Ⅴ. Bölüm: Çölün Soğuk Geceleri

482 21 24
                                    


Tanrı Seth'in tapınağında geçirdiğim geceler katlanılmazdı. Gündüzleri insanın tenini yakan kavurucu bir sıcaklık, geceleri ise içinizi titreten bir soğukluk olurdu. Her ikisi de sırtımdaki yara izlerinin ilk günkü kadar acımasını sağlardı. İşlerimi bitirip odama çekildiğimde odamda geçirdiğim zamanı katlanır kılan tek şey onun varlığı olmuştu. Teb'ten onca yolu sırf beni görmek için gelirdi. Birlikte uzanır, karanlık gökyüzünü izlerdik. Çölün Efendisi'nin artan öfkesi yüzünden yıldızlar görünür değildi artık. Ama yine de kafamı kaldırıp sonsuz karanlığa baktığımda tüm evreni görüyormuşçasına hissederdim. Çünkü o tüm ışıltısıyla yanımda dururdu. Ölümlüleri ve ölümsüzleri kendine hayran bırakan bir güzelliği vardı. Bilgili, nazik ve sevecendi. İnsanlar ona bayılıyordu. Büyük bir hayran kitlesi vardı. Öyle ki tahta geçmesini arzuladıklarını dile getirecek kadar cesurlaşanlar olmuştu. Tabii kral tarafından desteklense dahi bu apaçık ihanet teşebbüsü sayılırdı; prense olan hayranlık ölçüsünde kalmalıydı. Taehyung'un çocuksuluğu ve masumiyeti azalırken git gide ona benzediğinin farkındaydım. Ben de, Yoongi de izinden gittiğimiz tanrılara benziyorduk çünkü.

''Ne düşünüyorsun?'' demişti beni ziyaret ettiği gecelerden birinde. O sıralar Yoongi, Tanrı Seth'le vakit geçirir olmuştu. Ondan nefret etse de bir usta olarak ona hayranlık duyardı. Birbirimizi daha az görüyor, daha az sohbet ediyorduk. Gittikçe sessizleştiğini izlemek dışında bir şey yapamazdım. O Taehyung'un burada olmasına göz yumuyordu, bense onun kalbinin kararışına.

''Bir felaket yaklaşıyor.'' diye mırıldanmıştım. Tanrıça Sekhmet'ten aldığım bir sezgi yeteneğiydi belki de bu. Birkaç yıl önce nehrin taşacağını da sezmiştim. Büyük bir şey değildi belki ama insanlar zarar görmekten kurtulmuştu.

''Her şey yolunda ama.'' Dudaklarındaki tatlı tebessüm ile uzanarak saçlarımı karıştırmıştı. ''Burada olmak seni karamsar biri haline getirdi.''

''Hep öyle değil miydim?''

Bir anlığına duraksadı. Belki de haklı olduğumu fark etmişti. Her zaman sessiz biri olmuştum. Geride durup onu izlemek daha cazipti çünkü.

''Tanrıçadan daha iyi bir komutan olacaksın, Hoseok. Ama onun kadar sert olmana gerek yok. Rahatla.''

Tanrıların yeryüzünden çekileceği bir günün olduğunu biliyordum. Yüzyıllarca yaşam süren ölümsüzlerin de sahip olduğu bir süre vardı. Horus Taehyung'un hazır olmasını bekliyor olmalıydı. Ama kolay olmayacağını herkes gibi o da biliyordu. Tanrı Seth damarlarındaki kana insan kanı karışmış bir çocuğun Mısır tahtına geçmesine göz yummazdı.

''Tahta geçtiğim zaman ayrılmak zorunda kalmayacağız. Sonsuza dek birlikte olabiliriz.''

''Aptal olma.'' dedim gülerek. Umut dolu ve kararlı olması bazen beni güldürürdü. Sanki yaşananlardan habersizmişçesine konuşurdu. ''Yanında sevgilin olarak durmayacağım.''

''Ne fark eder ki? Tanrıça nasıl babamı ve ondan önceki kralları koruduysa sen de beni koruyacaksın. Bu beraber olacağımız anlamına gelmez mi?''

''Horus ve Sekhmet sürekli beraber değiller.'' dediğimde koluma vurmuştu. ''Benimle olmak istemiyor musun yoksa? Kötü şeylerden söz edip duruyorsun.''

''İstediğimi biliyorsun.'' dedim kollarımı beline dolayarak onu kendime çektiğimde. Bunu bekliyormuşçasına hızlıca göğsüme sokuldu.

''Babamın ve diğerlerinin ilişkimizden haberdar olması gerekmiyor. Tahta çıktığımda göğün, yerin ve yerin altının efendisi olacağım. Seveceğim kişiye kim karışabilir ki? İstersem bir insan bile olabilir.''

''Bir ölümlü mü?''

Söylediklerinde haklılık payı olduğunu itiraf etmeliydim. Ancak bir ölümlüyü sevdiğini hayal bile edemiyordum. Tanrılar bile yanında sönük kalırken nasıl olur da kısa ömürlü biri onunla olmayı hak ederdi? Her şeyden önce buna ben izin veremezdim.

Children of the Gods - VHopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin