song; cem adrian, sena şener' yine mi yoliyi okumalar.... öpüyorum<3
***
Ben daha küçükken, ellerime henüz kan değmemiş, parmak uçlarıma kömür karası lekeler bulaşmamış, avuç içlerime tutuşturulmamışken mat silahlar, koca bir taştan farksız güçteki ağır silahlar, mermiler değmemişken ellerime, annem derdi bana,'beni sevdiğin gibi babanı, kardeşini de sev', severdim. Babam'ı severdim, annem mutlu olurdu, kardeşimi çok severdim, annem hep mutlu olur, saçlarımı beyaz, kırılgan elleriyle okşar merhametle, içlice, kokumu ciğerine çeke çeke öperdi saçlarımın arasını, 'afferin benim kuzuma.' derdi öptükten sonra, gülümserdim, annem gülüşüme gülerdi, ben onu gülümsettiğimden kendimle gurur duyardım, annemi hiç üzmeyeceğim yeminleri daha küçücükken dolanırdı dilime, her zaman da söylerdim anneme, 'seni hiçbir zaman üzmeyeceğim anne. Seni sevdiğim gibi babamı, kardeşimi, abilerimi, ablalarımı, amcalarımı, herkesi, tüm insanlığı, hayvanları, evinizin önünden ayrılmayan ayağı aksak sokak köpeğini, bizden süt alan, sana sıcak çorba getiren komşumuz Soehyun teyzeyi, hayatı, evreni tıpkı seni sevdiğim gibi sevecek, koruyacağım, ama hep, anne hep seni daha çok seveceğim, seni kalbime gömeceğim, orada yaşayacaksın sen, senin bana rahminde yuva verişin gibi bende kalbimde bir yuva vereceğim sana, üstelik dokuz ay gibi kısa bir süre kalmayacaksın orada, çok uzun yıllar kalacaksın, saçlarından bile daha uzun yıllar anne, sonsuzluk derler ya insanlar. işte sen sonsuza kadar kalacaksın kalbimde.' Annem sonsuza kadar kalbimin kaybettiği en büyük can parçam olarak kaldı yüreğimde, annem benim hayatımda açan ilk çiçekti, ilk aşkım, ilk yuvam, ilk acım, ilk vatanımdı annem. Hep söz verdim anneme, tutamadım, tutamadım sözlerimi çünkü gitmişti annem uzaklara, sonsuzluğa gitmişti beni, sonum olacak hayatta tek başıma bırakıp, can ikizi dediğim kardeşim gibi, omuzlarım, ardımda duran koca bir dağ bildiğim babam gibi gitmişti annem, beni bırakıp, beni paramparça etmişti ölüsünün yattığı yatak, başını koyduğu yastık, beni, benim, benim olan umutların, içimdeki değil, dışımdaki çocuğun, çocukluğumun umudunu, sevincini, cesaretini sömürmüştü kan emici gibi. Annem duyar mı bilmem beni, karşısına çıkmam şimdi yaşıyor olsa, utanırım ondan, kızar o bana, niye tutmadın sözünü diye, ağlar benim yüzümden, gözünden sakınarak büyüttüğü kuzusunun eline bulaşan kanı görünce iğrenir benden, 'sevmemişsin' der bana, sen beni sevdiğin gibi sevememişsin hayatı, kanatmışsın hep, kanamışsın, ellerine, benim öpüp öpüp doyamadığım tombul ellerine sen silahı laik görmüşsün, sen benim yavrumu katil etmişsin.
Bu içi kan kokan, dışı demir kadar ağır, keskin sözler çıkardı dudaklarından annemin, eğer annem yaşasaydı, çok üzülürdü halime, tanıyamazdı yavrusunu, yavrusunun dili bile değişmiş, ayak basmamış, aylar, yıllar geçmiş daha doğduğu toprağına, unutmuş, kahrolsun o evlat unutmuş bile, annesinin mezarı nerede, küçük, avuç kadar küçük evleri nerede unutmuş. İnsan annesinin mezarının yerini unutur mu hiç? Ben unutmuştum, ben öyle bir unutmuş, benden, yetim kalan benden yeni bir 'ben, yeni bir Park Jimin' yaratmıştım, yaratmışlardı. Park Jimin annesini gömdüğü yere eski çocukluğunu, eski park Jimin'i de gömmüştü. Şimdi hayat benden intikamını alıyor anne, hayatım benim üzerimdeki acımasız vuruşları, kırıp parçalayışları bitmiyor, bitmiyor anne hayat benden seni aldı, aldığı yetmezmiş gibi şimdi de gözünü, sevdama dikti. Sevdama değdi anne, hayatımın koca, kirli lekesi sevdama değdi, sözlerini şimdi birer birer tekrarlıyorum zihnime ama nafile! Acımayacaklardı bize hayat, hayatın acımasızlığı kıyacaktı canıma. Ama anne ben sevmiştim, senden sonra, senin ölümünden, göğsümü yokluğunla delip geçtiğinden yıllar sonra sevdim ben, sevebildim ben acılarla büyüyerek, cesaretimi tekrar bularak, yüreğimi kanatarak, yüreğimi sararak sevdim anne ben. Sevmiştim ben, o lanet olası odadan titreyen ayaklarımla çıkarken, boğazıma dizilen taşlarla, göğsümün yarasıyla, akan kanıyla, silah tutan elimle, kana bulanan ruhum ve bedenimle sevmiştim anne ben.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fernweh | jikook
FanfictionO kanlı savaşın ortasında vurdu beni kurşunlar, gözleri bildim; kaç yürek burkuldu içimde, kaç kez o inci gôzlere yenildim. 12\9\20 25\3\21 (angst değildir!)