissediyordum.

Kendimden bile kaçamazken ondan nereye kadar kaçacaktım?

Hoşuma gitmeyen soruyla inleyip başımı koltuğa yasladım. Lanet olsun niye böyle olmak zorundaydı ki!

"Artık anlatsan mı?"

Koltuğa oturan Elçin'le başımı hafifçe kaldırdım. Onu anlamamazlıktan gelmek için "neden bahsediyorsun?" Desemde bakışları benden kurtulamazsın diyordu.

"3 gündür bir tuhafsın. Kendi kendine öylece dalıp sonrada artık ne düşünüyorsan başını duvarlara vuracak hale geliyorsun, Hilal ne oluyor?"

Ona uzunca baktım, yalan söyleyip geçiştirebilmek istedim ama bunu yapacak gücü bulamıyordum. Kafamın içi o kadar karışıktı ki birde bunu yalanlarla doldurmak istemiyordum.

"Elçin sen nasıl anladın?"

Sorumla kısa bir an kaşlarını çattı. Ne demek istediğimi anlamaya çalışıyor olmalıydı. "Neyi nasıl anladım?" Beni anlamaması normaldi çünkü ben anlatmakta zorlanıyordum.

"Ne bileyim mesela aşk... Yani nasıl oluyor o?"

Sözlerimle gözlerinde bir şaşkınlık gördüm. Neye şaşırdığını anlamazken bir anda güldü.
"Sen bu yaşına kadar hiç aşık olmadın mı?" Boğazımda hissettiğim düğümle gözlerimi kaçırdım.

Yani yaşadığım küçük flörtler olmuştu ama bu aşk olsaydı şuan yanımda olmaları gerekmez miydi? Ya da onlarla birlikteyken delicesine heyecanlanmam, midemin içinde kelebekler olması gerekirdi.

"Fransa'da bir kaç kez yemeğe çıktığım, iyi anlaştığım insanlar oldu ama bunlara aşk demem için ne olması gerekiyor?"

Elçin ciddi ciddi sorduğumu anlayınca kendini toparlayıp dudaklarını büzdü. "Ne bileyim mesela onunla olduğunda vaktin yavaşladığını hissedersin, sanki sadece siz olursunuz. Seni öptüğünü iyi hissedersin ve daha fazlasını arzularsın. Onu sadece kalbinde değil tüm benliğinde hissetmek istersin." Dediklerini düşünürken bunları hissettim mi diye sorgulamaya başladım.

"Ya ondan nefret ediyorsan? Yine de bunları hisseder misin?"

Elçin bir an durdu ve bana uzunca bakmaya başladı. "Ambivalans denir ona, yani hem o kişiye karşı sevgi hemde nefret duymaktır." İlk defa duyduğum terimle sinirlerim bozulmuştu. Hayır ben ona sevgi falan duymuyordum.

Yaban Arısı | Sınır Serisi IHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin