16: come to me now, i've missed you so

24.4K 2.1K 1.3K
                                    

"Havluyu verebilir misin?" dediğimde gözlerini benden ve bebeğimizden ayırmayan güzel eşim transtan çıkmış gibi yerinde hafifçe kıpırdanıp kafasını olumlu bir şekilde sallamıştı. Ayağa kalkıp kapalı klozetin üzerindeki minik havluyu oğlumuzun üzerine örterken kucakladım ve üzerini hafifçe kapatıp alnını öptüm. Sızlana sızlana ağlıyor ve her ağladığında dudakları titriyordu. Jungkook'ta ağladı ağlayacak haldeydi ama henüz bebeğimizle ilgilendiğimden ona ayıracak vaktim olmamıştı. Geldim geleli birazcık konuşabilmiştik ki o da Donghyun ile alakalıydı. Yanımda getirdiğim ateş düşürücü ilaçları karnını doyurduktan sonra içirecektik ama güzel bebeğim sandığımdan daha kötüydü. Bu yüzden hemen birkaç dakikalık duşa sokmuştuk. Islak gözleri bir Jungkook'a bir bana dokunurken ellerimizden güven alıyor gibiydi. Şimdi ise gözyaşları yüzündeki ıslaklığa karışıyor ve biran önce uyumak istediği için sızlanarak ağlıyordu.

Yatağa usulca yatırıp bedenini kurularken Jungkook diğer odadan küçük bebek kıyafetlerini getirmişti. Donghyun'un ağlamaları küçük hıçkırıklara dönerken uzanıp alnını öptüm. "Geçecek bebeğim. İyi olacaksın." kısık sesli konuşmam dikkatini çeksede hala kolları diğer tarafa hareket ediyordu. Donghyun genel olarak uslu bir bebekti ve nadiren huysuzlanırdı. Bu da o anlardan biriydi işte. Bezini bağlayıp gevşek ve rahat kıyafetlerini giydirdikten sonra kucakladım ve yerine yatırıp baş ucuna oturduğumda Jungkook'a doğru döndüm. Su dolu biberonunu sallayarak yanıma gelmişti. Diğer tarafa o oturup biberonun ucunu oğlumuzun ağzına uzattığında dudaklarının ucunda hissettiği yumuşaklıkla Donghyun, ağzını açtı ve sessizce suyunu içmeye başladı. Gözlerim tekrar Jungkook'a döndüğünde ruhen ne kadar çöktüğünü gördüm. Omuzları inik, surat ifadesi ne söylesem hepsini kabul edecek gibi ve sessizdi. Bu hali de korkutuyordu beni. Bu yüzden Donghyun'u rahatça uyutabilirsem onunla daha iyi ilgilenebilecektim. Biberonu çekip emziği verdiğinde karnını ovaladım. Olabildiğince ilaç vermeden bu süreci atlatmaya çalışıyorduk ki bu yüzden duşa sokmuştuk. Dereceyi elime alıp ateşini ölçtüğümde mırıldandım.

"Biraz daha düşmüş. Şimdi güzelce uyusun, uykusunda tekrar yükselirse ilaç içiririz." diyerek Jungkook'a dönmüştüm. Rahat ama yinede rahatsız bir nefes verdikten sonra kafasını sallamıştı. Konuşmuyordu ve bu bana has bir şey değildi. Ona bir şey olacak diye korkuyordu, üstelik henüz yeni kavuştuğu için. Usulca gülümserken o an onu kucağıma çekip saçlarını öpmek istedim. Yapamayınca tekrar oğlumuza dönerken ince pikeyi hafifçe geriye çekip karnını ovalamaya başladım. İki elimi de yastığının altından koyup hafifçe sağa sola sallarken gözleri usul usul kayarak kapanıp geri açılıyordu. Jungkook komidindeki lambayı açıp odanın ışığını kapattı ve tekrar yanımıza geldikten sonra oğlumuzun elini tuttu. Küçük bir öpücük kondurdu. Kafamı ona çevirdim yine.

Gözlerim daima onun üzerinde olmak istiyordu. Öyle özlemiştim ki her bir zerresi burnumda tütüyordu. Üstelik ilk günden bu yana bu kadar ilerlemişken şimdi beni tutan neydi ki onu öpmemek için? O kadar güzel o kadar özeldi ki içim gidiyordu. Nasıl ilk aşık olduğumda, ilk öptüğümde, ilk evet dediğimde nasıl heyecanlanıyorsam şuan aynı heyecanı hissediyordum. Jungkook bana aitti. Benim eşimdi. Benim bebeğimdi. İlk öpücüğüm, ilk aşkım, her şeyimdi. Ve biz onca yaşananlara rağmen yine bir aradaydık. Oğlumuz, Jungkook ve ben. Donghyun'un hasta olması bizi bir araya getirmişti yine. Sanırım o da her ne kadar bana kırgın olsa da gerçekten bana güveniyordu. Bu yüzden her bir adımımı temkinli atıyordum. Hiçbir kusur olmamasına dikkat ediyordum. Sahiden ya, düşündükleri ve bana karşı değişen bakış açısı nasıl korkutmuştu beni. O an anlık ne olursa olsun demiştim. Söyleyeyim gitsin. Bilsin eşi olduğumu. Birlikte aşarız nasıl olsa.

Ama o gün kollarımda nasıl ağladığını hatırladım. Nasıl çaresiz hissettiğini. Ve afalladım. Nasıl yapabilirim ki? Nasıl üzebilirim onu? Tek bir gözyaşının kalbimde açtığı yaralar beni günden güne kötü hissettirirken ona daha fazlasını yapamazdım ki. Onun için gerekirse ondan uzak durmaya razı olacaktım. Her zaman bu düşünceye karşı olmuştum aslında. Onun için ondan uzak kalmak olayı bana her zaman tersti. Uzak olmaktansa yanında olayım birlikte aşalım diye düşünüyordum ama insan başına gelince anlıyormuş. Ben ki eşine deliler gibi aşık olan Taehyung, aylardır gözümün nurundan ayrı kalmıştım ve hala sabırla bu yolda ilerliyordum. Ne yapabilirdim ki? Sabredersem güzel bir yola çıkabilirdim değil mi?

dont forget | taekook✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin