40: life goes on - end.

12.1K 901 582
                                    

son bölümü gözlerim dolu yazdım.. son kez iyi okumalar öyleyse:') 💜

🎬

Hastanedeydik. Bizim için ayrılan odada Donghyun, Taehyung ve ben beklerken ikimizin de gözlerinde bitmek bilmeyen bir heyecan ve sürekli bir ağlama isteği vardı. İnanamıyordum. Ne olanlara inanabiliyordum ne de kendime. Düşüncelerime ve içinde bulunduğum duruma. Çok değil bundan 8-9 ay önce bu bekleyişi güzel oğlumuz Donghyun için yaparken şimdi ise..şimdi ise oğlumuz Donghyun'un kız kardeşi için yapıyorduk ve çok heyecanlıydım.

İki gün içerisinde Taehyung ile konuşmuş ve düşüncelerimizi toparlamıştık. Her ne kadar parkta konuşurken emin olamadığımı belirtsem bile Bay Park'ın telefonda söylediği şeyden sonra öyle bir hırsla atlamıştım ki telefona, ne kafamdaki soru işaretleri ne de endişeleri gözüm görmedi.

Donghyun'un kardeşi bizim de kızımızdı ve ben ne söylersem söyleyeyim veya ne düşünürsem düşüneyim onun bizden ayrı kalmasına izin veremezdik.

Başım Taehyung'un göğsünde ve bir elim elleri arasındayken diğer kolu belime dolanmış sık sık saçlarımı öpüyordu. Taehyung'un bedeni titriyordu. Sıcaklığını iliklerime kadar hissediyordum resmen ve aynı reaksiyonların bende de olduğuna adım kadar emindim. Donghyun uyanıktı. Sanki hissetmiş gibi bugün erken uyanmış ve uyumamıştı bir daha. Elinde ki çıngırağını hafifçe sallıyor ve yeni çıkacak olan dişi yüzünden ağzına alıp damağını kaşımaya çalışıyordu. Arada oyuncağını bize uzatıyordu ki biz tepki vermeyince kendi ısırmaya devam ediyordu.

''Gelince nasıl tepki vereceğiz?'' gelen titrek sesle kafamı kaldırıp Taehyung'a baktığımda gözleri parlak ve heyecanlı olduğunu gördüm. Heyecanı dinmediği gibi üzerine daha da ekleniyor gibi bir durum vardı sanki.

''Yani- bilmem ki. Sonuçta o bir bebek Taehyung yani kucağımıza alırız ve ve bu sefer sen al tamam mı?'' heyecanla gülümsedim. ''Donghyun'u ilk ben kucağıma almıştım. Kızımızı da sen al.''

''Kızımız...''

''Kızımız.'' elimi yanağına koyup dudaklarına uzandım ve uzun bir öpücük kondurdum. Gözlerini kapatıp açtığında dilini iç yanağına bastırmış ve öylece izlemişti beni. ''Hani bana demiştin ya 'hazırlan aşkım, yolun sonuna birlikte gidiyoruz' diye.'' başını sallamıştı usulca. ''İlerlediğim en güzel sonumsun Taehyung.''

Gözünden süzülen yaşı parmağımla silip oraya dudaklarımı bastırdığımda sanki rolleri değişmiş gibiydik. İçimde pır pır uçan bir kuş vardı sanki. Göğüs kafesimi delercesine darbeler vuruyordu. Taehyung'un titreyen göğsünden anladığım kadarıyla tam da aynı hissiyatı yaşıyorduk. Aynı şeyleri düşünüyorduk biliyordum. Çünkü ben onun nefesinden tanırdım.

''Henüz 2 gün önce bunun ihtimalini konuşurken şuan biranda bunu yaşıyor olmamıza inanamıyorum. Oğlumun ve...kızımın kaderine çok üzülüyorum Jungkook. Belki başka şartlarda onları evlat edinebilirdik bilemiyorum. Ama bunları yaşıyor olmalarına çok üzülüyorum. Çok küçükler ve hiçbir şeyden haberleri yok. Bir taraftan da iyi yanından bakmaya çalışıyorum çünkü oğlum kardeşinden ayrılmamış olacak. Evimize ikinci bir neşe gelecek. Yaşadığım duygunun tarifi yok Jungkook.''

''Biliyorum sevgilim. Bu yolda hep sen örnek olmadın mı bize? Hepimiz senin ve inancın sayesinde böyle güzel ilerledik. Sevginin iyileştiremediği hiçbir şey yok Taehyung. Nasıl ki sen beni sevginle iyileştirdiysen Donghyun'u ve kızımızı da her koşulda sevgimizle sarmalayacağız. Yoksa uygun bir ebeveyn olmayız.'' dedim gülümseyerek.

"Gerçekten çok hareketli. Asla yorulmuyor ve henüz 1 yaşına girmedi bile. İleride ne yapacağım bu bebekle?"

"O ne derse onu."

dont forget | taekook✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin