21

893 81 12
                                    

changbin

yaklaşık dört gündür uykusuz, onu görmeden ve ruh gibi gezmem dışında tatil normaldi. birde bizimkiler başımda durup beni mutlu etmeye çalışıyorlardı

'changbin bu gün havuz çok güzel diyorlardı hadi gidip yüzelim'

'istemiyorum hyunjin yorgunum'

'tanrı aşkına tatil diye geldik buraya. ayrıca dört gün önce para ödülünü siz kazandınız ne bu ruh hali böyle'

aklıma gelen şeylerle kafamı yastığa gömdüm

'sevgilimle tatilin keyfini çıkartmak yerine yaptığım işe bak'

minhonun sinirle söylediği şeyle kafamı kaldırdım. benim yüzümden kimse tatilden keyif almıyordu

'özür dilerim..çok özür dilerim hyung'

gözlerimden düşen yaşlara engel olamıyordum. kolay ağlayan biri olduğumdan veya şu anki ruh halimden midir bilinmez her şeye ve herkese ağlıyordum. normalde yaşlarımı kimseye göstermek istemezdim ben fakat kardeşlerime gösterebilirdim değil mi?

'hey ağlama tamam bir gün jisungtan ayrı kalırım bunun için neden ağlıyorsun ben bile ağlamıyorum'

'felixte seninle aynı durumda ne konuştunuz da olay böyle oldu hayır en son sevişiyordunuz her gün ne ara bu kadar duygusala bağladınız?'

felixin ismini duymamla yaşlı gözlerimi chana çevirdim

'felix çok mu kötü?'

'şey ben öyle demek istemedim-'

'o nerede?'

hyunjin minho ve chan önümde hazır ola geçtiğinde istekle onlara baktım

'söyleyemeyiz kesin emir aldık'

'ayrıca buluşursanız odamızı dağıtırsınız asla olmaz'

Aldığım cevapla hızla ayağa kalkıp kapıya yöneldiğimde hepsi bir anda kapının önüne geçmişti.

'olmaz changbin'

'çekilin önümden!'

sesimin otoriter çıkmasına özen gösterip açıkça onları uyardım

hepsi aynı anda kafalarını sağ sola sallamaya başladığında boşluktan faydalanıp odadan çıkmaya çalıştım. beni tutan kollarla ne kadar zorlasam da kapıya ulaşamıyordum

'bırakın beni dedim!'

ağladığım için sesim çatallı çıksa da umurumda değildi

'changbin lütfen'

'onunla konuşmam gerek diyorum neden bunu yapıyorsunuz. acı çekiyorum görmüyor musunuz?'

hıçkırıklarım odayı doldururken minhonun yaşlı gözlerini gördüm o da mı ağlıyordu

'zorlama artık hem ne diyeceksin ona bize bile anlatamıyorsun ona ne diyeceksin'

'beni yanlış anladın diyeceğim benimde sana karşı hislerim var diyeceğim sinirle söylememem gereken şeyler söyledim ve bedelini ödemeye hazırım diyeceğim.. ben.. ben ona üzülmemesini onun yerine üzüleceğimi söyleyeceğim.. o yüzden bırakın da gideyim artık!'

'changbin?'

gözümü kapıya çevirdiğimde dört gündür hasret kalığım yüzünü gördüm onun. anında yaşlar daha hızlı akmaya başlarken beni tutan arkadaşlarımı sıkıca kavradım tamam her şeyi anlatmam lazımdı fakat karşımda böyle dururken nereden başlayacaktım ki ayrıca herkes buradaydı.

felix bana doğru yaklaşırken minho hyunjin ve chan beni bırakıp geri çekilmiş ve yerde oturur konuma gelmemi sağlamışlardı.

felixte boyları eşitlemek için eğildiğinde yakın olan yüzlerimizden dolayı özlediğim kokusu burnuma doluyor ve kalp ritmimi bozuyordu

'biz çıkalım en iyisi'

seungmin herkesi dışarı çıkartıp kapıyı da üstümüze kapatmıştı

'felix ben-'

ellerini nazikçe yanaklarıma çıkartıp okşadı

'her şeyi duydum changbin'

yavaşça dudaklarıma yaklaşırken onu durdurdum utanıp geri çekileceği sırada kolundan utup mesafemizi korudum

'seni seviyorum felix bunu söylemek istedim'

'seni seviyorum changbin'

yavaşça kurumuş dudaklarını kendi dudaklarıma hapsettim. bu tarifsiz hissi her gün yaşamak istedim o anda 

***

Ayrılık pek sevmiyorum o yüzden en kısa sürede birleştirdim

《LEE YONGBOK | Changlix》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin