14 | Randevu Problemleri

32 5 14
                                    

Barry Allen, kalpleri Dr. Mankind'a karşı inançla dolu olan müritlerin arasında oturuyordu. Oturduğu yerin genel mimarisini bir türlü kabullenemiyordu. Üst katlarda Mankind'ın kendi işini gördüğü ofislerin yapısı ile o an oturduğu yerin mimarisi uyuşmuyordu. Burası yüksek tavanlı, kapı değil kemerli geçitleri olan, tarihi bir yapıya özenilmiş gibi tasarlanmıştı. İnsanlar ayakkabısı olmadan dolaşıyor, kimisi Mankind'a olan sevgisini dua ile yatıştırıyor kimisi ise grup terapisi yaparak Mankind'ın nasıl onların hayatlarını kurtardığını sırayla anlatıyorlardı.

Tüm bunların ortasında Barry, herkesten uzakta kalan bir masaya oturmuştu ve herkese sunulan konserve fasulyeden yiyordu. Porselen tabağındaki, turuncu suda yüzen fasulyelere bakıp kaşığıyla oynuyordu ki karşısına kızıl saçlı bir kadın oturdu.

Sierra Wilson...

Kadın, oturur oturmaz uzakta kalan müritlere bir bakış attı. Barry o bakışın anlamını net olarak çözümledi. Kadın, tüm müritlerden nefret ediyordu ve o an orada bulunmak istemiyordu. Kadının böyle düşündüğüne o kadar emin oldu ki sorma ihtiyacı hissetmedi. Lakin kadını görmesiyle en son yan yana durduklarında yaptıkları şey aklına geldi ve genç adamın yüzü asıldı.

Çevresine karşı her daim tetikte olan Sierra bunu fark etti. "Ne oldu?" dedi. Kadının sormasını beklememişti Barry. İlk başta yanlış duyduğunu sansa da kendini çabuk toparladı.

"Ben... şey..." Bunu orada söylese mi bilemedi.

"Oradaki gençleri öldürmemiz gerekiyor muydu?" diye içinde tuttuğunu söyledi genç adam.

Kadın, cahilce bir laf duymuş gibi baktı Barry'e. "Tabi ki gerekiyordu. Öyle gücü olan çocuğu başka bir şekilde kontrol edemezsin."

Barry o anları yeniden düşündü. Sessiz olunması ve fazla kan dökülmemesi için hepsi boğularak öldürülmüştü. O ana kadar Barry ölü bir insan görmüştü görmesine. Şanslıydı ki o vakte kadar ölmekte olan, hayatta kalmak için çırpınan bir insan görmemişti.

Şansı ancak geçen geceye kadar onu kurtarabilmişti: Sierra, gençlerin boğazına sarılıp ince ve narin boyunları öldürmek üzere boğana kadar. Barry, öldürülen tüm gençlerin yanında olmuştu ve kadının o geceki tüm cinayetlerine tanıklık etmişti. Anlamıştı ki ölü bir insan görmek, ölmekte olan bir insan görmenin yanında bir hiçti. Ölüler birer süs gibiydi, cansızlardı sonuçta. Belki korkunç ya da tiksinç ama hareketsiz. Ölmekte olan insanlar öyle değildi; yüzlerinin aldığı hal, gözlerindeki korku, vücutlarının titreyişi, çıkaramadıkları sesler. Barry o gece uyuyamamıştı.

Uykusuzluğu bir yana şimdi de sanki kendi boğazı sıkılıyor ve yemekler midesine ulaşamıyordu. Önündeki fasulyeden bir kaşık almak istese de yutkunamamıştı.

"Senin çocuk ya da kadın öldürmeme kuralın yok mu?" dedi Barry. Genç adamın o ana kadar tanıdığı tüm suikastçıların buna benzer kodları oluyordu.

"Önemli olan hedeftir ve hedefin neden hedef olduğudur. Gereksiz yere insan öldürmem," dedi Sierra. "Öldürdüklerim bir amaç uğruna olmalı."

"Bebek öldürdün mü?" dedi Barry. Kadın ne cevap verirse versin şaşırmayacaktı.

Kızıl saçlarını geriye attı kadın ve gülümseyecekmiş gibi yapsa da gülümsemedi. Önündeki bir fincan yeşil çaydan yudum aldı. "Henüz değil," dedi kadın. "Kulağına korkunç geliyor belki ama umurumda değil. Eğer bebeği öldürmek, diğer insanları kurtaracaksa ya da başka insanlara kazanç sağlayacaksa evet, öldürürüm. Sen bebek Hitler'i öldürmez miydin?"

"Bilmiyorum," dedi Barry ve önündeki fasulyeye baktı. Cevap onların arasında değildi.

Kadının dudakları arasından çıkardığı ufak bir ses üzerine Barry kafasını geri kaldırdı. Sierra çekici bir kadındı ancak kadının taşıdığı tüm o ölümcüllük, Barry'nin uzaklaşmasına neden oluyordu. Barry de tehlikeyi ve tehlikenin getirdiği cazibeyi bir noktaya kadar seviyordu ancak Sierra'daki şey başkaydı. İnsanların arasında gezen bir nevi kara delik gibiydi.

Adalet Tanrıçası || Wonder WomanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin