Y.A | 3.Bölüm 🐝

6.2K 487 126
                                    

Gece kuşları merhaba! 💁

Sınır tanımayanların hikâyesinin 3.Bölümüyle karşınızdayım. 💃

Multimedya: Bırakman Doğru Mu? - Anıl Piyancı, Zeynep Bastık

*İyi Okumalar*

Hilal'den

Kendi ellerimle girdiğim bu cehennem şuanda nefes alabildiğim tek yerdi.

Her nefesimde içime yerleşen kör ateş beni alev alev yakmayı beklerken sadece küçük bir kıvılcım bekliyordu.

O kıvılcım geldiğinde ya ben bu cehennemi yakacaktım ya da o beni...

Yağan yağmur pencereye çarpmaya devam ederken ilkbahar yağmuru çiçekler için bir müjdeydi. Onlar açarken ben soluyordum.
Sabaha kadar tükenen gözyaşlarım artık akmaya bile tahammül edemiyordu.
Ben birini öldürmüştüm ve korkak gibi saklanıyordum. Aklım bu fikri sindiremezken elimi cama vurup bağırdım.

"Hepinizin Allah belasını versin!"

Gece lambasını duvara fırlatıp etraftaki eşyaları devirdim. İçimdeki çaresizliği dindiremezken yere çöktüm.

"Ben katil olamazdım..."

Kafamı duvara her çarptığımda her şeyi geri almayı isterken aklım "katilsin!" diye bağırmaya devam ediyordu.

"Hilal aç şu kapıyı!"

Elçin kapının ardından bağırırken tepkisizce duvara bakıyordum. "Yardım edin!" kapı yumruklanmaya devam ederken gözümü kırpmadan duvara bakmaya devam ediyordum.

"Aç şunu! Senin şımarıklığınla uğraşamam!"

Duymak istemediğim sese bile tepki veremezken dudaklarımdan tek dökülen şey;

"Ben katil değilim"

Tekrar tekrar fısıltım sadece gerçeği gösterirken kopan gürültünün ardından ilk kafamı vurduğum duvar ondan sonrada çöktüğüm yer yok olmuştu. Bedenimin havalanmasıyla gözlerim cehennemi andıran kahvelerle buluşmuştu. Tepkisizce baktığım kahvelerin varlığını kabul etmek istemiyordum. Bedenimin yatağa yatırılmasından sonra üstümdeki ellerden kurtulmuştum.

"Hiç iyi görünmüyor!"

Bedenim hareket edemezken gözlerim ve bilincim açıktı. Bu en son babamın ölümünde olmuştu. "Bir tür travmatik nöbet geçiriyor sanırım. Halk dilinde inme indi deniliyor" duyduğum sese bir ses daha karışmıştı.

"Sakinleştirici işe yarayabilir"

Herkes fikrini söyledikten sonra bana bakan kahveler bir türlü gözlerini üzerimden çekmiyordu. "Ömer sen sakinleştiriciyi yap Elçin sende yanında dur" dedikten sonra odadan çıktı. Harekat ettiremediğim bedenim tamamen karıncalanmıştı.

"Kıza bildiğin inme indi ya la. Vallahi güçlü kız başkası olsa intihar falan ederdi."

Bu sesin Ömer'e ait olduğunu ayrıştırırken Elçin "boş konuşma Ömer, git sakinleştiriciyi getir. Kız biraz dinlensin" diyerek onu odadan postalamıştı.

Sakinleştiriciye ihtiyacım yoktu. Benim ki sadece öfke nöbetiydi. Birazdan bana ağır gelen bedenimin düzeleceğini biliyordum. Yinede sakinleştirici fena fikir değildi. Kafamı dağatacak her şeye vardım. Yavaş yavaş karıncalar yok olurken kasılan bedenim kendine gelmeye başladı.
O sırada Ömer gelip iğneyi hazırlamıştı.

Yaban Arısı | Sınır Serisi IHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin