37: you give to (m)e, everything, anything that i could dream

12.6K 826 681
                                    

dikkat! ⚠️bu bölümden sonra gidip gusül alabilirsiniz👉🏻👈🏻

🎬

Kim Taehyung dünyanın en tehlikeli adamıydı. Evli olduğum her gün bunu daha net öğreniyordum ve onun üzerimde ki etkisine yeniliyor olmaktan çok hoşnuttum. Seul Ulusal Hastanesi görüp görebileceği en ateşli doktoru bulunduruyordu bünyesinde. Üzerindeki beyaz önlüğü, beyaz gömleği ve iki tanesinin açık olup içinden görünen zincir kolyesi. Ayriyeten giydiği siyah kumaş pantolonunun kaslı ve ince bacaklarından su gibi süzülüşü. Siyah saçlarının bir kısmının önüne gelmesi ve eliyle onları geriye doğru tararken dilini alt dudağında gezdirmesi. Kendi kocamı gözlerimle yiyip bitirirken sanki bir ceo'dan veya ünlü bir modelden bahsediyor gibi eriyip tükeniyordum ama doktordu.

Evrendeki en ateşli doktordu. 

Hastanedeydim. Mesai bitimini bekliyordum ve Taehyung henüz beni fark etmemişti çünkü o kadar yoğun çalışıyordu ki. Kapısı açık ve profesörle birlikte sanırım ki bir hasta dosyası inceliyordu. Masasına hocası oturmuş o da masaya eğilerek kalemle bir şeyleri işaretliyordu. Yüzünde ki ciddi ifade ve damarlarının belirginleşmesi...içimin kaşınmasına neden oluyordu. Kafasını kaldırsa beni görebilirdi ama işine öyle odaklanmıştı ki hiç tenezzül etmiyordu bile. Bende ara ara bakıp kendi kendime saklanıyordum fark edilmemek için. Neden yaptığımı bilmiyorum ama şuan Taehyung'u istediğimden yüzde yüz emindim. Sabah uyandığımda çoktan işe gitmişti ve özlemiştim. 

''Çocuk gibiyim.'' kendi kendime fısıldayıp gülerken telefonumu çıkardım ve saate baktım. 20 dakika vardı ve gerçekten dayanmak o kadar zordu ki. Yıllar geçmesine rağmen nasıl böylesine sabırsız olabilirdim ki?

Karşı duvara tam da onun beni göreceği yere geçip sırtımı yaslarken dilimi dudaklarımda gezdirdim. Mesai bitimine yaklaşıldığı için koridorda kimse yoktu. Taehyung'un odası hastanenin daha tenha bölümünde kalıyordu ki bu yüzden çoğu zaman kapısı açık çalışırdı. Derin bir nefes verip elimi karnımda gezdirip diğer elimi enseme doladığımda duruşunu düzeltmek isteyen Taehyung aniden benimle göz göze geldiğinde kaskatı kesildi. 

Sırıttım. Elimi gömleğimin içinde gezdirip dudaklarımı ısırırken bakışları değişmiş ve başını dosyadan kaldırmayan profesörüne bakıp tekrar bana dönmüştü. Yutkundu önce ve çok hafif bir şekilde kafasını iki yana salladı ama omuz silktim anında. Üstten iki düğmemi açıp gülümserken bulunduğu yerde bir adım gerileyip ensesine doladı parmaklarını. Profesör bir şeyler anlatırken göğüs ucuma dokunmuş ve hafifçe dudaklarımı aralamıştım. Hafiften eğlenmeye başladığımı hissediyordum çünkü Taehyung gözlerime o kadar sert bakıyordu ki yine hayali sakızını çiğniyor ve kafasını ağır ağır sallıyordu. 

Hemen yanımda duran bekleme yerlerinden birine oturduğumda ise dikkatle beni izliyordu. Sakince oturup tek kaşımı kaldırarak ona baktığımda gözlerini kapatıp açmış ve hafifçe gülümsemişti. Oturduğum yerde yaslanıp yavaşça bacaklarımı araladığımda gülümsemesi solmuş ve gözleri anında istediği noktaya sabitlenmişti. İki elimde dizimde dururken birini kasıklarımda gezdirip kafamı duvara yaslamış ve bir bacağımı öne doğru iterek biraz daha açmıştım bacaklarımı. Bir gözü seyirdi ve iki elini de masaya yaslayıp tekrar yutkundu. 

Aşırı eğleniyordum. 

Profesör dosyayı kapatıp Taehyung'a döndüğünde hızla oturuşumu düzeltmiş ve diğer sandalyeye geçip görüş açılarından çıkmıştım. Hocası birkaç şey daha söylemiş ve ayaklanmıştı ki o saniyede ayağa kalkıp koridorun tuvaletine ilerlemiştim saklanmak için. Fakat profesör beni görmeden diğer tarafa giderken bileğime sarılı bir el hırsla beni odasına çekmiş ve kapıyı sertçe kapatıp kilitlerken sırtım duvara çarpmıştı. 

dont forget | taekook✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin