22

918 75 11
                                    

'uyan hadi changbin yemek yemeliyiz'

yavaşça gözlerimi açtığımda kollarım arasından bana şirince bakan sevgilime odaklandım. uykusuz geçen dört günün ardından onun kokusuyla uymak rüya gibi gelse de gerçekti.

'uyanmak istemiyorum'

'açlıktan öleceğim ben hadi'

kollarımdan ayrılmaya çalışsa da çokta başarılı değildi.

'kozumu kullanma zamanı geldi'

gözlerini kısarak söylediği şeyle tatlılığına gülümsedim. aniden dudaklarımda hissettiğim baskıyla gözlerim sonun kadar açıldı şokla gevşeyen kollarımdan fırsat bilerek ayrıldığında bende hızla kendimi toplayıp kolundan tuttuğum gibi yatakta altıma aldım bedenini gülüyordu.

'tüh be kanarsın zannetmiştim'

yavaşça yaklaşıp burnuna minik bir öpücük bıraktığımda eş zamanlı olarak gözünü kırpmıştı

'bu gün tatlı olmak için bir şeyler mi içtin yongbok'

kocaman gülümseyip ellerimi ensemde birleştirdi.

'yanındayım ya o yüzdendir'

ensemdeki kollarından yararlanıp ellerimi kalçasında birleştirip yataktan kalktık

'nereye gitmek istersiniz yongbok-shi özel şoförünüz olacağım' 

kahkaha atıp düşünür gibi yaptı ensemdeki ellerinden birini bırakıp

'kafeteryaya gitmek istiyorum o zaman'

'emriniz olur efendim'

odadan dışarı çıkmadan önce bir şey hatırlamış gibi beni durdudu

'böyle çıkmak senin için uygun mu binnie insanlar bizi görecek sonuçta'

beni düşünen sevgilime gülümsedim boynuna ard arda öpücüklerimi dizdim

'sen beni düşünüyorsun yoksa benim minik sevgilim'

kıkırtılar eşliğinde boynundaki kafamı geri çekti

'gerçekten soruyorum changbin istemezsen anlarım'

'felix insanların ne dediği umurumda değil bırak konuşsunlar iki güne unuturlar zaten neden gizli bir ilişki yaşayalım ki'

'haklısın'

kapıyı açıp otel odasından ayrıldıktan sonra asansöre ilerledim bir kaç insanı geride bırakırken felix utançla kafasını omuzuma yaslamıştı

'tamam indir artık beni changbin utanıyorum'

gülerek felixi yere bıraktım asansöre binip kafeteryaya inmiştik. bizimkileri görmemizle yanlarına ilerlemeye başlamıştık herkes bize endişeyle bakarken yanımdaki felixin elini elimin içine alıp parmaklarımızı kenetlemiştim ardından elimizi havaya kaldırıp gülümseyerek bizimkilere baktığımda hyunjin ve han sessiz kalmayı sevmediğinden alkışlamaya ve ıslık çalmaya başlamışlardı. bakışlar önce ikiliye sonra bize dönünce felix utançla başını eğdi elimiz hala havadaydı yere bakan suratına baktığımda gülümsediğini görmemle biraz rahatladım 

benden utanmasını istemezdim

ayakta daha fazla durmadan masaya ilerledik ve boş sandalyelerden birine oturduk

'sonunda sevgilisiniz değil mi?'

hyunjinin hevesle sorduğu soruya gülümseyip hala kenetli olan ellerimizi gösterdim ve eline minik bir öpücük kondurdum sevgilimin

'hepsi benim sevgilim sayesinde oldu'

hyunjinin ve minhonun aynı anda söylediği şeyle ikili birbirine bakıp sırıttı

'benim sevgilim derken jisung olmasa bir bok yoktu ortada'

'asıl seungmin olmasaydı şu anda burada hep beraber yemek yiyemiyorduk'

'asıl-'

'ikinizde susun artık'

jisung ve seungmin ikiliyi oturup birbirine gülümsedi

'hepimiz sayesinde'

'keşke hep beraber ban sevgili bulsanız ben sap kaldım'

chan sandalyesinde geri yaslanırken jeongin koluna yapıştı

'hyung eğer senin de sevgilin olursa kim benimle motivasyon konuşmaları yapıp ödevlerime yardım edecek?'

'hyungun hep burada jeongin-ah sevgili bulmadım hoş'

seungminin suratı düşerken hyunjine baktım seungmine bakıyor ve bir şeyler anlamaya çalışıyordu. ben hala onun gibi zeki birinin hala olayı anlamadığına şaşırıyordum.

'ben gidip yemek alayım malum bir kaç gündür düzgün yemek yemedim'

hızla ayağa kalkıp kalkmaya yeltenen sevgilim yerine oturttum

'ben alırım sen ne istediğini söyle sevgilim'

şirince gülümseyip istediği şeyi söylediğinde almak için biraz ilerideki self servis masasına gittim. istediği şeyleri alıp yerime dönecekken önüme geçen kişiyle durmak zorunda kaldım. yarışmadaki kızdı bu adı neydi sahi

'bir şey mi oldu?'

çünkü önüme geçip beni durduracak bi yakınlığımız olduğu söylenemezdi

'changbin cidden mi seni durdurmak için sebebe ihtiyaç mı var gel bizimle otur yalnız görünüyorsun'

'yalnız değilim sağol'

yanından geçecekken iki eliyle kolumdan tutup omuzlarını sallamaya başladı. şirin olduğunu falan mı zannediyordu şahsen japon balığından farkı yoktu şu an hele ki sarkıttığı dudaklarıyla

'hadi ama changbin bahane üretme bize katıl'

'neden senin gibi biri için yalan söyleyeyim ki yalnız olsam bile size katılmazdım ve bunu söylemekten çekinecek biri değilim'

tekrar hareket edecekken söylediği şeyle sinirle arkamı döndüm. dönmemle göz göze geldiğim sevgilim sinirle parlayan gözleriyle bana gülümsüyordu

'yoksa yalnız değilim diye mi istemiyorsun istersen başka bir masaya geçebiliriz binnie'

daha ilk günden nasıl sıçıp sıvayabilirsin changbin...

felix bize yaklaşırken hareket etmedim, edemedim normalde en masum duygularla bakan gözleri nasıl olurda alevler çıkacak kadar değişebilirdi ki.

《LEE YONGBOK | Changlix》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin